Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Elazığ'ı anlatalım

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Sekiz köşeli şapka bizleri, Selçuklu sanatındaki motiflere götürür.
Sekiz köşeli şapka, 9 asrın bizlere taşıdığı çok anlamlı bir motif
olarak değerlendirmek isterim. Şapkanın sekiz köşesi; “yiğitlik,
mertlik, çalışkanlık, cömertlik, dürüstlük, misafirperverlik, alçak
gönüllülük, doğruluk gibi değerleri…” temsil etmektedir. Harput/
Elâzığ için yazılan bilumum eserlerde bu değerlerin işlendiğine şahit
oluruz. Gerek ecdadın bizlere anlattıkları ve gerekse bizlerin
yaşadığı hatıralarda, ‘bütün bu unsurların Elâzığ Şehrinin ve
insanının kimliği olarak yansıdığını…’ görebiliriz. Birçok önemli
şahsiyet Elâzığ Şehri için kullandıkları ifadenin özünde ne vardır;
“Elâzığ Şehri Türkiye’nin sigortasıdır!”  Bizler ne deriz, bu şehrin
aydınları olarak da, ‘duruşumuzu koruyalım’
1970'li yıllardan 2024 lere doğru zaman tünelinde seyahat ediyoruz.
Geliniz birlikte,  fotoğraf karelerini yan yana getirelim.  Kâh Gazi
Caddesi, Kâh Nail Bey Mahallesi… Kâh Saray Sineması, Kâh hemen
çaprazında Gölcük sineması… O sinema salonlarında kimleri dinlemedik
ki… O yıllarda, ‘Aile Parkı’ daha sade, ailelerin uğrak yeriydi…
Birçok sanatçıları da bu parkın ağırladığını biliyorum! Gazeteler!
Turan, Elazığ, Uluova, Nurhak… Sımsıcak yüzleri vardı. Camekânlar ve
ayaklı okuyucular… Heyecanlı bir nesil, heyecanlı bir gençlik… Şehrin
gencinde de, yaşlısında da, ‘vakıf insan şuuru hâkimdi…’ O dönemlerin,
‘bilgeleri, aksaçlıları, kâmil insanları…’  Sohbet meclisleri daha
canlı, daha içten, daha verimli… Bütün gözler, güven dolu ışıltılar
yayılırdı.  Bütün Türkiye’nin imrendiği, Buram buram şehir havası
tütüyor Av. Fikret Memişoğlu, o güzelim şiirinde;
“Harput’tan aş yolcu Elazığ'a gel/ Yüz çayda çıra ile saz dinle tel
tel/ Duyduğun bu günün bestesi değil/ Tarihten esen seher yelidir.”
Elazığ insanı, “Harput Beyefendisi” olarak anılır.
Rahmetli Bico Kerküklü öyle yürekten seslenir ki,
“Gakgom babacandır gözü de pektir/ Mazluma yumuşak zalime serttir/
Kalleşliği bilmez haza erkektir/  Herkese gakgomsun denilmez gakgoş”
Elazığ denilince, ‘bir ilim, edep, irfan şehri…’ şehri hafızalara
gelir. Bu şehrin, o dost yüzlü, sürekli tebessüm eden insanına
hayranım! Geçmişi, o kadar çok özledim ki?
Bu şehrin aydını, geleceğe eserler bırakarak göçtüler; Ahmet Kabaklı,
Harput’un Efsanelerini yazdılar… Nurettin Ardıçoğlu, ‘tarihini’ Niyazi
Yıldırım Gençosmanoğlu, ‘Destanını…’ Şemsettin Ünlü, ‘Romanını…’
yazdılar. İshak Sunguroğlu ’nun 4 Ciltlik Harput Yollarında isimli
eseri evlerimizde…
Ve yine kütüphanelerimizde, Av. Fikret Memişoğlu’nun eserleri…
Cenani Dökmeci’nin o duru şiirinden;
“Bize ata yâdigârı/ Bakır dövmek sim işlemek/  Bir emek zevklidir
kârıBir vatan harcıdır emek.” İşine, aşına, eşine sevgiyle bağlanan
güzel insanların şehri, Elazığ. Rahmetli Babam sıklıkla bizleri,
“Bakırcılar Çarşısına götürürlerdi…” Oradaki esnaflarla sohbetleri, o
kadar içtendi ki…
Destan Şairimiz N. Yıldırım Gençosmanoğlu’nun şiirlerinde derin bir
tefekkür vardır;
“Bir türkü tutturdum kayabaşından/ Ezan sesi gelir Sarahatun’dan/
Yerle gök arası bir mutlu hazda/
Vecd içinde türbeler/  Kamu ervah namazda…”
Rahmetli Niyazi Bey’in bir ramazan akşamı İstanbul Göztepe’deki
evlerinde misafiri olduk. İftarı birlikte açtık. Rahmet Mekân bizlere,
bir Dede Korkut ‘teravi namazını kıldırdılar’ Öyle güzellikler var ki,
onları unutamazsınız!  Elazığ Şehri, insan profiliyle,  mükemmel bir
dokuya sahip…
Ne olduysa, 1980'lerden sonra bu şehirden, ‘beyin ve sermaye göçü’
başladı! 1990’lardan sonra, ‘nitelikli göçlerin hızlandığını’
görüyoruz! Elazığ Şehri, bütün menfi gelişmelere rağmen aydınlarının
vefalı ve fedakâr çalışmalarıyla tarihi bir direnç ortaya koydu…
Elazığ Şehri, başta Ankara, İstanbul, İzmir olmak üzere dışarıdaki,
‘gönüllü kuruluşlarla bütünleşti’
Dünden bugüne tarihi projeleri hayata geçirdi.
