BİR HÜSEYİN POYRAZ VARDI…
Bedrettin KELEŞTİMUR
Bu âlemde bir, ‘Hüseyin Poyraz…’ vardı.
Şiir, Sanat, Edebiyat dostuydu…
O dostları bir araya getiren, Manas Yayınevi’nin ak saçlısıydı…
Bu vesileyle de, Hüseyin Poyraz ile de, 40 yılı bulan birlikteliğimiz oldu.
Ölümü yazmak, o kadar zor ki, düşünürüm de ‘nice yıldızlar kaydı aramızdan!
“Bir söz söyle, akıllarda iz olsun,
İz olsun ki, yolunda yürüsünler
Kutlu günler baharımız, yaz olsun,
Işık veren civanlar yürüsünler…”
Aramızdan ayrılan Hüseyin Poyraz (1933-2024), Tunceli- Nazmiye
doğumlu. İlk ve Orta öğrenimini Tunceli’de tamamlıyorlar. 1981
yılında, Elâzığ Köy Hizmetleri 7. Bölge Müdürlüğü muhasebe servisinde
çalışırken emekli oluyorlar.
Şiir, Sanat, Edebiyat ve Musiki İle içiçe… Ve tabi ki, sanat ve
edebiyat dostlarıyla sürekli bir arada oluyorlar. Bizim Ece, Gülpınar,
Türk Edebiyatı dergileri ile Günışığı, Nurhak, Yeniçağ, Fırat’ın Sesi,
Yeni Şafak Gazetelerinde şiirleri yayınlanıyor.
Rahmet Mekân Şükrü Kacar’ın, Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyeti
Yayınları arasında üç cilt olarak çıkardığı, “Bu Toprağın Yaşayan
Ozanları!” eserinde yer alıyor.
Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı Dönemimizde
çıkardığımız, “Bayrak Şiirleri Güldestesi ’nde…” rahmetli Hüseyin
Poyraz’ın nefis bir şiiri yer almıştı… Şair ve Yazar Ahmet Otman’ın
çıkardığı, “Bizim Ece Şairler Antolojisinde…” bir Halk Ozanı edasıyla
yerini alıyorlardı.
Elâzığ Şehrinin/ veya Gönül Coğrafyamızın, ‘markası…’ olarak da anılan
Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarında, ‘kürsüye çıkan isimler arasında
yerini alıyorlardı…’
Hüseyin Poyraz’ın, ‘şiir yarışmalarında ödüller aldığını da…’ bilmekteyiz!
Şiir, hasbihaldir. Hal ehli ile kelâmdır. İlham kaynağı gönüllerde,
Rahmet damlalarıyla maveradan,
Cümle âleme bir esintidir.
Şiirde, hikmet var.. Sözün selâmı, selâmeti, hayratı… Bir içli nağmede hoyratı
Şiir, aşk nehri, sevda nehri… Her insan bir âlem; Âlemin rıhtımında hak ereni,
Gönül gözüyle görür mualla şehri...
Hüseyin Poyraz, bir sanatkârın taşıdığı yüreğe sahipti… Zarifti,
kibardı, narin bir insandı. Şiirde, Sanatta, estetiği severdi…
Hüseyin Poyraz, 1994 yılında, “Gönlümün Şiirleri” adlı ilk eserini 30
yıl öncesinde çıkaracaktı. Ve şiirlerinin ilk imza gününü de, “Şener
Bulut’un o dönemlerde Kültür Bakanlığı Yayınevi Sorumlusu Olduğu…”
Kültür Bakanlığı Elâzığ Yayınevi’nde birçok sanat ve edebiyat
dostlarının katılımıyla yapacaklardı. Rahmetli Poyraz’ın ikinci kitabı
da, “Solmayan Güller!” adlı ikinci şiir kitabıydı…
Elâzığ Şehrimizde, Şiir, Sanat ve Edebiyat Sohbetlerinin
devamlılığını/ veya sürekliliğini görmekteyiz.
Bu sohbetlerde, Elâzığ Kültür Bakanlığı Yayınevini, Fırat Havzası
Gazeteciler Cemiyetini, Elâzığ Musiki Konservatuvarı Derneğini, Devlet
Kitaplarını burada, Şeref Tan, Şener Bulut, Günerkan Aydoğmuş
isimleriyle birlikte, Şair dostlarımızı yâd etmeliyiz. Şair
arkadaşımız, Mahir Gürbüz’ün haftanın belli günlerinde (akşam
saatlerinde) kapılarını sanat ve edebiyat dostlarına açtığını
biliyoruz.
