Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

3 Mayıs 1944lerden 3 Mayıs 2021'lere

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Nerelerden nerelere gelindi! 
Yusuf Suresi, Kur’an’da ‘Kıssaların en güzeli’ olarak anılır.
Kardeşlerinin ihanetine uğramak…
Hak bildiği dava uğruna ‘zindanlara atılmak…’
Marifet o ya, ‘zindanları terbiye etmek…’
Mısır’ın hazineleri Hz. Yusuf’a, ‘teslim edilecekti…’
1990’lı yıllardan itibaren, 
“Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) kurulacak!
“Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Vakfı (TÜDEV) kurulacak!
1993’lerden itibaren, “Türk Kurultayı…” düzenlenecek!
O kurultay düşüncesinde,
“Uluslararası Şiir Akşamları…”
“Türk Dünyası Hizmet Ödülleri…” 
Türk Dünyasını bir edebi sofra etrafında toplayacak!
“Türk Birliği…” düşüncesi yüksek sesle ifade edilecektir!

Türkçülük, “Türk halklarının kültürel ve politik birliğini amaçlar…”
Bu düşünce 1905 yılında ilk defa, “Azeri ve Tatar aydınlar tarafından ortaya atılır!”
Bu fikirler, 1908’lerden sonra büyük yankı uyandıracaktır.
Atatürk’ün fikir babam dediği Ziya Gökalp bu hareketin başını çekecekler…
Cumhuriyetin ilanından sonra, paramızda ve pullarımızda;
“Bozkurt gibi Türklüğün sembolleri kullanılır…”
İsmet İnönü’nün Başbakanlığı dönemi Rusya’nın etkisiyle;
“Türkçüler baskı altına alınacaklar…”

1944 tarihinde Genel Kurmay Başkanı Fevzi Çakmak Ocak 1944’de emekliye sevk edilecek…
3 Mayıs 1944’de, Şükrü Saraçoğlu Hükümeti aralarında, “Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan,
Reha Oğuz Türkkan, Necdet Sançar, Fethi Tevetoğlu ve Alparslan Türkeş’in bulunduğu;
30 civarında Türkçü Vatansever insanlar tutuklanacaklar…”
O mahkûmiyet yılları, kararları, uğranılan hakaretler unutulmaz!
Ziya Gökalp bir şiirinde ne diyecekler;
“Vatan ne Türkiye’dir, Türklere, ne Türkistan;
Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir Turan.”
Atatürk 1936 yılında şu ifadelere yer verecekler;
“Dil bir köprüdür, İnanç bir köprüdür. Tarih bir köprüdür.
Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimiz içinde bütünleşmeliyiz.
Onların bize yaklaşmasını bekleyemeyiz, bizim onlara yaklaşmamız gereklidir.”

Atatürk’ün geldiği ortamda kimler ve neler vardır?
Rusya Türklerinin kültürel uyanış hareketinin öncüsü, Kırımlı İsmail Gaspıralı…
Gaspıralı’nın çıkardığı Tercüman Gazetesi, “ortak bir yazı dili oluşturmaya çalışacaktır!”
Azerbaycanlı Hüseyinzade Ali (Turan), Kazan Türklerinden Yusuf Akçura, 
Başkırt’lardan Zeki Velidi Togan, Azerbaycanlı Ahmet Ağaoğlu, 
Kazanlı Sadri Maksudi (Arsal),  Hiveli Mustafa Çokay…
Bu isimler Türkiye’ye gelecekler, tarihi görevler üstlenecekler…

Sokullu Mehmet Paşa’nın tarihi projesini hepimiz biliriz;
“Don-Volga nehirlerinin birleştirilmesi projesi…”
Bu proje, bir kanalla Hazar Denizi’nin yolunu açacaktı…
1908 tarihinde İstanbul’da, “Türk Derneği” kurulacaktır.
Derneğin kurucuları arasında; “Yusuf Akçora, Necip Asım, Veled Çelebi (İzbudak),
Rıza Tevfik (Bölükbaşı) yer alacaklar
1911 yılında, “Türk Yurdu Cemiyeti” bir farklı ufuk açacaktır…
Cemiyetin Kurucuları arasında, “Mehmet Emin Yurdakul, Yusuf Akçora, 
Ahmet Ağaoğlu, Hüseyinzade Ali Turan isimlerini görmekteyiz…
 15 Mart 1912 tarihinde kurulacak olan, “Türk Ocağı…” 
Bu hareketin asıl odak noktası olacaktır…
1912-1930 yılları arasında, “Türkiye’nin en etkili düşünce merkezi olacaktır!”
Türk Ocağı’nın kurucuları arasında; “Mehmet Emin (Yurdakul), Ahmet Ferit (Tek), 
Ahmet Ağaoğlu, Fuat Sabit (Ağacık), Zeki Velidi (Togan), Reşit Galip,
Hamdullah Suphi (Tanrıöver), Halide Edip (Adıvar), Adnan Adıvar!”
Türk Ocakları, Milli Mücadele Hareketinin ‘irfan ocağıdır’ 

1940’lu yıllardan itibaren, Nihal Atsız’ın çıkardığı, “Orhun; Aylık Türkçü Mecmua,
Reha Oğuz Türkkan “Bozkurt Dergisi”, Fethi Tevetoğlu, “Kopuz Dergisi”, 
Orhan Seyfi Orhun “Çınaraltı Dergisi” 
Dergiler, fikir ve düşünce hareketlerinin edebi mahfili, okullarıdır…

1944 tarihi, bizim tarihimizde acı hatıralarla doludur…
1944 yılının 18 Mayısında, Josef Stalin Kırım Tatarlarını,
Kırım Yarımadası’ndan sürgün etti.
Sürgün edilen 193 bin 865 Kırım Tatarının yüzde 45’i sürgünde hayatını kaybetti.
1944 Yılı bizim tarihimizde, “Hüzün Yılıdır!”
Kırım Tatar Türk’üne uyguladığı ‘ağır işkenceler ve sürgün…’
Aynı Yıl, “Türk Milliyetçilerinin Tabutluk Yılları…”
Bir yıl boyunca, hem hukuk mücadelesi verdiler, 
Ve hem de, ‘sabırla direndiler’ 
Öyle bir dava ki, “7 Eylül 1944’lerde başlayacak; toplam 65 oturumla,
29 Mart 1945’lere kadar sürecek…”
Türk Milliyetçilerinin, ‘yargılandığı mahkûm edilmeye çalışıldığı’ bir dava!

Nihal Atsız’ın cenaze namazında İmam helallik istemek üzere,
“mevtâ’yı nasıl bilirdiniz?” diye sorunca,
Fethi Gemuhluoğlu’nu verdiği cevap müthiştir;
“İmam efendi, o musalla taşı musalla taşı olalı böyle bir er kişi görmedi!”
Türk Birliğinin sıklıkla konuşulduğu şu günlerde,
“3 Mayıs 1944 tarihini ve Kahramanları hayırla yâd edelim…”

Yazarın Diğer Yazıları