Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Kıbrıs'ı Konuşmak

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

20 Temmuz 1974 tarihi sürekli hafızalarımızda…
O günleri an ve an, TRT radyolarından büyük bir heyecanla ev halkı
olarak takip ediyorduk!
O yıllarda, Kıbrıs Barış Harekâtıyla ilgili yazdığım bir şiir, Arapgir
Postası Gazetesi’nde yayınlanıyordu. O heyecanı olduğu gibi günümüze
taşımalıyız.
Şunu gayet iyi biliyoruz, Kıbrıs’ta Denktaş ve arkadaşlarının verdiği
tarihi mücadele;
“Anadolu’da Kuvayı Milliye Hareketinden örnek alınmıştır!”
Kıbrıs Barış Harekâtının, 50. Yıl Dönümündeyiz. Yıllar su gibi akmış!
Yarım asrı geride bırakmışız!
Bu harekâtın ismine, “Barış ve Huzur Harekâtı” demişiz!
Kıbrıs Barış Harekâtıyla; Kıbrıs Türk’ü, bir büyük “katliamdan”
“ENOSİS” gibi,  “Kıbrıs’ın Yunanistan’a İlhakını” önlenmiştir. Bir
bakıma da, Akdeniz’in güvenliği sağlanmıştır.
Geçmişe yolculuk yapalım! Tarihi bir daha okumaya çalışalım.
Kıbrıs'ta, 1963 Kanlı Noel’i unutulmadı!
ABD Başkanı’nın 5 Haziran 1964 Tarihli,
İltifattan tamamen uzak, O kaba ve taassup kokan, “Johnson Mektubu” da
unutulmadı!
AB’nin, “Kıbrıs Dayatmaları” da unutulmadı!
Tıpkı İnebahtı Bozgununda olduğu gibi, Gemilerimiz yakılmış, maddi
kaybımız büyüktür!
Sokullu’nun tarihe geçen o muhteşem ‘derya manası’ sözleri;
“Onlar bizim gemilerimizi yakmakla, sakalımızı tıraş etmişler;
Biz onlardan Kıbrıs'ı almakla, kollarını kesmişiz…
Tıraş edilen sakal bir daha ve daha gür olarak yerine gelir,
Ama kesilen bir kol bir daha yerine gelmez!”
Kıbrıs Adası, coğrafi yapı olarak incelendiğinde; Anadolu’nun bir parçasıdır!
Türkiye'ye 65 km uzaklıkta… İsrail'e, 267 km, Mısır'a, 418 km,
Yunanistan’a ise 965 km uzaklıktadır!
Kıbrıs tarihinde hiçbir zaman, “Rum Adası” olmamıştır!
Bu tarihi realite değişmeyecektir de! Kıbrıs’ta, İslam Fütuhatı vardır;
Peygamberimizin halası, “Ümmü Haram’ın makamı” oradadır!
1571 yılında fethin sembolü, “Selim Camii” oradadır!
Kıbrıs, 1571 tarihinde, Sultan Selim Döneminde fethedilir…
Kıbrıs'ın Fethini, Hz. Muaviye Dönemine kadar götürebiliriz!
Kıbrıs'ın önemi nerede başlıyor; Stratejik Konumundan!
Türkiye'nin güvenliği açısından Kıbrıs Adası o kadar önemlidir ki!
Kıbrıs Adası’nın sahiplerinin değişmesiyle birlikte,
“Akdeniz’de hâkimiyetin sahipleri de…” değişmiştir!
Bizler Kıbrıs'a, “Yavru Vatan” dedik! Sevgimizin sıcaklığını bu ifade
de okuyabilirsiniz…
“Yavru Vatan” Kıbrıs’ımız, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” adıyla, “15
Kasım 1983” tarihinde,
Batı dünyası içine ne kadar sindirememesi de, “Hür, Bağımsız ve
Müstakil bir Devlet” oluyor!
Bu tarihlerden itibaren, Kıbrıs, “Iraklılaştırılmak”dan kurtarılıyor!
Kıbrıs Meselesi ilk defa, 1948 tarihinde; Hürriyet Gazetesi tarafından
Türkiye’nin Gündemine taşınır! O gündem, artık bu milletin “olmazsa
olmazları” arasındadır!
Bizler, “Zürih ve Londra Antlaşmasıyla” “11 Şubat 1959 tarihinde…”
Kıbrıs'a, “Hak ve Müdahale Yetkisini…” aldık!
Bu vesileyle dönemin Dışişleri Bakanı, “Fatih Rüştü Zorlu’yu da unutmayacağız!
Ve Dr. Fazıl Küçükleri Ve de, ismi Kıbrıs ile ‘özdeşleşen’
Bir büyük kahraman, “Rauf Denktaş’ı da, unutmayacağız!
Kıbrıs'ı bizlere vatan yapan, “şehit ve gazilerimizi” de unutmayacağız!
Bugün,  “20 Temmuz 2024 Tarihi…”
Tarihin en kutlu sayfalarından birisi olarak, daha nice yıllar anılacak,
Ve hatıralarıyla birlikte yazılacaktır!
Bir seda yükselecekti, Kıbrıs semalarından;
“Feryadını aldık ey güzel gazi
Hasretinde kaldık, ey şanlı mazi
Ezel türküsünde, Yavru Vatan’ım;
Hak katında koca Türk’ün niyazı…”
Fransız tarihçi Albert Sorel;  “Türkler, Avrupa'ya ayak bastığı ilk
günden itibaren ‘Şark Meselesi’ fiilen doğmuştur!”  Şark Meselesinde,
iki önemli safha vardır;
Birinci Safhası, 1071–1683 yılları arası ki, bu dönem Türklerin
‘fütuhat asrıdır…’
Avrupalı bu döneme, Türk Dünyasının ‘taarruz dönemi’ ismi ile değerlendirir…
1683 tarihinden itibaren başlayan dönemi ise, Avrupa'nın, ‘taarruz
dönemi’ Türklerin ise, ‘savunma Dönemi’dir!
‘Şark Meselesi’ batı dünyasının bu milletin varlığı ve hâkimiyet
coğrafyası üzerindeki, niyetinin adından başka bir şey değildir!
Onlar, utanmadan ve de sıkılmadan içlerinde taşıdıkları kötü
niyetlerini sıkça dışa vuruyorlar!
Onlar, bu coğrafyada, utanmadan ve sıkılmadan tarih boyunca da,
‘emperyal niyetlerine maşa olarak…’ kâh Rumları, kâh Ermenileri, kâh
Arapları ve kâh diğer unsurları kullanıyorlar!
Kullandıktan sonra ne yapıyorlar, ‘işe yaramaz’ ifadesiyle tarihin
çöplüğüne atıyorlar!
Kıbrıs, Batı’nın düşündüğü gibi olmadı… Ve inşallah olmayacak da!

