Kanadım,
Sanat, kolum kanadım
Kırılırsa kanadım,
Nerede kalır adım?
Kâinat nefes,
Davut’a ses verir
Bir karınca, kararınca;
Süleyman’a ders verir!
Gömülür,
Kumlara gömülür inat!
Bir seda; ey Süreka;
İçindeki kini at!
Boğazlar,
Kıtalara, ‘köprü’ boğazlar
Felluce’de, Telafet’te,
Eşkıya nice can boğazlar!
Karıştırma!
Sapla, samanı karıştırma
Sözü, kinle yarıştırma
Bir söylersen, on dinle;
Sükûtu, korkuyla karıştırma!
Düşte gör,
Dost, düşman kimmiş
Düş de gör
Hayal edemediğin,
Ülküleri düşte gör…
Kurt dadanır,
Meyveye kurt dadanır
Kendi haline bırakılan;
Sürüye kurt dadanır…
Sür tarlayı!
Tohum at, sür tarlayı
Nerede yağmur varsa;
Oraya sür tarlayı!
Uyutulur,
Anne kucağında yavru,
Ninniyle uyutulur…
Suni gündemle,
Millet uyutulur…
Örülür,
Başa çorap örülür
Bin bir dolap peşinde,
Sinsi tuzak örülür…
Alçak olur,
Seven gönül alçak olur! .
Gözü gönlü aç, şükürsüz;
Nimete nankör alçak olur! .
Okul olur,
Millete ocak, okul olur
Tüter bacası nefesinden;
İlme’l yakin O/ kul olur!
Devedeki inadın,
Önünde yürür eşek! .
Taşır akıl yükünü;
Akıldan pay almaz eşek!
Yiğide, ne top dayanır ne gülle! .
Namerde aman vermez, yıkılmaz...
Yıkılır, dostun attığı bir gülle!
Haksızlığa hak ister
Sızlayan vicdan hak ister
Işığıyla titrer mum,
Aydınlıktan hak ister!
Atalarımız, 'iftira at, izi kalır'
Karanın karası, doğrunun izi kalır