“Ben bu Şehrin Nesiyim…” şiirimizde şöyle sesleniyoruz;
“Hecesi, nicesi, hafızalarda ki mazisiyim
Sabrı, sükûtu, selameti, sadakati, şahidi, gazisiyim
Kâğıdı, kalemi, hatırası, çile yolcusu yazısıyım
İlim, kültür, irfan, hikmet ırmağının sızısıyım
Kelimesi kelimesine sevda dilekçesiyim”
Bizim basın tarihimizde, “1860 tarihi çok önemlidir…”
22 Ekim 1860 tarihinde, “İlk Özel Türk Gazetesi Tercüman-ı Ahval yayın
hayatına…” başlarken;
Aynı tarihlerde, “Vilayet Matbaaları” kurulacaktır.  1883 tarihi,
“Mamurat-ül Aziz Gazetesinin çıkış tarihidir!”  Bu tarih aynı zamanda
bir aydın hareketidir.  Basın tarihimizde bilinen bir isim, Ali Rıza
Alp ‘Harput Gazetesini…’  Nurettin Ardıçoğlu büyük bir idealle, “Doğu
Postası Gazetesini” çıkaracaklar.
1930’lu yıllarda Elazığ’da Valilik yapan Tevfik Sırrı Gür, bu şehirde
iz bırakan bir devlet adamıdır.
Altan Dergisi 1935-1937 yıllarında Halkevi tarafından Vali Tevfik
Gür’ün himayelerinde çıkarılacaktır. Altan Dergisinin, Kültür, Sanat,
Edebiyat alanında çok önemli bir yeri olduğunu gayet iyi biliyoruz.
Mersin’de, “Tevfik Sırrı Gür Stadı…” spora, sanata, edebiyata önem
veren Vali Tevfik Gür’ün, 1943-1947 yıllarında İçel Valiliği yaptığı
yıllarda, 17 bin 500 kapasiteli olarak Mersin Stadının temelleri
atılır. 1956-1959 yıllarında, Elazığ Şehrinde, “Bürokrat-Araştırmacı
Yazar bir Vali, Vefik Kitapçıgil” bu şehirde, “İz Bırakan” bir
isimdir. “Elazığ-Harput Sesi Gazetesi” Vali Kitapçıgil tarafından
çıkarılacaktır.  Vali Vefik Kitapçıgil, Sivas’ta (1966-1968) Valilik
yaptığı yıllarda Sivasspor ’un kurulması ve ikinci ligde yer almasına
öncülük edecektir. 1963’lü yıllarda, Elazığ Öğretmenler Derneği,
“Sesimiz Dergisini…” çıkaracaklar.  Elazığ Şehrimizde, Cumhuriyet
Tarihinde bir örnek yayın olarak gösterilen, “Yeni Fırat Dergisi…” Av.
Fikret Memişoğlu ve arkadaşları tarafından çıkarılır. 1962-1967
yılları arasında 36 sayı yayınlanan bu dergi, ‘yayın hayatında her
bakımdan geleceği de etkileyen…’ bir eser olarak günümüzde de edebi
çevrelerde sıklıkla konuşulur.
1990’lı yıllardan günümüze doğruda; “Ulusal ve Uluslararası…” birçok
önemli organizasyonlarda; dönemin Valileri, Rektörleri, Belediye
Başkanları, Ticaret ve Sanayi Odası ile birlikte, Gönüllü Kuruluşlar;
şehrimize çok önemli ivme kazandırmışlardır.  “Bizim Sesimiz” Şiirinde
rahmetli Şeref Tan’da, geçmişi; iz bırakanları yâd ederler;
“Çalın, söyleyin gakkom yadedelim eskiyi
Memişoğlu Fikret’i, Korukoğlu Şevki ’yi
Sunguroğlu İshak’ı ve daha nicesini…
Hatırlayıp çözelim gönül bilmecesini,
Hacı Hayri, “Sinemde bir tutuşmuş… ocağ ”dır.”
Yıllara bakıyorsunuz, o kadar nezih insanlar gelip geçti ki, bu şehri,
maddi ve manevi manada inşa eden değerler! Özetle, Elazığ Şehrinin son
bir asrına baktığımızda; Coğrafyamızda, ‘tarihi buluşturan VUSLAT
ŞEHRİDİR’ Gönül ne ister, günümüzde de,  ‘yürekler bu kadim şehir için
çarpsın…’
Anlatılacak, yazılacak o kadar çok hatıralar var ki, ‘vakıf insan
şuuruyla bu şehre ve insanına bakmak isterim’  Selam ve muhabbetle

Yazarın Diğer Yazıları