Gün gelir bu milletin en büyük düşmanı, “Gaflet…” olur!
Öyle bir gaflet ki, “felakete…” kapılarını aralar.
O kapılardan, “gaflet ve ihanet...” kolkola yürür.
İsa Suresi 72 ayette şöyle buyrulur, “Her kim bu dünyada (manen) kör
ise ahirette de kördür ve gidişçe daha şaşkındır”
Körlük ve zafiyet, her iki âlemde İnsanoğlu’nun bütün kazanımlarını
yerle bir etmiştir.
Şu coğrafya insanının/ topyekûn milletin idealinde neler vardır;
“Güçlü bir devlet…
Güçlü bir ordu…
Güçlü bir yönetim…
Güçlü bir demokrasi…”
O güç nasıl ve ne şekilde güzelleşir;
“Yüksek bir adaletle…
Yüksek bir ilimle…
Yüksek bir moralle…
Yüksek bir ahlakla…”
Bütün bunlar bir araya geldiğinde, bu coğrafyada, “güçlü bir irade…”
ortaya koyabileceksiniz.
Bu coğrafyada, “huzurun, güvenin ve istikrarın…” cazibe merkezi olacaksınız.
Bu coğrafyada, “aklıselim düşünceyi de…” hâkim kılacaksınız!
Anadolu Coğrafyasının, “zor bir coğrafya…” olduğunu sıklıkla
söylüyoruz. Bütün düşman nazarların, “bu coğrafya üzerinde…” olduğunu
da söylüyoruz.
Tarihi işgallerin, suikastların, ihanetlerin, bu coğrafyada
sergilendiğini söylüyoruz.
Ve Türkiye’nin, Türk İnsanının “uyanık olması…” gerektiğini söylüyoruz.
Bu coğrafya, “işgal acılarını” yaşadı. Hala, o acıların “acı
çığlıklarını” duyar gibiyiz!
Malazgirt’ten Çanakkale’ye…
Çanakkale’den, Kocatepe’ye…
Tarihi yolculuk etmediniz mi?
O gaflet içerisinde olanlar hiç düşünmediler mi?
En yüksek makam, “şehitlik ve gaziliktir…”
Üzerinizdeki elbiseyle, “hiç mi tefekkür etmediniz?”
Tuttuğunuz nöbetin, “ibadet olduğunu!” hiç mi akletmediniz?
Asrın en büyük ihanetine sebep olanlar; o kadar büyük bir zulüm işlediniz ki?
Vallahi, bu milletin eli iki cihanda da, “yakanızda” olacaktır!
Niye ders almayız geçmişten, şaşarım!
“Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa hisse mi verdi?
“Tarihi tekerrür” diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
En acı gerçeğimiz nedir?
Sadece, “okumamakla…” kalmıyoruz?
Maalesef, “dinlemiyoruz!” Milletçe, “tefekkür…” etmiyoruz!
Sathi kalıyoruz… Ve sürekli, “burnumuzun dikine gidiyoruz!”
Ayet, “Allah kimseyi gücünün yetmeyeceği bir şeyle mükellef tutmaz.
Kazandığı (iyilik) kendi lehine, işlediği (kötülük) kendi aleyhinedir.
(Ey mü’minler! Şöyle dua ediniz;)
Rabbimiz! Eğer unutursak veya hata edersek, bizi mes’ul tutma!
Rabbimiz! Bizden öncekilere onu yüklediğin gibi, bize de ağır bir yük yükleme!
Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmeyeceği şeyleri de yükleme!
Bizi affeyle, bizi bağışla ve bize merhamet buyur!
Sen bizim Mevla’mızsın; artık kâfirler topluluğuna karşı bize yardım
eyle” (Bakara, 286)
O kutsi, “dua ve yakarışlar…” şiirimizde de, bir büyük çığlık halindedir;
“Biz, kısık sesleriz… Minareleri,
Sen, ezansız bırakma Allah’ım!
Ya çağır surda bal yapanlarını;
Ya kovansız bırakma Allah’ım!
Mahyasızdır minareler… göğüde
Kehkeşansız bırakma Allah’ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma, Allah’ım!
Şair, Rabbiyle dertleşir, münacatında;
“Ben ki bir günahkâr gibi huzura
Çıkarak her akşam sana el açtım
Semadan düşecek bir damla nura
Susamış gönüller gibi muhtaçtım…”
Hz. Kur’an, “iman edip salih ameller işleyenler…” diyor;
“Onlara hiçbir korku yoktur, onlar mahzunda olmazlar” (Bakara, 277)
Âlimler ne diyorlar?
“Kalp ile yapılan amellerin güneşi, imandır!
Beden ile yapılan amellerin fihristi, namazdır!
Mal ile yapılan amellerin kutbu, zekâttır!”
Hiçbirisinde, “gösteriş…” yok!
Hiçbirisinde, “gurur ve kibirlenme…” yok!
Tevazu… Tevazu… Tevazu…
Samimiyet, Sadakat ve Sabır…
Akarsu gibi berrak ve duru, dürüst!
Ayet, “şüphesiz ki ne yerde ne de gökte hiçbir şey Allah’a gizli
kalmaz” (Ali İmran, 5)
Ayet, “Ey iman edenler! Allah’dan nasıl sakınmak gerekiyorsa öyle sakının
Ve siz ancak Müslüman olarak can verin” (Ali İmran, 102)
“Ona asi olmayıp boyun eğmek,
Nankör olmayıp şükretmek,
Ve O’nu unutmayarak daima hatırda tutmak”
Birliğimizin, beraberliğimizin temel kaynağı Hz. Kur’an buyuruyor;
Ayet, “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an a) sımsıkı sarılın ve
ayrılmayın!” (Ali İmran, 104)
BU MİLLETE SEVMEYİ ÖĞRETELİM!
Bizim en büyük eksiğimiz nedir?
Bu millete, “sevmeyi…” öğretemedik!
Hadis, “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki,
Sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz.
Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.
Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey yösleyeyim mi?
Aranızda selamı yayınız!”
Bir diğer Hadis’i Kutside;
“Birbirinize buğuz etmeyin,
Birbirinize haset etmeyin,
Birbirinize arka çevirmeyin;
Ey Allah’ın kulları, kardeş olun.”
Allah Resul’ünün (sav) övgüsüne mazhar olan bu milletin,
“tarihini…” okuyunuz!
O tarih içerisinde ki, “önemli kıssaları…”
Anadolu’yu fetheden, “gönül erenlerini…”
Onlardaki, “fetih ve fütüvvet dilini…”
21. asırda, en büyük ihtiyacımız;
“Alperen kültürünü…” yaşamak ve yaşatmaktır.
O kültürün mayasında, “bu milletin kendisi…”
“Gönül Coğrafyamızı…” kuşatan sevdalarımız vardır.