Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Batı Güven Vermiyor

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Irak, Suriye ve son olarak da Afganistan, “tarihin en büyük yıkımını yaşadı!”
Ortadoğu ülkeleri de bu yıkımdan maalesef nasiplerini aldılar.
Türk ve İslam Coğrafyasının bütün dikkatleri, Anadolu’nun üzerinde…
Yahya Kemal’in, ‘Büyük Zafere…’ ithaf ettiği şiirlerinde;
“Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.
Senin uğrunda ölen ordu budur yâ Rabbi.
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Galip et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın.”
Bu şuurla, 1071’lerden 1922’lere gelindiğini düşünürüm!
Bu şuurla, 2021 yılını idrak ettiğimi söylemek isterim.
Bu şuurla, ‘gönül coğrafyama’ pencere açmak isterim.
Bu şuurla, günümüzde; ‘Batı Dünyasını yorumlamak isterim’
İnancımız bizlere, “Kendin Ol!” diyor. Yani, “kendini bil!”
Sağduyu bizlere; “akıl, izan, idrak, muhakeme, muhasebe illa ki vicdan!” der.
Israrla, “ölç, biç, tart, akıl süzgecinden geçir!” der.
Akif, bir asır öncesinden bu milleti uyarıyor;
“Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
“Tarih”i “tekerrür” diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
Sadece, 1800’lü yıllardan günümüze doğru yolculuk yapalım;
O kadar büyük acılar, felaketler yaşadık ki!
“Milli Mücadele Yılları…” daha dün kadar yakın bizlere;
Vatan Coğrafyamda, İstanbul başta olmak üzere, ‘işgal acılarını düşünürüm’
O acılarla, Batının bizlere musallat ettiği, ‘terör belası…’ 
Bu milletin, 40-50 yıldır arzuladığı ‘Müreffeh Türkiye Arzusuna’ set oldu!
Roger Garaudy  “Batı, tarihin en büyük günahıdır!” 
Prof. Dr. Halil İnalcık, “Türklere karşı Avrupa daima Haçlı geleneğini benimsemekten geri kalmamıştır. Türkleri Avrupa’dan atmak, Avrupalının şuur altına yerleşmiş bir bağnazlıktır.”
Türkiye son bir asırda böyle bir zihniyetle karşı karşıyadır!
Türkiye, Batı Dünyasının içerisinde bulunduğu bütün ittifaklarda yer almıştır!
“Muasır Medeniyetler Seviyesine…” ulaşmak siyasi bir iradenin nihai hedefi görülmüştür!
Bütün bunlara rağmen Türkiye karşısında; ‘kaygan ve aldatan bir yüzle…’ karşılaşmıştır.
Nobel Ödül Sahibi Aziz Sancar şöyle der; “Çabayla elde edilen başarıyı kimse inkâr edemez. 
İster Amerika ister Avrupa isterse de dünyanın herhangi bir yeri olsun, kimse çalışkan insanın karşısında duramaz.” 
İlmin, medeniyetin, hünerin, marifetin, sanatın karşısında kimseler duramaz!
Asrımız insanı, “Farabileri, İbni Sinaları, İbni Rüştleri, Gazalileri yetiştirme şuuruna sahip olmalıdır!”  Malazgirt’e, o yüksek şuurla/ bilinçle; ‘yüksek bir medeniyetle…’ geldik!
Aliya İzzetbegoviç, “Batı’nın yaşam tarzını değil, çalışma tarzını kabul etmek gerektiğini anlamadılar” 
İlber Ortaylı, “Hiçbir zaman Batı’daki aydını yetiştiren tipte Batılı eğitim görmedik.
Doğulu eğitimimiz de Doğulu gibi değil!”
İş dönüp dolaşıp eğitime geliyor. Bu milletin ruhuna, özüne, tarihine, kültürüne uygun bir eğitim…
Atilla İlhan, Japonya’yı örnek verdiği yazısında; “Biz ha babam batı müziği dinliyor, çeviri roman okuyor, batılı gibi giyiniyor, bir türlü batılı olamıyoruz.
Adamlar Japon gibi yazıyor, Japon gibi yaşıyor, Japon gibi ölüyorlar, ama batıyı geçiyorlar!”
H. Nihal Atsız bir gerçeğe parmak basarlar; “Bugünün Batı kültürüyle yetişmiş gerçek aydınları arasında, aşağılık duygusundan uzak küçük bir azınlık vardır ki, bunların hepsi milliyetçi ve Türkçüdür!”  Bizi biz yapan, ‘tarih şuurudur!” O şuur olmadığı zaman; ‘vesveseler dünyanı işgal eder’
Çok değil, 1800’lü yıllardan itibaren, “iki asırlık tarihi okuyunuz yeter!”
Amin Maalouf, “Batı her zaman senin bildiğin gibi barış ve adalet diyarı değildi.
Kadın ve erkek haklarının, doğanın üstüne titrenmiyordu.
Senden bir önceki kuşaktan olan ben, bambaşka bir Batı tanıdım.”
M. İkbal bunu şöyle özetler, “Batı kalbi, Doğu aklı öldürdü!” 
Bizlere miras olarak, iyiliklerin alaşağı olduğu kıyamet günleri kaldı!
O. Sinanoğlu, “Kültür olarak Batı vahşidir!” deme zorunda kalacaktır!
H. İnancık Hoca, “Avrupa soykırımdan bahsediyor. Soykırım Balkanlar’da olmuştur. 
Bulgar, Sırp, Yunan, bizim Türklerimizi katletmiştir, soykırım orada olmuştur. 
Ben Avrupa tarihine inanmam, Avrupa tarihi bizim tarihimizi tahrip etmiştir, 
Benim bütün hayatım bu tahrifatı düzeltmekle geçti.”
Batıya, ‘güvenemem…’ Dün olduğu gibi günümüzde de, ‘zerre miskal güven vermiyor’
Batının kendi stratejileri içerisinde, ‘aldatan kaypak bir yüzü olmuştur’
AB’nin davet mektubunu Cemil Meriç üslubuyla yorumlarsanız; 
“Avrupa, servetin, şöhretin, şehvetin daveti…”  
N. Fazıl, “Doğu der ki Batı’ya, güneşi fethetsen de, ruh gerçeği bendedir, madde yalanı sende”
Batı sürekli, ‘madde yalanına sarıldı…’ Kendi yalanlarına da, ‘dünyayı iknaya çalıştılar’
Biz batıdan, ‘Bizans entrikalarını öğrendik,  aldatmayı öğrendik, yozlaşmayı öğrendik…’
Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Milorad Dodik ne diyorlar;
“Batılı ülkeler yalnızca konuşuyor! Ben Türkiye’ye güveniyorum…”
Batı, ‘güven vermiyor’ samimi ve dürüst bir müttefik gibi de davranmıyor…
 

Yazarın Diğer Yazıları