Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Dr. Ahmet Tevfik Ozan ve Sanat Dünyası

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Rahmet Mekân Türk Edebiyatının önemli şahsiyetlerinden; Şair, Yazar,
Dr. Ahmet Tevfik Ozan’ın aramızdan ayrılışlarının 4.ncü yılında
rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.
Elâzığ Şehri gerçekten ahde vefa sahibi olan bir şehrimiz… Her Fuar
alanına gittiğimizde bizleri sımsıcak bir yazı karşılar, “Ahmet Tevfik
Ozan Fuar ve Kongre Merkezi…” Bu merkez gerçekten adına yakışır bir
şekilde, şehrin en dinamik ve en canlı çatısı haline geldi…
Dede Korkut, “Ölümlü- Dirimli Dünya!” der. Dr. Ahmet Tevfik Ozan,
dünyanın bir güzel insanı, kadim dostumuz, ‘çileye tebessüm eden’ bir
kahraman insan… Sessiz sedasız aramızdan ayrıldılar…
Üstat Necip Fazıl Kısakürek ne diyorlar;
“Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber…
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?
Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!”
Acı gerçekle yüzleşeceğiz…  Çile yumağına sarılan bir hayat…
Ve güçlü bir irade… Bir ideal insan…
4 yıl önce 15 Ocak 2021 tarihinde,  sessiz, sedasız, kendilerine
yakışır bir sükûtla aramızdan ayrıldılar…
Ahmet Tevfik Ozan’ın Şiir Dünyası… O dünyayı besleyen değerleri
sizlerle tefekkür etmek istiyorum.
Aile bir okuldur, çevre bir okuldur...
O okulda, “ninniler, masallar, efsanelerin büyüleyici anlatımları…”
Bir kaidedir,  “sanatı; aile, çevre ve ilim muhiti besler!”
Şairimiz Dr. A. Tevfik Ozan’ın yetiştiği muhit çok önemlidir
Son 150 yıl içerisinde birçok ‘mütefekkiri yetiştiren…’ Harput Şehrimiz…
Harput’un,  tarihten süzülerek gelen; ‘iklimi…’
O iklimi bizler, “coğrafyanın kültür, sanat, edebiyat, musiki… Ve ilim
muhiti…” olarak tanımlarız.
Ahmet Tevfik Ozan,  ‘şair, sanatçı ruhlu bir babanın evladıdır.’
Şairimizin yetiştiği ortam ve  ‘şiirin büyüleyici gücü…’
Harput, ‘buzluk bağlarından…’ başlayan meşakkatli bir hayat yolculuğu…
O yolcuyu, “roman kahramanı...” olarak anlatmak isterdim
Elazığ Lisesi’nden Hacettepe Üniversitesine uzanan, “Tıp Eğitimi Yolculuğu…”
Şu mısralar her şeyi anlatmaya yeter de, artar bile;
“Bir kurşuni bulut, bir ağır sistir…
Gecesi Mamağın zulmün elinde
Dostlar bir soluktur, bir can nefestir
Copla ıslatılmış(!) görüş gününde
Ben
Hükümetin manevi şahsiyetini
Tahrikten yatan
Mehmet Rasim oğlu
Ahmet Tevfik Ozan!”
Dr. Ahmet Tevfik Ozan’ın,  “azmi, iradesi ve mücadelesi…”
İmanla birleşen o güçlü irade, ‘şirine de…’ yansıyacaktır.
Mısralarda, ‘şairin dünyasıyla…’ buluşursunuz!
O dünyada, Anadolu insanının ‘sağduyusu…’
O dünyada, Anadolu insanının  ‘idealizmi…’
Hayata,  ‘yürekli dokunuşu…’ vardır.
“Türk Edebiyatı, Töre, Doğuş, Devlet, Divan, Yağmur, Erciyes,
Kültür ve Sanat, Yeni Düşünce, Konevi,  Hedef, Gözyaşı,
Mina, Hasret, Çağrı, Nizam-ı Âlem, Ana, Gergef, Ülküm,
Bozkurt ve Liseli Genç…” dergilerinde,  “bir ekol…” olacaktır.
Şairimizin 1970’li yıllarda başlayan, ‘sanat hayatını…’
Ankara, Erzurum, Kayseri’de kâh eğitim yıllarında…
Balıkesir, Kayseri’de, sağlık teşkilatında aldığı görev yıllarında…
Kayseri Erciyes Üniversitesinde, Akademik yıllarında…
Bulunduğu konumu, “sanatını, edebiyat mahfillerinde…” bir kürsü haline
getirecekler.
Anadolu’nun da dışına taşarak, ‘gönül coğrafyamızla…’ bütünleşecekler.
Kayseri Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim
Dalında, Yüksek Lisans ve Doktorasını yaptıktan sonra, yıllar sonra,
“gurbetten sılaya…” dönüşü…
Hayatında ‘yeni bir döneme…’ adım atışı…
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesine, ‘öğretim üyesi…’ olarak, yıllarca,
“Sıla-i rahim…” yaptığı,  “Ata Ocağına…” dönecektir. Tıp eğitiminde
de, ‘öğrencileriyle en fazla bütünleşen öğretim üyesi olacaklardı…’ O
dert dinlerdi. Sadece dinlemekle kalmaz, derde merhem olmaya
çalışırdı. Büyük bir tevazu sahibiydi… Hiçbir zaman kibirli olmadılar.
