Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Aileyi Konuşalım

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Aileyi konuşalım… Yüksek sesle… Asrın dalgaları/ veya bunalımları
bizleri nerelere doğru sürüklüyor.
Masamın üzerinde rakamlar… Bizleri ciddi ciddi endişelere sevk eden rakamlar…
İnsanı korkutuyor… Ürperiyorsunuz… İçim rahat değil… Gözlerimize uyku girmiyor…
Bilemiyorum sizler rahat uyku uyuyabiliyor musunuz?
“2023 yılı içerisinde evlenen çiftlerin sayısı, 565 bin 435…”
“2023 yılı içerisinde boşanan çiftlerin sayısı 171 bin 881…”
Akıllara durgunluk veren bir tablo… Yıl içerisinde, her yüz evlilikten
‘yüzde 30.39’ları…’ boşanma ile neticeleniyor… Asırlarca şefkatin ve
merhametin gürül gürül çağladığı Anadolu Coğrafyasında oluyor… Emin ve
Güvenilir bildiğimiz, “aile çatısına neler oluyor?”
2010 yılından 2024 yılına doğru uzanan yol haritasında…
Ülkemizde, 13 yıl içerisinde, “1 milyon 971 bin 446 çiftin
boşandıkları…” resmi kayıtlarda görülüyor.
2010 yılından 2023 yılının sonuna kadar, “Velayete Verilen Çocuk
Sayısı, 1 milyon 743 bin 620…”
İster istemez sinirleriniz bozuluyor…
Türkiye artık bu konularda süratle yeniden yapılanmaya/ veya yeni
organizasyonlarla yol haritasını çizmeye başlıyor.
2003 tarihine geldiğimizde, “Aile mahkemelerinin Kuruluş Görev ve
Yargılama Usullerine Dair Kanun…” 18.01.2003 tarih ve 24997 sayılı
resmi gazetede yayınlanıyor.
Bu kanunda belirtilen maddelerde şöyle deniyor;
“Aile mahkemelerine, atanacakları bölgeye veya bir alt bölgeye hak
kazanmış, adlî yargıda görevli, tercihan evli ve çocuk sahibi, otuz
yaşını doldurmuş ve aile hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış olan
hâkimler arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca atama
yapılır.”
“Mahkemece verilecek diğer görevleri yapmak, Üzere Adalet
Bakanlığınca, tercihan; evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve
aile sorunları alanında lisansüstü eğitim yapmış olanlar arasından,
birer psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı atanır.”
“14.1.1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun 1
inci maddesinin birinci fıkrasındaki “Sulh Hâkimi” ibaresi “Aile
Mahkemesi Hâkimi” olarak değiştirilmiştir”
Temelleri 1989 tarihinde Başbakanlığa bağlı olarak kurulan, “Aile
Araştırma Kurumu” 2004 tarihinde Başbakanlığa bağlı, “Aile ve Sosyal
Araştırmalar Genel Müdürlüğü” ismini alacaktır.
2011 Yılına gelindiğinde, “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı” kurulacaktır.
Toplum olarak hassasiyetlerimiz nelerdir? Öyle ki, bir toplumda Allah
korusun, ‘ailenin çözülmesi büyük bir felakettir’
Aile için ne diyorlar?
“Her aile bir tarihtir, okumasını bilenler için büyük bir destandır”
“Aile, kötülüklerin barınmadığı en muhteşem ve sağlam kale gibidir”
“Bir memleketin yükselmesi ev ve aile muhabbetine bağlıdır.”
Aile, sosyolojik kavram olarak toplumun en küçük parçasıdır!
Milleti meydana getiren binanın ‘temel taşlarıdır’
O taşlarla oynamaya kalkarsanız, binayı belki de farkında olmadan
üzerinize yıkarsınız…
Ailede ne vardır; ‘nesillerin ruhu!’  Bir milletin hafızası saklıdır,
O rahmet çatısında yaratılışımızın mahremiyeti vardır.
İlk sadakat yeminimiz oradadır.
Oradadır, sevdayı hicapla tanımlayan ruh ve gönül güzelliği…
Oradadır, ilk dersimiz…  İlk sözümüz, ilk hukukumuz,.
Bütün ilklerle edebimiz, adabımız, irfanımız, şecaatimiz oradadır…
Oradadır, aynaya düşen ilk resmimiz…
Hayata mana veren; İlk ilmikler, şekil bulan ilk örgüler, desenler, çizgiler…
Ailenin temel taşlarına baktık mı?
Sabır konulmuş, fedakârlık konulmuş, merhamet konulmuş,
Aşk ve sevgi konulmuş, ahlaki güzellikler
Faziletler konulmuş, doğruluk, dürüstlük, samimiyet,
Hamiyet, bir büyük emanet konulmuş!
Birçok yazımızda, “Erdemli insandan, erdemli topluma…” diyoruz.
Günümüz Türkiye’sinde nereden nerelere doğru gelmişiz!
2010 yılından günümüze, son 14 yıl içerisinde,
 “Velayete Verilen Çocuk Sayısı, 1 milyon 743 bin 620…”
Dinimiz, Aklımız, Örfümüz ne diyor, “0-6 yaş grubu arasında çocuk
sağlıklı bir annenin himayesinde olmalıdır…” Gecenin geç saatlerinde
bir çocuk uyandığında, “ilk çığlığı anne! Olmaktadır!” Sosyal
politikalarda, bu espriyi göreceğiz! Görmek ve de bunu uygulamak
durumundayız. Anne ve Baba öncelikle çocuklarının psikolojik gelişimin
düşünmelidir. Sağlıklı bir fert olarak hayata adım atmasını bir
realite olarak benimsemelidir.
Bizler için önemli olan nedir? Elbette ki, “ailenin ve neslin
korunmasıdır!” Aile bireylerinin bu bağlamda, ‘psikolojik, sosyolojik
ve pedagojik anlamda eğitimli olmalıdır…’
Bizler, “üç neslin bir çatı altında barındığı bir aile ortamında yetiştik…”
Günümüzde, “anne-baba ve çocuklardan oluşan çekirdek aile dedik…”
Ayaklarımız nerede taşa takıldı, onu düşünmekteyim…
Öncelikle, ‘nefis duvarlarını yıkacağız…’
Kendimizi sorgulayacağız!
Bizleri korkutan ve derinden yaralayan bir diğer felakette, ‘kadın
cinayetleridir’
2008-2019 yılları arasında toplam 3 bin 185 kadın öldürülmüştür…
Bütün bunlara, bütün kötülüklere dur demeliyiz… Akıl ve gönül birliği
içerisinde, milletçe demeliyiz.
Selam ve muhabbetle

 eki, bir adet çizelge

Yazarın Diğer Yazıları