“Buna rağmen yapamazsınız ki asla yapamayacaksınız,
Öyle ise o ateşten sakının ki, yakıtı insanlarla taşlardır;
(ve) kâfirler için hazırlanmıştır” (Bakara Suresi 24 ayet)
Anadolu, şefkatin ırmağında,
Yunuslarla gönüllere dokundu
Kinin, öfkenin, hasetin ağında,
Moğol’dan, Haçlıdan yurdun sakındı!
Zalim, zulmüyle ateşini yakar,
Nefreti, melun iblisvari akar
Güzel yurdum hislenirim acına,
Acısına dertlenmeyen kör bakar
Coğrafyamın adına, ‘gönül’ dedim!
Sevgi dolu, gönüllere yar dedim
Gönlünü vatan yapanlar merhaba;
Hasreti olmayan, hüsranda dedim!
Yağmursuz gecelerin kızıllığı,
Kor ateşin, ‘yanık kokan’ morluğu
Yeşilim dağlar, ‘utancından ağlar’
Fitne belasının, yaman zorluğu!
***
SIZLAR MECALİM
Ciğerlerimizi yaktın, Ey zalim!
Elim, kolum bağlı, yamandır halim
Börtü-böcek, her canlının katili
Yürekten gözyaşı döker ahvalim
İçimizdeki uğru vatansızlar
Yollar kesen, ağaç yakan kansızlar
Evi, bucağı yanan imkânsızlar,
Bedri, dert sızlar kalmadı mecalim!
Yarab! Akıl ver, iz'an, güç ver bize
Korku sal içlerine, gelsin dize
Şer, nifak düşmesin ahengimize
Işıldasın ay yıldızlı hilalim
***
SANSÜRE TAKILIR MI?
Sansüre takılır mı hayallerim
Neler yazdı eyvah ki, hay ellerim!
Dokunmuş meğerse üç-beş satır söz
Uçurtma kâğıt oldu suallerim
Bir nefes değil, bin nefes az gelir
İçimdeki çığlığa cevaz gelir
Hicabın tarifi yok ki, naz gelir
Sansüre takılırmış mesellerim!
Duy dedik vicdana, kol kanat kırık
Aman der, kendini yırtar hıçkırık
Bütün umutlar savrulmuş, düş kırık
Günahkâr mı kalem tutar ellerim!
GÜNAHKÂR ELLERİMİZ
Beş vakit dualarımızla niyazdayız!
Hakk’a açılmış günahkâr ellerimiz,
Çaresizliğin çığlığında yakarıyoruz;
İfrat ile tefrik arasında dönmekten koru!
Dua ve yakarış, -Hakk’a icabet;
Hakk’ı birleyen, kalp mabet!
***
İÇİM YANAR BENİM
Dışıma bakma, içim yanar benim
Dert elinden yüreğim kanar benim
Gözlerim yaşlı, gönlüm pınar benim
Halim yamandır, ayrılık yaramdır
***
İLİMSİZ HAYAT
Bir kitaptır kâinat, her ayette hakikat
‘İlimsiz hayat’ İslam’a kurulan barikat
Gönül gözü, peygamber; nuru arayan nesil
Asrımız, sana muhtaç; seninle ebed kalır
***
HER TECELLİDE…
İlmin hikmet gözesinden ‘çağ...’ oynadı
Çer-çöp haline gelince, ‘bağ...’ oynadı
İlahi… Her tecellide nur ayetin;
Bir çığ düşünce yerinden ‘dağ...’ oynadı
***
RAHMETİN KAPLAYINCA
Rahmetin kaplayınca, âlem suya gark oldu
Toprağın ana rahminde, pınara hark oldu
Taşınca gözesinden pamuk yumağında;
Sular, akışın raksında, ışığa çark oldu
***
BAŞIN DİK OLMALI…
“Alnın açık, başın dik olmalı…” bütün ömrün
Hakk’a eğik, halka tevazu içinde görün
Ne makamdır, ne mevki insana değer veren;
Güzel ahlak elbisen olsun, takvayla örtün…
***
DELİ DUMRUL
Deli Dumrul’dan hatıra, ayakbastı parası!
Asrımıza intikal etti, yol-köprü kirası!
Geçersen bir akçe, konarsa beş akçe alırlar;
Sorgu-sualsiz durma git, her belde yüz karası…
***
DÜŞÜNEBİLDİN Mİ?
Yer ile gök arasını, düşünebildin mi?
Akıl ile vicdanın sesini, duyabildin mi?
Göz ile gönül yoluna, taşınabildin mi?
Bilmek, marifet kitabını okumak…
Seyreyle âlemi, kandiller nasıl semayı süslemiş!
Yer nasıl bir döşek gibi, yayılmış…
Dağlar, her biri metin burçlar gibi, yükselmiş!
Tefekkür, en kutlu ibadettir bizlere