Gurur yapmadılar. Karşısındaki insanı her kim olursa olsun, hakir
görmediler. “Yaratılanı sev, yaratandan ötürü…” düsturu bir bakıma
hayat okuluydu.
Dr. Ahmet Tevfik Ozan, Elazığ’da, ‘sanat ve edebiyat dostlarıyla…’ bir
araya gelecektir.
“Şiirimin ABC’si…” bir bakıma; “hayatın ABC’sidir…”
Tevfik Ozan,  ‘sanat ve Edebiyat dünyamızla…’ içiçedir…
İlimizde yayın yapan, Kanal Fırat Televizyonunda; “Ardıç Dalı…”
isimli; sürekli programlar yapacaklar.
TYB, İLESAM, GESAM’ın aktif üyesi olan A. Tevfik Ozan’ın, “Kâinat
Şiiristan, Dağlar Ardı Şiirleri, Şeyma Ceylan Yüreği…” İsimli şiir
kitaplarının yanısıra;  “Şiirden Taşan Sözler” ismiyle Deneme türünde
eseri kaleme alacaklar.
Anılarını, “Taş ve Tebessüm” adıyla kitaplaştırmışlar!
Ozan’ın, ‘başarılı’ resim ve karikatür çalışmalarına da şahit oluyoruz.
Şiirlerindeki tema; “Vatan, Millet, Aşk, Ölüm ve Doğa…” üzerinedir.
Şairimiz dünyada ismi sıklıkla anılan ve bilinen, günümüzde UNESCO’nun
desteklerinde gerçekleştirilen,
“Uluslararası Struga Şiir Akşamlarına…”  Türkiye’yi temsilen katılmışlardır.
Struga Şiir Akşamlarının tarihi incelendiğinde, Türkiye’den;
Fazıl Hüsnü Dağlarca, Melih Cevdet, Turgut Uyar, Behçet Necatigil,
Yavuz Bülent Bakiler, Özdemir İnce, Hilmi Yavuz, Edip Cansever,
Oktay Akbal, Talat S. Halman, Ataol Behramoğlu gibi şairleri de görüyoruz.
Şairimiz, ‘sivil hayatta…’ önemli organizasyonların, ‘paydaşları
içerisinde de…’ yer almışlar!
Bunların arasında önemli Vakıf ve Derneklerde yer almaktadır!
“1998 yılından bu yana Türkiye Boks Federasyonu Üyesi ve Sağlık Kurulu
Temsilcisidir…”
Ahmet Tevfik Ozan, Türkiye’nin birçok illerinde gerçekleştirilen,
Şiir ve Sanat Organizasyonlarına katılmakta olup,
Gittiği her muhitte, Elazığ Şehrimizi temsil etmektedir.
Şairimiz Elazığ’a geldikten sonra da,
Birçok STK'larda görevler üstlenmişler…
Özellikle de, “Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarında…”
Manas’ın altyapısında roller üstlendiği;  Onlarca organizasyonda,
Tevfik Ozan ismini görmekteyiz!
Ahmet Tevfik Ozan, ‘şiir dilini…’ çok iyi kullanır. Ve kendisine ait,
‘bir üsluba…’ sahiptir
Anılar, olaylar, hayatından kesitler; ‘şiirine…’ malzemedir!
Yaşanmış hayat, “şiirin dilinde…” ibret verici bir derse/ bir nasihate dönüşür!
Çizgiler, renkler, desenler, motiflerde, Şairin mısralara akseden
‘kimliği/ veya resmidir!’
O zengin kimlik sizleri, ‘iman ve aksiyon limanına…’ taşıyacaktır.
“Nesrin bittiği yerde şiir başlar!”
Şiir de, söz daha duru ve daha samimidir.
Şiir de, ‘gönül dili…’ sizlere tebessüm edecektir.
Şiir sanatı,  ‘ak yazı…’ olarak da tarif edilir.
“Ellerim kırılsaydı, şair olmasaydım ben!
Bir dalda, bir çiçekte yazılmış duruyorken,
En muhteşem bir şiir, belki; bir bahar kadar!
Ellerim kırılsaydı, şair olmasaydım ben!”
Şairimiz, “Kâinat Şiiristan!” der.
Necip Fazıl Kısakürek, tefekkür lisanıyla; Sükûtu tercih edecek ve
‘teslimiyet…’ gösterir;
“Anladım işi; sanat Allah'ı aramakmış;
Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış.”
Kâinatın ilahi nizamında; ‘örneksiz, misalsiz, tarifsiz…’ muazzam bir
ahenk görürsünüz.
Sevginin cevherinde iman; İman da, sadece haktanmış dersiniz…
Ozan, ‘zamanın bittiği yerlerde…’
Öyle bir tefekküre dalar ki, ‘huzuru keşfeder’
“Zamanın bittiği yerlerde, Huzur
Başı yok, sonu yok bir yeşil deniz!
‘‘Nefsini, tövbenin közüyle; kavur! ..
Gözyaşın, yanakta; incilerden iz! ...’’
Bu şehrin hayat damarlarında, ‘iz sürdün…’
Sevgiden gayri yoktu muradın…
Sabır yayıyla zırhını kuşandın hayatın.
“Toprak kokulu tende, bilinmez bir azamet!”
O gayretle, iradeyle, şuurla seni özleyeceğiz…
Mekânın Cenneti Ala olsun, Ey güzel insan.
Ahmet Tevfik Ozan’a ithaf ettiğim,
“GÖZYAŞI DÖKER DUA” şiirimden;
“Dün, kanatlandı uçtu elimizden
Beş vaktin hürmetine sesleniriz
Gözyaşı döker dua dilimizden
Gönül, bu ne sevda der hisleniriz

