Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Eylül

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Ey sararmış gonca gül desem sana!

Bir yüzün hüzne, bir yüzün zevale

Akar gidermiş idrakim kemâle

Saçlarımı beyaz alevler aldı

Ey sonbahar, mahzun durma bana!

Bir omuzum çökük günahtan yana

Hazan rüzgârına döktüm ahımı

Sevdalarım kül etsin günahımı!

EYLÜL

Eylül, ‘muhabbeti farklı tadı’ var

Hasat vakti, ‘bereketin adı’ var

Rengi, kokusu, rayihası farklı…

Aynı suda, toprakta abadı var

Sonbahar, ‘gül sarısı havası’ var

Bir makam, esrarlı bir nevası var.

KENDİMİ GÖRÜRÜM

Eylül ayında kendimi görürüm

Akşam, günün bittiğini görürüm

Sararmış yaprak mı, kızıl alev mi?

Göğsümün daraldığını görürüm!

YALANCININ NARASI

Dinleyin yalancının narasını,

Açarmış iki kardeş arasını!

Yalan kılıfına sarılan dünya;

Dökermiş iki de bir safrasını…

DOST ÖZLER

Şehrine dost gibi görünen yüzler

İnsanı mest eder yaldızlı sözler

Sözdedir, özüne inmez serancam!

Sevda yürekler, vefalı dost özler

ZAMAN

Zaman su gibi ömürden akıyor

Sevdam eğilmiş, zamana bakıyor

Zaman durmaz mı içinde vaveyla

Belli ki ışığı sönmüş edayla

Grup yıldızı, bahtımı yakıyor

VEFALI DOST

Şehrine dost gibi görünen yüzler

İnsanı mest eder, yaldızlı sözler

Sözdedir, özüne inmez serencam;

Sevda yürekler, vefalı dost özler

ZAMAN DURMAZ MI?

Zaman su gibi ömürden akıyor

Sevdam eğilmiş, zamana bakıyor

Zaman durmaz mı, içimde vaveyla

Grup yıldızı, bahtımı yakıyor

Belli ki, ışığı sönmüş edayla

BU COĞRAFYA

Bu coğrafyada güçlü olacaksın!

Her türlü tedbirini alacaksın

Düşman fırsat kollar acımasızca;

“Geçmişten bugüne hisse alacaksın!”

YUNAN’A

Cenk havası çaldı mı, gör Anadolu’yu…

Başına düşecek olan doluyu!

Mehmet’inim Atina’da soluğu…

Dinler misin bir daha İzmir Marşını!

Batının şımarık kindar uşağı

Götürürler birgün baş aşağı

EVİM AHENGİM

Evim, ahengim, mihengim, direngim

Bir gül bahçesi gibi şenliğim!

Sesler, ruhumun müstesna bestesi

Evim, ocağım, bucağım, zenginliğim!

BENLİK SUYU

Somuncu Baba, nefsin tuzağından,

Titredin kaçtın; şanından, azığından!

Feleğin hırsı, kamçısı dönderir,

Benlik şarabı içirir bağından…

EZANLAR

“Haydi, selâha, haydi felâha” der

Bundan mualla ne olur ki, canlar

Haydi, bir nefes, yürek olmaya der

Bundan daha hasbi ne olur, canlar

SÖZ VERDİN

Söz verdin, büyük umutla bekledim

Ha bugün, ha yarın, zaman su gibi…

Sözü özümde sır gibi sakladım

Kulak zarımı titretir, hu gibi…

CUMA GÜNÜNE

Davamızdır, ‘yeryüzü Mescid’ olsun

İnsanlar, hür, adil, güven içinde

Başı dik, alnı açık, mesut olsun

Saf olsunlar, ‘sıra dağlar içinde’

Manevi zenginliği İHLAS olsun

CUMA GÜNÜNE

Biliriz günlerin sultanı sensin

Sure olup nurun beyanı sensin

İbret iman için bir kın değil mi?

Mescit zikre kanıt kalbin aynası

RABBE niyaz yanık kalbin aynası

Ey Cuma, mü ‘minin yankısı sensin

Yazarın Diğer Yazıları