Alparslan Kılınç

Utanç Yüzyılı: İnsanlığın Sessizliği-2

Alparslan Kılınç

21. yüzyıl, insanlık adına büyük başarıların ve ilerlemelerin çağı olarak anılabilir. Teknolojik gelişmeler, küresel iletişim ağları ve evrensel insan hakları idealleri bu çağın temel taşlarını oluşturuyor. Ancak bu idealler, ne yazık ki dünyanın bir köşesinde sessizliğe bürünüyor. Doğu Türkistan'da yaşananlar, modern dünyanın en acımasız insanlık ihlallerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.

Çin hükümetinin Doğu Türkistan'da uyguladığı politikalar, bir halkın kimliğini ve kültürünü silmeyi hedefleyen sistematik bir soykırım niteliği taşıyor. Bölgede yaşayan 1 ila 3 milyon Uygur Türkü, "yeniden eğitim kampları" adı altında topluca tutuluyor. Bu kamplarda bireyler zorla çalıştırılıyor, dini inançlarından uzaklaştırılmaya çalışılıyor ve işkenceye maruz kalıyor. Dahası, bu kamplarda uygulanan beyin yıkama programları, Uygur halkının kendi kimliğini unutması için tasarlanmış durumda.

Doğu Türkistan, gözetim teknolojilerinin bir laboratuvarı haline gelmiş durumda. Bölgede iki kişiye bir kamera düşecek şekilde kurulan gözetim ağı, bireylerin her hareketinin izlenmesini sağlıyor. Bu durum, yalnızca kişisel özgürlüklerin değil, aynı zamanda mahremiyetin tamamen yok edilmesi anlamına geliyor.

Çin'in demografik mühendislik politikaları ise bölgenin geleceğini tehdit ediyor. Geçmişte Uygur Türkleri bölge nüfusunun %75'ini oluştururken, bu oran günümüzde %45'e kadar düşmüş durumda. Han Çinlilerinin oranı ise hızla artıyor. Bu demografik değişim, bir halkın varlığını yavaş yavaş yok etmeyi hedefleyen planların açık bir göstergesi.

Sadece yetişkinler değil, çocuklar da bu zulmün hedefi haline gelmiş durumda. Uygur çocukları ailelerinden koparılıyor ve Çin kültürüne asimile edilmeye çalışılıyor. Camiler yıkılıyor, dini ibadetler yasaklanıyor, kadınlar zorla kısırlaştırılıyor ve fiziksel taciz gibi insanlık dışı uygulamalara maruz kalıyor. Bu politikalar, bir medeniyeti tamamen ortadan kaldırmayı amaçlıyor.

Doğu Türkistan'da yaşananlara karşı dünyanın sessizliği ise en az bu zulüm kadar endişe verici. Ekonomik çıkarlar, siyasi dengeler ve stratejik hesaplar, insan hakları savunusunun önüne geçiyor. Ancak unutulmamalıdır ki, sessizlik bir anlamda bu suçların ortaklığıdır. İnsanlık, her susuşunda vicdanından ve onurundan bir parçayı kaybediyor.

Doğu Türkistan'da yaşananlar yalnızca bir halkın değil, tüm insanlığın sınavıdır. Sessizlik, zulmü onaylamak anlamına gelir. Dünya liderleri, uluslararası kuruluşlar ve bireyler, artık harekete geçmelidir. Çünkü adalet, özgürlük ve insanlık değerleri korunmazsa, bu değerler birer ideal olmaktan öteye geçemez.

Her bireyin bu konuda bir sorumluluğu vardır. Doğu Türkistan'da yaşananlara karşı ses çıkarmak, yalnızca bir halkın değil, tüm insanlığın onurunu koruma mücadelesidir. İnsanlık, bu sınavı geçmek için ayağa kalkmalı, vicdanını dinlemeli ve sessizliği bozmalıdır.

Doğu Türkistan'daki baskı politikaları yalnızca günümüzü değil, geleceği de tehdit ediyor. Bir toplumun hafızasını, kültürünü ve dilini sistematik olarak silmek, insanlık tarihine işlenmiş en büyük suçlardan biridir. Ancak bu sessizlik denizinde, bireylerin çabaları ve vicdan çağrıları umut ışığı olmaya devam ediyor. İnsan hakları örgütleri, akademisyenler, gazeteciler ve sosyal medya kullanıcıları Doğu Türkistan'da yaşananlara dikkat çekmek için mücadele veriyor. Bu çabalar, küresel bir dayanışmanın ilk kıvılcımları olabilir.

Ayrıca, bu zulme karşı harekete geçmek sadece Uygur Türklerinin kaderini değiştirmekle kalmayacak, aynı zamanda insanlığın bir bütün olarak değerlerini korumasını sağlayacaktır. Doğu Türkistan'da yaşananlar, başka yerlerde benzer politikaların uygulanmasına karşı bir uyarı niteliğindedir. Bu yüzden, herkes bu meseleye duyarsız kalmamalı ve harekete geçmelidir. Çünkü adaletin gecikmesi, zulme zemin hazırlar.

 

Yorumlar 5
Yakup Dağ 21 Nisan 2025 18:10

İnsanlar sessiz kaldıkça zalimlerin zulmü devam edecektir.

Alperen Tokgöz 21 Nisan 2025 16:54

Doğu Türkistan davası tüm insanlığın davasıdır.

Hüseyin ÇAHAN 21 Nisan 2025 15:02

Sessizlik, zulmü onaylamak anlamına gelir. Evet millet olarak kör, sağır ve dilsiz olmuşuz... Gazze ve Doğu Türkistan için biz ölü dirilerden bir fayda geleceğini düşünüyorum... Emeğine sağlık değerli dostum...

İpek Kotan 21 Nisan 2025 13:09

Doğu Türkistan'daki soykırımın son bulması insanlığın onurudur.

MELEK 21 Nisan 2025 12:53

En büyük suç sessizce izlemek ve hiç bir şey yapmamaktır. Zaten suçluların cesareti de seyircilerin sessizliğinden kaynaklanmıyor mu? Söylenmesi gerekenleri yazınıza çok güzel aktarmışsınız. Kaleminize sağlık.

Yazarın Diğer Yazıları