Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Dua İki Hece

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

  Kur’an da,  “dua ile ilgili 52 ayet…” yer alıyor.

Hadis, “Dua ibadetin tâ kendisidir.”

Hadis, “Allah’ım, senden hidayet ve doğruluk isterim.”

Dualarda,  “yakarış…”

Dualarda,  “dileyiş…” vardır!

Bütün bu istekler, “nefsi…” değil; “akli ve vicdanidir!”

Dualarda,  “manevi bir ruhaniyet…” söz konusudur.

***                            

Allah Resulü (asv) buyuruyorlar;

“Allah’ım, senden hidayet, takva, iffet ve zenginlik isterim.”

“Ey kalpleri evirip çeviren Allah’ım, kalplerimizi teatine çevir.”

Allah Resulü (asv) bu dualarıyla bizlere de, “ışık…” tutuyorlar!

Bizlere, en kadim yolları gösteriyorlar.

Bu yakarışlarla da,  “gönlümüzü ve ufkumuzu…” açıyorlar.

Ayet, (Habibim, ya Muhammed!) Kullarım sana benden sorarsa,

Şüphe yok ki ben (onlara) pek yakınım.

Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm;

Öyle ise onlar da benim için (davetime) icabet etsinler.

Ve bana iman etsinler ta ki hak yolu bulsunlar” (Bakara, 186)

Dualarla,  “iç ve dış dünyamızda…” huzura ve sulha yelken açıyoruz!

Psikolojik bir rahatlama ve tedavi metodunun ta kendisidir; “dualarımız!”

***                

Dua,  kelime olarak; “iki hece…”

Ondaki,  “kalbi aksiyon…” o kadar güçlü ki!

Şairin dediği gibi, “akıl gönül olaydı!” hissiyatına cevap alıyorsunuz!

 “Öyle ise beni (ibadetle) zikredin ki, ben de sizi (rahmetimle) yâd edeyim;

Bana şükredin ve bana nankörlük etmeyin!”  (Bakara- 152)

Duaların hasatı ne kadar mübarek ve de kutsi…

“Rahmet esintileri…” sizleri kuşatıyor!

Nasıl dua edeceğiz?

Hz. Kur’an bizlere bu konuda da yol gösteriyor;

 “Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin!

Şüphesiz O haddi aşanları sevmez!” (A’raf, 55)

Kalbi ve hasbi bir edayla; için için yakaracağız!

Dualarımızda,  “korku ve ümîd…” içiçe

Vicdani bir murakabe ile ellerimizi Yüce Yaratan’a açacağız

Ayet,  (Azabından) korkarak ve (rahmetini) ümîd ederek O’na dua edin.

Şüphe yok ki Allah’ın rahmeti, iyilik edenlere pek yakındır.” (A’raf, 56)

***                            

DUANIZ OLMASA!

Ayet, “(Ey Resulüm!) De ki; “Eğer duanız olmasa,

Rabbim size ne diye ehemmiyet versin?  (Furkan, 77)

Aczimiz, çaresizliğimiz;  kulluğun bir yansımasıdır!

Dualarımız,  hanemize olacaktır!

Dualarımız,  anne ve babamıza olacaktır!

Dualarımız,  “hayırlı bir nesil…” için olacaktır!

Dualarımız,  “dünyamız ve ahiretimiz…” için olacaktır!

Ayet, “Rabbimiz! Hesabın görüleceği gün, bana, ana-babama

Ve (bütün) müminlere mağfiret eyle!” (İbrahim, 41)

 “Rabbim! Beni, namazı hakkıyla eda eden bir kimse eyle;

Zürriyetimden de (böyle kimseler yarat)! Rabbimiz! Duamı kabul buyur” (İbrahim, 40)

***                            

Dualarımızda;  nefsimizin ve şeytanın şerrinden Allah’a sığınacağız!

Dualarımızda, yararlı bilgi isteyeceğiz!

Dualarımızda;  Doğru bir istikamet isteyeceğiz!

Dualarımızda;  Zihin açıklığı/ berraklığı isteyeceğiz!

Dualarımızda;  Sağlık, esenlikli huzur ve güven isteyeceğiz!

Dualarımızda; Merhamet isteyeceğiz!

Dualarımızda,  Helal rızık, kabul edilmiş amel isteyeceğiz!

Dualar; Biz aciz kullar için aczimizle yakarıştır…

***                            

HAYIRLI BİR NESİL!

“Hayırlı bir nesil…” istemek, peygamber duası!

 “Orada Zekeriya, Rabbine dua etti.

“Rabbim! Bana katından hayırlı bir nesil ver.

Şüphesiz ki sen, duayı hakkıyla işitensin” dedi” (Ali İmran, 38)

Hayırlı bir nesil/ veya gelecek istemek; “gönül yakarışıdır!”

Bu dünyada ve ahirette iyilik istemek; her namazda,  muradımızdır!

Allah’ın isimleriyle duada bulunmak!

“Oysa en güzel isimler Allah’ındır.

Bundan dolayı Allah’a, Onlarla dua edin”  (A’raf, 180)

Hayırlı bir nesil dedik…

 “Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri,

 Namazını dosdoğru kılanlardan eyle!

Ey Rabbimiz! Duamı kabul et!”  (İbrahim, 40)

 “Rabbimiz! Hesabın görüleceği gün,

Bana, ana-babama ve (bütün) müminlere mağfiret eyle” (İbrahim, 41)

***                

TESBİH VE DUA

Kâinat, zikir ve tesbih halinde…

 “Görmez misin ki, göklerde ve yerde bulunanlarla,

 Dizi dizi kanat çırpıp uçan kuşların Allah’ı tesbih ettiklerini?

Her biri kendi tesbihini ve duasını bilmiştir” (Nur, 41)

Kur’an buyuruyor,

“Sizleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için melekleri ile birlikte,

Üzerinize rahmet ve bereket indiren O’dur.

Ve O, müminlere çok merhametlidir”  (Ahzab, 43)

Dualarımızda, Yüce Yaratıcının; “rahmetine ve merhametine…” sığınıyoruz!

Aczimizi ve çaresizliğimizi arz ediyoruz.

Dua,  “nefis duvarlarını…” yıkar!

Dua,  “kibir ve öfkeyi…” yer vermez!

Ayet,  (Habibim, yâ Muhammed!) De ki; “(Ben) ancak Rabbime ibadet ederim

Ve O’na hiç kimseyi ortak koşmam!” (Cin, 20)

Dua,  Yüce yaratıcıyı; “birlemektir!”

Dua,  Yüce yaratıcıya;  “tesbih etmektir!”

Dua,  Yüce yaratıcıya;  “hamd ve sena etmektir”

Hadis, “Allah’ım, açlıktan Sana sığınırım; o ne kötü bir arkadaştır.

Hainlikten Sana sığınırım; o ne kötü bir sırdaştır.”

Velhasıl,  Dua bir bakıma; “tedavi edici manevi ilacımızdır!”

O ilacı, her nefes alış verişimizde kullanmalıyız!

Yazarın Diğer Yazıları