KIBRIS, ANADOLU'YU ÖRNEK ALIYOR!
Kıbrıs’ta ki, ‘mücadele tarihi’ Anadolu’ya ne kadar benziyor!
Anadolu'nun işgal edildiği, bu millete, “Mondros Mütarekesinin” ağır
şartlarının, dayatıldığı bir dönemde; Bu milletin özünde bir, “milli
direniş örgütü” oluşuyordu!
Tarihte bu örgüte, “Kuva-yi Milliye”  Günümüz ismiyle, “Ulusal Milli
Güçleri” ismi veriliyordu…
Tarih yapraklarını şöyle bir çevirdiğinizde, 27 Temmuz 1957 Tarihinde;
“Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı” kuruluyordu!
Anadolu’da, “emperyal güçlere” karşı örgütlenen insanımız, Kıbrıs’ta,
aynı maksatları taşıyan  “emperyal güçlere” örgütleneceklerdi.
Kıbrıs Barış Hareketinin başarıyla gerçekleştirilmesinden sonra, bu,
“tarihi yapılanma…” 1 Ağustos 1976 tarihinde, “Türk Güvenlik
Kuvvetleri Komutanlığına” dönüştürülecektir.
Bilindiği üzere, “Kıbrıs Mukavemet Teşkilatı”(TMT)  üyelerine,
“Mücahit” ismi denilmekteydi!
20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı Yapıldığı Tarihte, Kıbrıs’ta,
“17.151”  mücahit bulunuyordu!
Kıbrıs'ta, “mukavemet teşkilatının” kurulmasında, Dönemin Dışişleri
Bakanı Fatih Rüştü Zorlu’nun da, “Emekleri” ve de, “manevi destekleri”
vardır!
TMT’nin tarihi kurucuları arasında kimler vardır;
“Rauf Denktaş, Dr. Burhan Nalbantoğlu ve M. Kemal Tanrısevdi”
Kıbrıs Mukavemet Teşkilatının  “marş” gibi sloganı,
“Hareketten Bereket, Bereketten Kuvvet Doğar,
İleri Arş İleri, Türk Hiç Dönmez Geri”
Kıbrıs’ta, “ENOSİS” e, yani, “Ada’nın, Yunanistan’a ilhakına” karşı
bir mücadele vardır.
Bu mücadele yıllarca, Türkiye’de, “meydanlarda da” dile getirilir; “Ya
Taksim, Ya Ölüm”
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı, bu tarihi taksimi, “Hayatiyete” geçirecektir.
Kıbrıs'ta, “Türk Mukavemet Teşkilatının” Kuruluşunun üzerinden, “67 yıl”
Kıbrıs Barış Harekâtının Üzerinden, “48 yıl” geçmiştir.
Kıbrıs'ta artık, “geriye dönüş” söz konusu olamaz!
Kıbrıs'ta, artık “geleceğin kurgusu” temel faktör olarak alınmalıdır.
Sözün Özüne gelecek olursak, Kıbrıs ve Anadolu,  “fiziki coğrafyası…”
kadar, Siyasi Mücadelesi birbirine o kadar çok benziyor ki!
O benzerlik, her iki coğrafyanın da; Stratejik öneminden kaynaklanıyor.
Destan Şairimiz yıllar önce yazdıkları bir şiirinde;
“Kıbrıs’tan çık…” demiş AT’a karşılık
Bir filo istiyor yat’a karşılık
Derim ki bu iltifata karşılık;
Sen küheylan mı sandın himarını?
Al atını istemem timarını.

Bu nazlar, cilveler, bel kıvırmalar…
Sonra durup durup tuz kavurmalar,
Eşelenip toz-duman savurmalar…
Çekmezsen ağzının fermuarını
Al  AT’ını istemem timarını.

Yazarın Diğer Yazıları