Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Birbirimize Dost Olacağız!

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

İnsan, ‘Eşref’ül mahlûkattır’ Yaratılanların en şereflisidir…
İnsan, Cenab-ı Hakk’ın “yeryüzünde halifesidir”
Dünya hayatı, biz insanlar için ‘kutlu bir yolculuktur’
İnsan, ‘Ala-yi illiyin’ en üstün makamlara…
İnsan, ‘Esfel-i Safilin’ en aşağı makamlara, gelebilmektedir!
Kendimiz, bir irade koyacağız…
Şairin dediği gibi, 
“Okullar çift; birinden nur akar, birinden kir”
Seçici durumdasın…
**
Hz. Mevlana ne buyuruyorlar;
“Ay doğmuyorsa yüzüne,
Güneş vurmuyorsa pencerene,
Kabahati ne güneşte, ne ay da ara
Gözlerindeki perdeyi arala…”
Bu şehrin, 81 Vilayete nasip olmayacak;
Çok güzel bir, ‘kimliği’ var!
Bu şehrin mayasında, ‘aşk’ var!
Birlikte gidelim, ‘tarihi hatıralara…’
Sıradağlar gibi, omuz omuza vermiş, ‘O saflara…’
Onlar öyle saflar ki,
9 asır boyunca, ‘tarihe destanlar yazdılar’
O destanlarında, ‘sevgi’ vardı!
“Dost bağının gülleri” vardı!
Asra ve zamana, ‘vefa dolu bakışları’ vardı!
Birbirlerine, ‘ayak bağı’ değil;
‘Gönül bağları’ vardı!
Atadan evlada miras bırakılan,
Kadir bilir, ‘Dostluklar’ vardı!
Nerede, ‘o kimlik’ diyorsunuz?
**
Elazığ’da, bilenler bilirler; Hz. Mevlana iklimi vardır…
İnsanlarının ne huyları, ne mizaçları, ‘Sert’ değildir!
Yüzlerinden, ‘tebessüm’ okunur!
Hz. Mevlana’dan dinleyelim;
“Dünya kurt, insan kuzu.
Kurdun derdi kuzuyu mideye indirmek,
Kuzu ise kurda aşık..!”
Ah, şu dünya ikbali yok mu?
Elâzığ’ı, 
Elazığlının o güzelim heyecanlarını,  ‘Yağmaladı…’
**
Akif ne diyorlar;
“Kuran’dan alıp ilhamı,
Asrın idrakine anlatmalıyız İslam’ı”
Kendimizi sürekli niye test etmeyiz!
Dostluklarımıza, arkadaşlıklarımıza, sevgilerimize,
Niye zeval getirelim…
Biliyoruz değil mi?
İnancımız söylüyor; “Haset ve öfke ateştedir!”
Birbirimize niye haset edelim!
Hal böyle iken, birbirimize, ‘niye zulmedelim’
Beni bağışlayınız, ne olur, hoşgörünüz…
Acabaları çoğaltıyorum! 
Birbirimize ne kadar, ‘dürüstüz…’ 
Birbirimize ne kadar, ‘içten samimiyiz…’
Birbirimize ne kadar, ‘saygılıyız…’
O acabalar, sakın ha! “Ahlaki buhranımız” olmasın! 
Âşık Veysel ne diyorlar; 
“Ben giderim adım kalır, 
Dostlar beni hatırlasın…
Düğün olur, bayram gelir, 
Dostlar beni hatırlasın.”
**
Dostluğun ebedi kalması ne kadar güzel!
Yunus sözlü olabilmek,
Mevlana yüreği taşıyabilmek,
Dünyayı, elimizin tersiyle itebilmek,
Ve yaşasın ‘sevgi’ yaşasın, ‘dostluk’ diyebilmek…
**
Necip Fazıl Kısakürek ne diyorlar; 
“Eğer tadını bilirseniz; ekmeği paylaşmak,
Ekmekten daha lezzetlidir…”
Paylaşmak… Veya bölüşmek!
Asıl, büyümek odur!
**
Hz. Mevlana; “Yalnızlığın en kötüsü,
Seni anlamayanların arasında kalmaktır.”
İzzet Paşa’da saf dururuz!
O saflar, ‘gönülden birbirine bağlıysa…’
Meselemiz yok…
O saflar, ‘ayrı dünyalardaysa…’
Vay halimize derim!
**
İslâm, kelime olarak bile bizlere; ‘teslimiyeti’ telkin eder, 
‘imanı’ telkin eder, ‘aşk ile Hakk’a bağlılığı’ telkin eder, 
‘sulh ve salahı’ telkin eder, ‘sabır ve selameti’ telkin eder,
 ‘güzel ahlak ve adaleti’ telkin eder, 
 ‘doğruluk ve emaneti’ telkin eder. 
Hayatı, bütün ulvi güzellikleriyle, 
Bir cennet misali bahar havasında idrak etmemizi telkin eder.
Söylerim, biz bu telkinlerin neresindeyiz…
**
Ne diyor o muhterem zat, Türkiye’nin muhtarı Gemuhluoğlu ağabeyimiz,
 “İnsana dost olmak, fikre dost olmak, coğrafyaya dost olmak, 
Tarihe dost olmak, kendi vücuduna dost olmak, 
komşuya dost olmak gibi kademe kademe, ama entegre, 
Bir bütün içinde bütün dostluklar söylenmeye mecburdur.”
Evet, bu şehre dostluğumuz ne kadar!
Bu şehrin yükselişinde, ‘çıkış yolu…’
Birbirimize, dost olacağız…
Birbirimize, dürüst olacağız…
Birbirimize, samimi olacağız…
Kendimizi, insanımızı, şehrimizi, bilumum değerlerimizi seveceğiz!
Sevgiden daha güçlü ne olabilir ki! 
 

Yazarın Diğer Yazıları