Şener Bulut’un koordinatörlüğünde, 2005 yılında; “Doğu Anadolu’nun
kadim şehri Elâzığ’da Manas Yayınevi’nin açılmasıyla…” şunu yürekten
inanarak söylemek istiyorum, “Türkiye Markası…” oluşuyordu. Merhum
Ahmet Kabaklı’nın, 1970’li yıllarda, “Türk Edebiyatı Vakfında
başlattıkları Çarşamba Sohbetleri…” 2006’lı yıllarda, Elâzığ Şehrinde
mütevazı bir mekânda; “Manas Şiir ve Musiki Günleri…” olarak/ veya bir
bakıma da, “Manas Kürsübaşı Sohbetleri…” olarak da, istikrarlı bir
şekilde günümüze kadar gelecekti… Manas Şiir ve Musiki Günlerinin en
önemli kazanımı belki de, “Doğan Sever’in Elâzığlı Şairlerin birçok
eserlerinin bestelerinin yapılması ve bunların icrasıydı!” Manas
Yayınevi Sorumlu Müdürü ve Koordinatörü Şener Bulut’un bütün bu
eserleri kayıt altına almış olmasıydı.
Burada emektar isimler arasında, Hadi Önal, R. Mithat Yılmaz ve Naci
Sönmez isimlerini de yâdedelim.
Doğan Sever, Allah kendilerinden razı olsun; merhum Hüseyin Poyraz’ın
10 eserinin bestelerini yapacaklardır. Bu besteler, Manas Yayınları
arasında okuyucu ile buluşturulan, “Notaların Kanatlarında Elâzığ…”
isimli iki cilt eserde yer alacaktı.
Hüseyin Poyraz’ın bestelenen eserleri şöyleydi; “Bu dağlarda meral
sesi var (Uşşak Makamı-Türkü), Selvi Boylum (Hüseyni Makamı- Türkü),
Fani Dünya (Hüseyni- Türkü), El Eyledi, Sürdü Beni (Gerdaniye
Makamı-Türkü), Dertli Bülbül (Hüseyni- Türkü), Telli Turnam (Hüseyni-
Türkü), Ne Olur (Gerdaniye- İlahi), Gelen Olmadı (Uşşak- İlahi), Bir
Hevesle (Hüseyni- İlahi), Hacı Bektaş Gibi (Hüseyni- İlahi)…
Bir Hüseyin Poyraz Vardı… İnsan, Vatan, Millet, Bayrak, Devlet
Sevdasıyla dopdolu bir dost insan… Şairimiz Hüseyin Poyraz, Muharrem
Ayı geldiğinde mutlaka evinde büyük bir itinayla hazırladığı, “aşure
yemeğini özel kaplar içerisinde ikram edeceklerdi…” Manas
Yayınevi’nde, o gün; “Muharrem Ayının önemi anlatılacaktı!”
Hüseyin Poyraz, “Bizler, Horasan Erenleriyiz!” derlerdi. Piri
Türkistan Ahmet Yesevi ’den, ‘Hikmet Dersini…’ aldık. Yunuslarla, Sarı
Saltuklarla aynı saftayız… Hacı Bektaşi Veli’nin, “Makalat!” eserinde
yer alan, “Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat…” gibi dört kapıdan ve
her kapının da on makamından sıklıkla bahsederlerdi.
Yıllar o kadar hızlı geçti ki, birçok arkadaşımız fani âlemden ebedi
hayata göç ettiler.
“Ölüm kader de, keder gözyaşımız,
Kim bilir nerede, son lokma aşımız?
Ürküntü verir; her ölüm, ayrılış!
Taşınır, fani âlemden na’şımız…
Yolumuz mahşer, tevhide sarılış
Müjdedir en kutlu nida, “Kurtuluş”
Ölüm, sevdiğin dalından koparır
Bilirim mahşere yolculuk başlar
Bu ne his, dünyalarımı aparır
Yerinden oynarmış olanca taşlar
Ölüm, iki hece; ne gündüz, ne gece
Sözün bittiği yerde, kader, alında yazı
Kışında karı, ayazı; kefendir beyazı
Sözün bittiği yerde; nefesin kesildiği yerde…
Bir dost insanı daha uğurladık… Allah Rahmet eylesin. Mekânları
cenneti âlâ olsun. Ailesine ve yakınlarına sabrı cemil niyaz ediyorum.