Biz, Büyük Baba derdik dedemize
Gönlümüzde kadim bir çınardı
Derdimizle dertli ninemize
Bir hal olsa canımız yanardı
Çocuk gözüyle baktık geçmişe
Anne, baba, kardeşler sevgi bağı
İçli hatıralarla döndük geçmişe
Bir yara görsem yüreğim kanardı
Her aile, ders alana bir roman
Mayası sevgi müstahkem bir kale
Kader çizgisinde her anı aman!
Suyu gözesinde derya pınardı!
Eşim, evlatlarım, her biri canlar
Aklım, iradem, vicdanım sizlerle
Doru taylar misali yol süreriz
El Hak, her kuş yuvasına dönerdi
Edeple göz at, adaletle koru
Aile, millet demek, devlet demek
Cevabı içinde verilen soru
Ailesiz düşlerde zaman donardı!
FERYADIMI FERHAT’A SOR
Feryadımı Ferhat’a sor, acımı çekecek o!
Sırrımı sükûtla yor, yükümü çekecek o!
“Kişi arkadaşının yolu üzerinedir”
Celladımı dostuma sor, ipimi çekecek o! ..
BİRLİKTE
“BİRLİKTE…” milletin varlığı saklı!
Birliğin dışında; “yollar yasaklı!”
Bizim gönlümüz, “İRFAN MEKTEPLİ!”
Her zaman, “İLİM, HİKMET, İHLÂS…” haklı
MEYDANIMIZ YOK
Tek milletiz biz, “zillete…” karşıyız!
“780 bin km karede…”
Kutlu seferlere, “arş der…” yürürüz!
“yüce dileğe doğru!” hey, yürürüz!
Yürüyüşümüzde, “ayrılıklar…” yok
“Bir…” diyor, bizlere; Hazreti Kur’an;
“ikiliklere…” meydanımız yok!
YİRMİBİRİNCİ ASIR
Ey Yirmibirinci asır; sabrım!
Sabrım sende, dertlendi; derde döndü!
Bekler oldu, şefkat yağmurlarını…
Çöle dönmesin; yüreğim, toprağım!
Yâ Rab! Yıkansın iman ateşiyle…
BARIŞIMIZ…
Sevgi yüreğinde, “nefret…” arama…
Öfkeyle, nefretle; “yarışımız…” yok!
Kötü çığırlara, “fırsat…” arama…
Fesatla, fitneyle, “barışımız…” yok!
TEK BİR MİLLETİZ
Biz tek bir milletiz, tek bir yürek olduk
Birliğimiz hak; Hak’ta çare bulduk
Yürekler tek bir nefes, tek bir çağrı;
Gönüller, “Allahûekberle” dolduk
YÜKSELMEK
Yükselmek, ne dalsız ne budaksız olur
Yükselmek, ne kolsuz ne kanatsız olur
Ümitler fışkırır dalgalar kadar sert
Yükselmek, ne alsız ne yüreksiz olur
KÖRDÜĞÜM
Zamanı iplik yaptım, fikri kat kat ördüm
Düşüncede her düğümü, kaskatı gördüm
Tefrik ile ifrat arasında, Ey akıl!
Orta yolun dışında her adım kördüğüm…
SOKAKTAKİ ÇIĞLIK
Betona yapışan yalın ayaklar! .
Işıktan kaçar, mehtaba sığınır..
Kaldırımlar yorgun düşer, uyuklar! .
Sokaklar ıssız, çocuklar kimsesiz…
Hani, nerede şefkat damarları?
Meğer, şehirde sevgi öksüz kalmış..
El açar çocuk, merhamet dilenir! .
Aşk ile rağbet bulmazsa bilenir..
Soğur yüreği, buz kesilir sokak! .
Senden kopan parçanın çığlığını,
Dinle! . Bu bir efkar türküsü değil..
Senin ellerinle yaktığın ateş!
Sokaktaki çocuk, garibim ülke...
Aynaya düşen resim yalan, yalan! .
Sorgusuz sualsiz taşmış kabından
İnilti gelir, kaldırım taşından…
Kaldırın bu ayıbı üzerimden!