Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Gündemde Horasan Var…

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

20 Yıl ABD işgalinden sonra, Afganistan Taliban’a teslim ediliyor!
Ve bu süreçte Kabil’de patlayan bombalar… 170 ölü, yüzlerce yaralı…
Kabil Havalimanı yakınında patlayan bombaların sorumluluğunu,
DEAŞ “Horasan” grubunun üstlenmesi!
Şimdi, bütün dünyanın gündeminde, “Horasan…” 
Son kırk yıl içerisinde, “Afganistan’ın, Suriye’nin, Irak’ın, İran’ın, 
Yemen’in, Mısır’ın, Libya’nın” vesaire geldiği durum meydanda…
Bir anda, “Horasan…” ismini telaffuz etmeye başladık!
Horasan Neresi? Genel de, ‘bir coğrafyanın adı mı?”

Horasan, “güneşin doğduğu yer, güneş ülkesi, doğu bölgesi!” anlamına geliyor.
Horasan, “İran’ın kuzeydoğusunda yer alan çok geniş bir bölgenin adı…”
Günümüzde, bu bölgenin toprakları üç parçaya ayrılmış bulunmaktadır;
Türkmenistan (Merv, Nesâ, Serahs),  Afganistan (Belh, Herat), 
Ve İran sınırları içerisinde yer alan bölge…
Horasan, “İran ve Orta Asya arasında sınır bölgesi…” 
Siyasal, kültürel, sosyal olaylardan tarih boyunca en fazla etkilenen bölge…
Hemen dikkatleri üzerine çeken bir konu da;
Horasan’ın,  ‘yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla oldukça zengin bir ülke oluşu’
Horasan Bölgesini Türk-İslam Tarihi ile birlikte düşünelim;
Horasanda, “Gaznelilerin, Selçukluların hâkimiyetinde oldu…
Bir Selçuklu Coğrafyası olarak da ifade edebiliriz!
Çağrı Bey’in, Alparslan, Melikşah’ın, Sencer’in yönetiminde, “Merv Şehri” başşehirdir.
Harzemşahlardan sonra Horasan’da, “Cengiz İstilası…” yaşanır!
Bütün Orta Asya’da olduğu gibi, bir büyük medeniyetin üzerine kâbus çökecektir.
Horasan’ın, Merv ve Nişabur şehirlerinde korkunç katliamlar meydana gelecektir.
Horasan’ın ancak, yeniden toparlanması Timur zamanında olacaktır.
Bu bölgenin farklı bir özelliği de,  “Hanefi mezhebinin yayıldığı, görüşlerinin öğretildiği,
Hükümlerinin uygulandığı ilk bölgelerin içinde yer alır…”
Horasan, “tasavvuf tarihi açısından da önemli bir bölgedir!”
Tarihi kaynaklarda sıklıkla, “Horasan Erenleri” tabiri geçer.
“Horasan Erenleri” Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli roller oynamışlardır. 
“abdal” ve “baba” lakaplarıyla anılan dervişler ilk fetihlere iştirak edecekler.
Bunlar arasında; “Abdal Musa, Abdal Murad, Kumral Dede, Geyikli Baba…”
Bu isimler asırlar boyu Türkmen dervişleri ilk hafızalara gelenlerdir.
Horasan bölgesinde en yaygın tarikat, “Yeseviyye’ olarak bilinir.
Bu tarihi bölgeyi anlattıkça gözlerimiz yaşarmakta… 
Öyle ki, bu milletin “Ehl-i Beyt ile tanışıp kucaklaştığı İslam’la yoğrulduğu ata ocağı!”
O manevi ruhaniyetin Anadolu ve Rumeli’ye aktığını göreceğiz!
Bu tarihi ve kadim coğrafyanın manevi mimarları! İşte o mimarlar, “Horasan Erenleri!”
Erol Güngör, “Nerede evliya kabri varsa orası Türk toprağıdır.
Evliyası olmayan yerde Türk de yok demektir.” 
Prof. Dr. Lütfi Barkan, “Horasan erenleri, Gazi Dervişler Alperendir!” Bu derviş gaziler ki,
“Anadolu Coğrafyasının İslamlaşmasında ve Türkleşmesinde canla başla hizmet etmiş Allah dostlarıdırlar.”
Bu ülkede, birlik ve beraberlik isteyen bizler; “her birimiz kardeşiz, Müslüman’ız,
Allah’ımız, Kitabımız, Peygamberimiz bir. Hepimiz Ehl-i Beyti seviyoruz!”
Bu sevgi, Anadolu Türklüğünde; ‘birleştirici bir güç, lehimdir…’
Hacı Bektaşi Veli, “İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır!”
Bu milletin, Avrupa misali; “Karanlık Çağı!” yoktur, gelecekte de olmayacaktır, inşallah!
Anadolu’nun fethinde; “Gaziyan-ı Rum, Ahiyan-ı Rum, Abdalan-ı Rum, Bacıyan-ı Rum!”
Bu dört zümre, “Savaşçı sınıfını, Zanaatkâr sınıfını, Dervişleri ve kadınları temsil ederler!”

Bu millet, 13. Asrı sürekli tefekkür etmeli, üzerinde derinliğine düşünmelidir.
Bu asırda, Anadolu ve Rumeli de, “Ahmet Yesevi Yolculuğu…” söz konusudur.
Bu yolculuğa bizler, ‘fütüvvet yolculuğu…’ diyoruz. 
13 asırda, Anadolu’da Yunus Emre’yi, Balkanlarda, Sarı Saltuk’u görmekteyiz…
Hacı Bektaşi Veliden Hacı Bayram Veli’ye… Veliler Ordusu!
Anadolu’nun her vilayetinde Allah dostlarının makamları!
Harput /Elazığ’dan Bursa’ya; Şemdinli’den Edirne’ye…
Konya’dan İstanbul’a; Muş’tan Ankara’ya…
Şanlı Urfa’dan Hatay’a; Erzincan’dan Kastamonu’ya…
Tekrar ediyoruz; Horasan denilince ilk akla, “Ehl-i Beyt…” gelecektir.
O sevgi bir fütuhat seyri halinde Anadolu’ya akacaktır. 
Horasan denilince ilk akla, ‘ilim, hikmet, marifet dünyası…’ gelecektir.
Yüksek bir medeniyeti inşa eden o derya; Anadolu’ya akacaktır.
Bizim gündemimiz, “Türk- İslam Medeniyetinin inşası ve ihyası olmalıdır!”
Suriye, Irak, Afganistan ve diğerleri; “gönül coğrafyamıza tuzaktı!”
Bu millet basiretiyle artık, ‘tuzakları bozmalıdır!’ 
O da, nasıl olabilir derseniz; “tarihimizi iyi okumalıyız!”
 
 

Yazarın Diğer Yazıları