Farabi ne diyorlar; “Önce doğruyu bilmek gerekir doğru bilinirse
yanlış da bilinir.
Ama önce yanlış bilinirse doğruya ulaşılamaz.”
Öncelikle adımları doğru ve dürüst atmalıyız…
Doğru, toplumda kabul gören gerçeklerdir.
Yanlış bir hedef/ veya yanlış bir strateji gün gelir sırıtır.
1970’li yıllar ve sonrasında; ‘tarihi ve kimlikli binaları yıktık…’
Geçmişin özlemi sadece fotoğraflarda kaldı…
Nerede ‘şehrin incisi’ Beş Kardeşler?
Nail Bey Mahallesi’nden geriye ne kaldı;
Sadece, “Kazım Efendi Sokağı…”
Tarihi yıka yıka 2024’lara kadar geldik… Dünden bugünlere, şimdi ne yapıyoruz;
Yükselen 10-15 katlı binalarla; ‘şehrin siluetini bozuyoruz’
Şehir, insanıyla ve mekânıyla birlikte; ‘zevktir, inceliktir,
saadettir, estetiktir’
Şehir, ‘gaye ve ufuktur…’
Şehir, ‘erdemli ve nitelikli insanlarla…’ kimliğini korur
Hz. Ali, “Özü doğru olanın sözü de doğru olur.”
Tekliflerimiz, ‘kişisel menfaatlerin’ ötesinde olmalıdır
Şahsi kaprislere/ veya bencilliklere, ‘şehir ve geleceği feda edilemez’
Allah Resulü(sav), “Acı da olsa doğruları söyleyiniz.”
Hz Ali, “Doğruluk keskin kılıçtır!”
Hacı Bektaşi Veli, “Doğruluk dost kapısıdır!”
İnancımız, “istişare ediniz…” buyuruyor
Elbette ki, doğrularda veya doğru hedeflerde buluşacağız.
Bu bizlerin refleksi haline gelmelidir.
Bu şehirde yıllarca, “ikinci Üniversiteyi…” gündeme taşıdık.
Yıllar yılı, ‘biz söyledik ve de biz işittik…’
Köşelerimizde, “Türkiye-Azerbaycan Üniversitesi…” dedik
Gariptir değil mi?
Gariplikler hiçbir zaman yakamızı bırakmadı ki?
1992 tarihinden itibaren yapılmaya başlanan; “Uluslararası Hazar Şiir
Akşamları…”
2003 tarihinden itibaren şehri büyük ufuklara taşıyan, “Türk Dünyası
Hizmet Ödülleri…”
Bu projelerle birlikte yürütülen, “Kardeş Şehirler Projesi…”
Elazığ Şehrini bir anda, “Şiirin Başkenti…” yapacaktır.
Elazığ Şehri, “Türk Dünyasının Manevi Azığı…” olarak anılacaktır
Ne oldu? Bir anda şehir duruldu…
Bizler köşemizde; Elazığ Şehri öyle bir strateji izlemeli ki,
“2023 Yılında Türk Dünyası Kültür Başkentine…” en güçlü aday olmalı!
Olmadı efendim, gelecek içinde ciddi bir çalışma görünmüyor. Yazık,
ama çok yazık!
Var mı? Yürekli çalışmalar; ufuk-gaye stratejiler…
Gayret, heyecan, heves, arzu, istek…
Tek kelimeyle, ‘körelmişiz…’
Maalesef, kendimizi de bu şehrin tebessüm etmeye çalışan yüzü görüyoruz!
Harput için örnek projeler söyledik?
“Darende de, Somuncu Baba…”
“Ankara-Hamamönü…”
“Ankara-Hacı Bayram Veli…
“Ankara- Dikmen Vadisi…”
“Safranbolu Evleri…”
Hz. Ebubekir, ”Doğruluk emanet, yalan ihanettir” diyecekler.
Bu şehir, bizlere emanettir… Bu şehri geleceğe hangi ufuk projelerle
taşıyacağız?
Geleceği hangi stratejik hedeflerle inşa edeceğiz!
Van Goethe, “Doğru yoldan gidenler şaşmazlar!”
Jean J. Rousseau ne diyorlar; “Yanlış sonsuz şekillere girebilir,
doğru ise yalnız bir türlü olabilir…”
GÖKTEN KAPI AÇILSA
İman etmeyenlerin basiretleri o kadar bağlanmış ki,
Kur’an bunu çok veciz bir şekilde ifade ediyor;
“Eğer onlara gökten bir kapı açsak da,
Oradan yukarı çıkacak olsalardı, gerçekten;
“Herhalde gözlerimiz boyandı; daha doğrusu biz (galiba)
Sihirlenmiş kimseler topluluğuyuz!” diyeceklerdi.” (Hicr, 14-15)
Onlara ne kadar mucize gelse, yine inkâr yolunu seçmişlerdir!
“Öyle ise Emrolunduğun şeyi, Çatlatırcasına söyle (açıkça anlat) ve
müşriklerden yüz çevir”
(Hicr, 94)
EMANETİ YÜKLENEN İNSAN!
İnsan büyük bir sorumluluk yüklenmiştir.
Nedir o?
Kâinatın emaneti!
“Muhakkak ki biz emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik de,
(Onlar) onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular;
İnsan ise onu yükleniverdi. Doğrusu o çok zalim ve çok cahildir” (Ahzab, 72)
İnsanı zalim yapan nedir?
İnsanı cahil yapan nedir?
Ondaki, ‘ene’dir! ‘Benlik duygusudur…’
Âlemin anahtarı, ‘insanın eline…’ verilmiştir!
İnsandaki doyumsuz, ‘hırs…’
Öyle bir hırs ki, “bütün dünya ona verilse…”
“Daha var mı!” diyecektir!
Hadis, “Âdemoğlu için iki vadi dolusu mal olsaydı,
Mutlaka bir üçüncüsünü isterdi.
Âdemoğlunun iç boşluğunu ancak toprak doldurur.”
İnsandaki aşırı hırsa ait bir hadiste de şöyledir;
“bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar,
Kişinin mal ve şeref hırsıyla dine verdiği zarardan
Daha fazla değildir…”
Kur’an bizleri ikaz ediyor, uyarıyor;
“Allah’dan sakının ve doğru söz söyleyin…”
Sakınma nedir?
Kötülüklerden ve günahlardan korunmaktır!
“Allah’a ve Resulüne itaat etmektir…”