Zaman, her nefes alıp verişimiz
Niyet, hayırla yâd edilişimiz
Vuslat, baki âleme varışımız
Sabır, tebessüm eder hisleniriz

Gün doğar ışığında latif bir ses
Gönlünü tut ışığına bir nefes
İlaç gibi dünyanı sarsın heves
Fanide kalır heves hisleniriz”

AHMET TEVFİK OZAN’A

On beş Ocak’ta, tufanlar esecek
Kasırgalar ruhumu okşayacak!
Ozan’ım, ölüm yolunu kesecek
Gözyaşının buz tuttuğu bir günde
Yürekler yandı, gül dalından koptu
Buzluk bağlarında çığlıklar koptu
Harput mahzun, rüzgâr hüzün kokar
Ardıç Ağacı, yaprağını döker

AHMET TEVFİK OZAN’A

(Akrostiş Şiir)
Ayın on beşi, Ocak soğuğunda
Haber salındı, ‘şiir göçtü’ diye
Martılar uçtu, Buzluk Bağlarından,
Efkâr rüzgârı göğüs kafesinden
Toz bulutu gibi çarparak yükselir
Ozanlar yasta, ayrılık yaman hey!
Zaman döner, devran döner, baş döner
Akşam hüznü, şafak kızıllığında
Nazar eder her söz edep dersinde

Yazarın Diğer Yazıları