Gök mavi, toprak haki, insan fani
Göz ala, sevgi bala, yürek hani
Yoğrulur dünya derdiyle her can
Sevinci ders, kederi ibret yani
KIRK YIL ÖNCE
Kırk yıl önce aynı mı, Gazi Caddesi?
Göremedim, gönül kokan gözleri!
Kaldırımlar, çekilmiş perdesi
Ah! Dostların iffet kokan sözleri
ARILAR MİSALİ
Gün aydınlıktır, ‘arılar misali’
Rızık için yayılır, yeryüzüne
Bedri, meyve veren ağaç visali
Huzurla tebessüm düşer yüzüne
GÖKKUŞAĞI BENİM
Güzün savrulan, yaprakları benim
Yağmur düşmemiş toprakları benim
Ararım, rahmet bulutları gökte
Gönül çelengi, gökkuşağı benim
SEHER VAKTİNE
Seher vaktine uyanık olmayan
Gözyaşları bulut bulut dolmayan
Yâ Hâk sedasıyla hıçkırmayan
Yürekler titresin, merhamet Yâ Hû
FARKINDA MISIN?
Ağladım bu sabah, farkında mısın?
Kızıl akşamların, çarkında mısın?
Döner dolap dökülür günahlarım;
Su değirmeninin harkında mısın?
İşte orda, gözyaşlarındayım!
GÖRGÜ KURAL
Çocuk aileden almalı görgü
Akılda, edeple kalmalı sorgu
Sual etmeli, hayatı görerek;
Kâinat sofrası, bir büyük sergi
MAHKEME NE ZAMAN
Avukat Beyim, mahkeme ne zaman
Avuturum kendimi zaman zaman
Bu dünyada masumdan, mazlumdan yana;
Asıl, Mahkeme-i Kübra yaman
GÖÇER ÖMÜR
İki nefes arası, koşar ömür
Bahara nişan düşer, açar tomur
Zamana dokunur, yürek çelengi
Yol ver dağlar, sırrına göçer ömür
CUMA’DAN CUMA’YA
Cumadan cumaya, bayram sevinci,
O sevinçle güne uyanır gönlüm
Dua, hayatın uhrevi kazancı;
Manevi iksirle, donatır gönlüm
HARSI ALIN
Medeniyet içinden harsı alın
Sadece enkaz kalır, himayesiz!
Asrımız adalet çehresine bakın
Kuvvete esir düşmüş, çaresiz…
AFETİN OLUR
Zamana ve mevkiine gösterilen iltifat;
Gün gelir, ‘afetin...’ olur!
NASIL YÂR OLUR
Aklı kendisine yar olmayanlar
Başkalarına, nasıl yar olsun ki? .
Kendi gönlünce huzur bulmayanlar;
Başkalarına, nasıl huzur versin ki?
ANNEMİN GÖZYAŞLARI
Annemin gözyaşları, yanaklarımda pınar
Sana, ‘bir of’ demeyi Cenâb-ı Allah kınar
Geceler hep hasrettir, uykuya kollarında;
‘Çocuktur gözlerinde’ sevgiyle hasret diner
SES VER MAVERADAN
İçersen iç şarabı, gam ehlinden
Yayılsın rayihası, say yelinden
Nazar eyle sen gönül dünyasına;
Ses versin maveradan, bam telinden
GÖZYAŞI MI OLACAK
Ağrı dağı, ağrıyan başım mı olacak
Fırat ve Dicle Suyu, gözyaşı mı olacak
Merhamet dilencisi, ha gaflet uykusu;
Heyhat! Zehirle pişmiş aşım mı olacak!