2024 yılının Aralık ayındayız. İlk beş aylık enflasyon rakamları TUİK
tarafından açıklandı.
TÜİK'in Kasım-2024 ayı enflasyon oranlarının açıklanması, emeklileri
2025 yılı zam oranına yönlendirdi.
2024 yılının ikinci dönem ilk 5 ayı enflasyon oran kümülatif farkla
yüzde 14.56 oldu!
İlk beş ayın enflasyon rakamlarına bir daha bakalım; “Temmuz yüzde
3.23, Ağustos yüzde 2.47, Eylül yüzde 2.97, Ekim yüzde 2.88 ve Kasım
ayı yüzde 2.24…”
Dün mesajla bir marketler zincirinden et fiyatları geldi; Dana Kıyma
Normal KG 489,95, Dana Kuşbaşı KG 559,95, Dana Yağsız Kıyma 559,95,
Dana Biftek KG 629,95…” Bizler, enflasyon rakamlarını genellikle,
‘çarşıda, pazarda, manavda okuruz’ Her aile de, ‘kendi bütçesini/ veya
alım gücünü gayet iyi bilir' 2024 yılının ikinci yarısında; en düşük
emekli maaşı, 12 bin 500 lira olarak ödeniyor!
En düşük emekli maaşından, 3 milyon 700 bin emeklimiz etkileniyor.
Ülkemizde, toplam emekli sayısı, ’16 milyon 180 bin civarında…’
Toplam nüfusumuzun, ‘yüzde 19’ları emekli maaşı alıyor!’
Aynı dönem içerisinde uygulanan, asgari ücret net olarak 17 bin 2 lira 12 kuruş…
Peki, Kasım 2024 ayı Açlık sınırı ne kadar?
“20 bin 562 lira…”
Yoksulluk sınırı ise ’66 bin 976 lira…’
Bekâr bir çalışanın, aylık yaşama maliyeti, ’26 bin 712 lira…’
TÜİK'in resmi verilerine göre,
“Kişi başına gayrisafi yurt içi hâsıla 2023 yılında 311 bin 109 lira oldu.
Kişi başına GSYH, 2023 yılında cari fiyatlarla 311 bin 109 lira,
ABD doları cinsinden 13 bin 109 lira oldu!”
Bizim için önemli olan nedir; Ekmeği nasıl bölüşüyoruz?
İktisatçılar, empati/ duygudaşlık yapmayı da çok iyi öğrenmeliler…
Geliniz kendimizi, öncelikle “12 bin 500 lira ve de 16 milyon
emeklinin yerine koyalım!”
Her zaman için bardağın dolu tarafını gördüğümüz kadar, ‘bardağın boş
tarafını da görelim’
Hadis, “Fakirlik neredeyse küfür olacaktı!”
Bu ne demektir? Cehalet ve Yoksulluk, her ikisi birden, ‘kötülüklerin
kaynağıdır’
Şiir diliyle enflasyonu şöyle yorumlamışımdır;
“İktisat diliyle, ‘iktifa’ et
Bedri, sen bu âlemden istifa et
Gayri edebinle çekil köşene;
Dönen çarkla artık, ‘imtina’ et!
Açlık sınırının, ‘asgari ücretin üzerine çıktığı…’ aylardayız!
Şu güzel/ veya nezih vatan coğrafyamızda önceliğimiz nedir?
“Mutlu, moral değerleri yüksek, huzurlu, hiçbir endişesi olmayan
sürekli tebessüm eden bir insan profili/ görüntüsü…”
“En Büyük Düşman!” şiirimizde şöyle diyoruz;
“En büyük düşman yoksulluk, cehalet
İçimizdeki kini besleyen gizem
Ne kula kulluk olsun, ne atalet!
Hâk, hukuk, moral, yükselsin ülkem
Yürek yüreğe sulh ile suhulet!
Sinemde tutuşur, ahenkle azim!”
TÜİK'in verileri elbette resmi veriler. Bizler öncelikle o verilere bakacağız!
Bakacağız ama yüreğime sızı düşerek…
“Tartıdan kaçar, mizandan kaçamazsın
Ufkumda yeni yaralar açamazsın
İhtiyar halimle seni çözemedim;
Kurşun döksen de piyasada tozamazsın!”
Şu ihtiyar halimler çözemedim! Çözmeye de pek o kadar niyetli değilim…
Sadece şunu ifade etmek isterim, 2025 yılının Ocak ayı, ha geldi ha gelecek!
Şu faizler var ya… ‘kara delik…’ olarak yorumlamak isterim…
Sözün özü, “en büyük düşmanımız yoksulluktur!”
Bütün kötülüklerin ana kaynağında, ‘yoksulluk’ ismini verdiğimiz
bataklık vardır.
Öncelikle, milletçe bataklıkları kurutmalıyız…