Dr. İhsan Şahin’den iki güzel eser;
“Kırk” isimli şiir kitabıyla,
“Tunceli’den Ay’a” isimli eserde; İhsan Şahin’in 40 yılını okuyoruz!
Uzun yıllar yazı hayatının içerisindeyim.
Bizim toplum olarak, ‘günlük tutma…’ alışkanlığımız maalesef yok!
Her insan hayatı bir romandır. O romanın içerisinde saklı ‘kıssalar…’ yer alır.
Her aile de, başlı başına, ‘kahramanlarıyla…’ hayatın romanıdır.
Muallim Naci, “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.”
İnsan hafızasının en önemli eksikliği, ‘unutkanlığıdır’
Dr. İhsan Şahin’in eserini okurken, kendimizde var olan o eksikliği gördüm!
Hayatımızın baharını da, yazını da yaşadık bizler.
Tabir yerinde ise “hayatımızın güz mevsimindeyiz!”
Şimdi geçmişe doğru dönüp bakıyorum; “hayatımızdan o kadar çok eksik fotoğraflar var ki!”
Ecdat ne demiş, “söz uçar yazı kalır!”
Bizlerde ağırlıklı olan nedir, “sohbet kültürü…”
Kars’tan Edirne’ye kadar, ‘değişik isimlerle sohbet mahfillerimiz söz konusu!”
Dr. İhsan Şahin’in, “Tunceli’den Ay’a…” isimli eserini dikkatle okudum!
Şahin’in, Tunceli’nin Pertek İlçesi’nin Sağman Köyünde başlayan hayat yolculuğu…
Yazarımız kitabın önsözünde ne diyorlar; “yazmam gerektiğini düşündüm.
Kendim için, çocuklarım için. Bir vazife olduğunu düşünerek yazdım.”
Sayın Şahin, asrımız insanına ders verircesine/ nasihat edercesine kendi hayat hikâyesini anlatıyorlar!
Gayet samimi, dürüst, hiçbir şeyi saklamadan doğasıyla anlatarak…
Yokluk nedir, bilir misiniz?
Acı nedir, çığlık nedir, feryat nedir, bilir misiniz?
Sıkıntılarla birlikte, ‘dayanışma nedir’ bilir misiniz?
Her hâlükârda, ‘dostluk’ nedir, ‘sevgi’ nedir, ‘tahammül’ nedir bilir misiniz?
Bizleri hayata bağlayan bilumum değerler vardır.
İnancımız, “Allah’a ve Resulüne itaat ediniz…”
İnancımız, “Anne ve Babaya saygı…”
İnancımız, “Sıla-ı Rahim yapınız…”
İnancımız, “iyiliklerde yarışının…”
Hayata dost olacağız! İnsanımıza, tarihimize, kültürümüze, toprağımıza dost olacağız!
Aksaçlı kâmil insanlarla, fütüvvet ehli insanlarla muhabbetimiz olacak!
Yunus diliyle, Mevlana yüreğiyle, Ahi Evran duruşuyla hayata nazar edeceğiz!
İnancımız bizlere, “emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” buyuruyor.
Sadece doğruyu söylemekle birlikte, ‘doğruları haykıracağız’
Ecdat bizlere, “bir kalp de iki din olmaz!” diyor!
Sükûtumuz olacaksa, ‘vakarımızdan…’ olacak!
Şairin eserinin adı, “”Aya Gitmek İstiyorum!” şiirinden alıyor.
O şiirinde bir hesaplaşma; dahası ‘derin bir sorgulama…’
“İnsanın vahşetinden
Dünyanın dehşetinden
Menfaat illetinden
Kurtulmak mümkün orda
Aya gitmek istiyorum
Gayri rahat yok burda!”
Şadi Şirazi ’ye sorarlar; “insan nedir?”
Cevabı müthiş; “Yek katre-i hûnest sâd hezârân endişe”
Mealen, “Bir damla kan ve bin bir endişe…”
Bakara Suresi 155 ayette ne buyruluyor;
“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık;
Mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz.
(Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele!”
Dr. İhsan Şahin, bizlere “40 yılı bulan hayat hikâyesini anlatıyor!”
Darlıkta, yoklukta, sıkıntılarda, ‘isyan etmeyen bir ruh haleti…’
Aksine, ‘mücadele azmi…’ O azim gayrete bağlı, yüksek bir morale bağlı!
Yerine göre vefa, yerinde göre de fedakârlık…
İhlas, “Allah’ı görür gibi ibadet etme!”
Gerçi hayat her anıyla bizlerin ‘ibadeti…’
Ali İmran Suresi 191 ayette şöyle buyrulur;
“Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar!”
Bir söz vardır, “İnsan bir yolcudur. Çocukluktan gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa;
İhtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder.”
Yazar’ın Sağman ’da kâh çobanlık yaptığı yıllar. Ve Elazığ’daki yılları…
1970’li yılların acılarıyla tanış oluşu! Elazığ’dan Kahramanmaraş’a uzanan yıllar!
Tekrar Elazığ… Elazığ’da şairimizi derinden etkileyen şahsiyetler…
Ve Elazığ’dan Ankara’ya Gazi Tıp’ta Okul Yılları…
Yozgat Sorgun’dan, Elazığ Sağlık Müdürlüğüne…
Görevinden istifa ederek, mesleği ile ilgili sektörde ticari hayata atılışı…
İdeallerinden taviz vermeden; azmin, gayretin, sağduyunun başarısı…
Şairimiz kitabına isim olan, “Kırk…” şiirinde ne diyorlar;
“Bir ömür kırk yıl eder
Evveli ve ahiri
Bilene, kırk yıl yeter..
Kırk karınca duası
Kırk derde derman oldu
Kırk yıl art arda geldi
Ancak kırk satır oldu
Kırk yıl, kırk yol, kırk hatır, kırk satır…”
