Mustafa Necati Bursalı’nın, “Hz. Ali (ra.) kitabından alıntı; “Şefkat
ve merhametin en büyük mümessili;
-Kızım, dedi; senin için ağlıyorum. Çünkü sen de benim gibi, anadan
mahrum kaldın. Annen
Hz. Hatice sağ olsaydı da bugünü sevincimize katılsaydı. Senin
çeyizlerini kendi elleriyle yapardı. Hep beraber sevinir mesut
olurduk. Ne çare, bu hayatın icaplarındandır ki, acı ile tatlı
beraberdir. Allah'ın takdiri böyle imiş. İşte kızım sen de bu durumda
gelin oluyorsun da onun için üzgünüm.”
Anne ve Çocuk birlikte anılır… Hz. Musa, Firavun ’un sarayında bir
sessiz gölge misali annesinin sevgi ve güven dolu nazarları altında…
Hz. İsa (as.) annesi Hz. Meryem ile birlikte yâd edilir…
Anne ve Çocuk iki nezih kavram… Bu iki kavramı özünde sevgi şelalesi
öylesine gürler ki, bizlere hayatı nakşeder. O hayatın nakışlarında ki
atılan her ilmikte, şefkat ve merhamet bir mualla kilim desenini
oluşturur.
Azerbaycan’ın büyük şairi Bahtiyâr Vahapzade’nin o dupduru, insana
ilham veren şiiri;
“Dil açanda ilk defa “ana” söylüyoruz biz,
“Ana dili” adlanır bizim ilk dersliğimiz.
İlk şarkımız ninniyi anamız öz sütüyle
İçirir ruhumuza bu dilde damla damla.”
“İlk elbisemiz kundak
İlk sözümüz ağlamak
İlk gıdamız süt oldu
Son isimler bilemem
Nereden uyduruldu?”
…
“Başladı korku
Başladı ihtiyat
Başladı hayat…”
Rahmetli Ahmet Kabaklı, “Ben annemin ninnileri, masalları ile
büyüdüm!” derlerdi.
Mahkemeler… Ayrılan eşler… Keşke hiç olmasa diyoruz… Alınan kararlar…
Ve bu kararların üzerinde titizlikle durulmalı…
Sağlıklı bir anneden çocuğu ve özellikle de, “altı yaşına kadar yatılı
olarak bir gün bile alınmamalı!”
Bilindiği gibi Hz. Muhammed (sav.) annesi Hz. Âmine Hatun’u altı
yaşında küçük bir çocuk iken kaybetmişti!”
Allah Resul’ünün hayatı her anıyla/ veya safhasıyla birlikte bizlere
referanstır…
Anne ’ye “sevgi ve saygı” konusunda en güzel örnekleri Allah
Resul’ünün şahsında görmekteyiz.
Allah Resulü, en küçük kızı Fatıma’yı çok severdi. Ona, “Babasının
annesi, anam’ diye seslenirlerdi.
Kasas Suresinde, Hz. Musa’nın annesine kavuşmasının Kur’an’daki veciz
kıssası anlatılır. Bizlere her anıyla birlikte büyük ibretlerle dolu
derslerdir. Bunlar üzerinde derinliğine düşünürüz.
Kasas Suresi 13.ayette şöyle buyrulur; “böylece biz onu, gözü aydın
olsun, gam çekmesin ve Allah’dan vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye
annesine verdik.”
Hac veya Umre ’de, “Safâ ile Merve arasında sa'y yaparız...”
Hz. İbrahim'in eşi Hacer'in oğlu İsmail ile Mekke vadisinde yalnız
kaldıktan sonra Safâ ile Merve tepeleri arasında oğluna su araması
hadisesine dayanmaktadır…
Bütün kâinat, Safâ ve Merve Tepeleri arasında, “annenin şefkat
çığlığına gönül gözüyle katılır…”
“Adalet Nefesi” isimli şiirimizde, ‘yürekli bir annenin sedasına
iştirak ederek…’ sesleniriz;
“Hayata yürekten dokun,
Kanayan yaraya değmesin okun!
Merhamet, serin esen rüzgâr gibi
Gönül dalını incitme, dokun!
Şefkat dolu gözlerle nazar et,
Adalet nefesiyle yüreğe dokun!”
“Anne sesinde en gizemli şefkat
Kolları usulca sarar merhamet
Öğretir dudakları; “gönül sabret”
Sabırla, yüce dileğe selam-et!”
Yüreklerden gelen seslenişlere/ dokunuşlara kulaklarımızı biraz olsun
kabartalım;
“Anne bir sanatçıdır, en güzel eseri de yavrusudur.”
“Cennet annelerin ayakları altındadır”
“Anneler belki her şeyi göremezler fakat kalpleriyle duyarlar”
Bir annenin çocuklarına duyduğu sevginin tarifi imkânsızdır!
Bizler, “anne sevgisini çocuklardan koparmaya çalışırsak…” inanınız
arzı titretmiş oluruz.
Bunun hesabını veremeyiz.
Mahkemeler şunu iyi bilsinler, “Anne ile evladı arasında kopan tek bağ
göbek bağıdır!”
Çocuğa mutluluğu anlat deseler, “annem yanı başımda…” diyecektir.
“Gül kokulu, sevgi dolu yüreğin
Yüreğinde ısınmaya geldim anne!
Gözlerinden damla damla nur akar;
Akışında, arınmaya geldim anne!
Ta uzaklarda, garip bir yolcu
Vefasız dünyalar mı bize kolcu!
Gelsin yalan umutlarıma falcı,
Yollar aşıp barınmaya geldim anne!”
Annesinden ayrı çocuğun iç dünyasında yaşayacağı ızdırabın duyar gibiyim;
“Gün uyandı, anne sesine hasret
Yarabbi, daracık dünyama nusret!
Ruhumun şefkat yıldızı da kaydı…
Hasret kokan gözler, zaman ağlasın!”
Israrla ifade etmek istiyorum, “6 yaşına kadar bir çocuk annesinden
şöyle veya böyle koparılmamalı…” Aksi yapıldığı zaman o çocuğun ruh
dünyasındaki tahribat iyi düşünülmelidir… Her şeyden önceliğimiz,
‘insandır, bizlerin geleceği olan çocuklarımızdır…’ Geleceğimizi
korumamız/ irfan neslimizi korumamız adına büyük bir itinayla kararlar
vermeliyiz.
Önceliğimiz, “Aileyi korumalıyız… Anneyi korumalıyız… Bizim
geleceğimiz çocuğumuzu/ veya onun ruh dünyasını korumalıyız… Her
şeyden öncelikle de nesli korumalıyız…
Şu fani hayatta en ideal hedefimiz, “erdemli nesilden erdemli bir
topluma yolculuk…” olmalıdır.
Hayatımızı, ‘endişelerle, şüphelerle, kaygılarla, endişelerle alabora
etmeyelim…’
Selam ve Muhabbetle