Ben fakir, ben hakir, ben kimsesiz,
Bütün ‘çığlıkların’ yurduyum! .
Ben sabi, ben sefil, ben derbeder,
Bütün ‘divanelerin’ yurduyum! .
Ben masum, ben mağdur, ben çilekeş,
Bütün ‘viranelerin’ yurduyum! .
Ben kırık, ben dökük, ben yıkık,
Bütün ‘gönüllerin’ yurduyum! .
Bir gönül yapmaya geldim! . ‘Bin ah! ’ işittim
Ben ‘binlerin Ahı’yla,
Taht kuranların, ‘masumların’ yurduyum
***
SEYREYLE AŞK NEHRİNİ
Seyreyle aşk nehrini, bozkırlara, can verir
Hayreyle mar zehrini, dertlere, derman verir
Sabreyle dünya kahrını, deryası, mercan verir
Azmeyle Belkıs Şehrini, mührünü, Süleyman verir
Keşfeyle gönül fahrini, fermanı burhan verir
Şükreyle emanet mihrini, ecrini Rahman verir.
***
BİR SESSİZ GEMİ
Bir sessiz gemi geçer, bu âlemden
Dalgalar habersiz içindeki deryadan
Gizli hazine taşır balık karnında!
Sır dolu karanlık, içinde fanus…
Ağaç, yeşilinde gizler ateşi!
Ateşinde eritir, demiri!
Suyun içinde, alev!
Kaynar derinden, oluk oluk, kan
Kan ve öfke, ‘ben’i âdemde!
Öfke kırılır, O âlemde! .
Kalemin feryadı, can!
***
TOPRAĞIN MAHŞERİNDE
Bir gözsüz akrebe, mecalimiz titrer!
Bir ayaksız yılandan, kaçar adımlarımız!
Bir küçük kurt giydirir, ipekten duvaklar!
Bir zehirli böcekten şifa bulur, dudaklar!
Bir sineğe, çaresiz kalmış beşer!
Bir karıncadan, ders almış Süleyman!
Yer döşek, gök tavan, toprak mahşerinde,
Kâinat kitabı, yetmiş bin âlem!