Dil toplumlar ve milletler için önemli unsurlardandır. Özellikle aynı kökene sahip milletlerin birlikteliğinin devamı ve millet olmalarını sağlayan birikimlerin gelecek kuşaklara aktarılması büyük bir önem arz etmektedir. İnsanın duygu ve düşüncelerinin ifade vasıtası olan dil ise ancak yazıyla hayat kazanır. Bir dilin varlığına işaret eden, bir dille kültür birikiminin ortaya konulmasını sağlayan, onu koruyan ve gelecek nesillere aktaran en önemli unsur yazıdır. Yazıyı bir araya getiren ana unsur ise; alfabedir. Bu vesileyle alfabe; her dilde kelimelerin ve cümlelerin bir araya getirilerek insanlar arasında iletişim kurmasını sağlamaktadır.
Türk Dünyasının yetiştirdiği büyük reformcu, eğitimci, gazeteci, fikir ve aksiyon adamı İsmail Gaspıralı, Türkçenin farklı lehçelerini konuşan halkları ortak bir edebi dil etrafında birleştirip, tek bir ulus haline getirmeye gayret etmiş ve fikirlerini “Dilde, işte, fikirde birlik” sloganıyla özetlemiştir.
İşte bugün geldiğimiz noktada İsmail Gaspıralı’nın ömrünü verdiği ideali Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurduğu Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonunun Bakü’deki toplantısında, Türk dilleri için 34 harfli ortak alfabe önerisinin kabul edilmesi ile gerçekleşti.
Türk Dünyasının ortak alfabe kullanması için ilk çalışmalar 1926 yılında Bakü’de başlamıştır. Ancak çalışmalar Sovyetler Birliği döneminde sonlandırılmıştır.
Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla 1991 yılında İstanbul’da yeniden çalışmalara başlanmış ve 34 harf üzerinde uzlaşılmıştır. 2022 yılında Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde Ortak Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu kuruldu.
Türk Akademisi ve Türk Dil Kurumu işbirliğinde 9-11 Eylül tarihlerinde Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonunun 3. Toplantısında 2 yıllık faaliyetlerinden sonra Türk dilleri için ortak alfabe projesi sonuçlandırıldı. Yapılan çalışma sonucunda, 34 harften oluşan Ortak Türk Alfabesi üzerinde uzlaşıldı.
Atatürk; “Türk Birliği’ne inanıyorum, onu görüyorum.” demiştir. Türk Birliği için önce dil birliği, hiç değilse ortak alfabe, ortak iletişim dili gerekiyordu. Şükürler olsun “Ortak Türk Alfabesi” projesinin sonuçlanmış olması Türk Birliği yolunda atılmış önemli bir adımdır.
Türkiye ile on iki milyon kilometrekarelik alana yayılmış Türk Cumhuriyetleri, aynı dilin çeşitli lehçelerini konuşuyorlar. Gelenekleri, kültürleri, destanları, masalları, atasözleri, mânileri, bilmeceleri, tekerlemeleri aynıdır. Türkiye ve Türk Dünyası, 300.000.000 nüfusluk bir bütünü oluşturuyorlar. Bu coğrafyanın ve nüfusun ortak bir alfabe kullanması büyük bir birlikteliğin sağlanması demektir. Bu da siyasi arenada büyük bir güç anlamına gelir. Bu nedenle Türk Dünyası Teşkilatının her alanda birlikteliğin sağlanması için yapmış olduğu ve yapacağı çalışmalar önemlidir.
Ortadoğu’da, Afrika’da, Kafkaslar’da ve Avrupa’da yaşanan insanlık dışı olaylar küresel güçlerin işlevsizleştiğini göstermiştir. Böyle bir atmosferde İslâm Dünyası başta olmak üzere tüm coğrafyalarda mazlum milletler Türk’ün şefkatli elini bekliyor. Dünyadaki tüm mazlum coğrafyalar Türk’ü bekliyor, Türk’ün yolunu gözlüyor. Bu tarihin bize yüklediği bir sorumluktur. Bu hasretliğin bir ana için bitmesi için biz önce kendi içimizde birliğimizi, dirliğimizi sağlamak zorundayız.
Birliğimiz, dirliğimiz daim, Devletimiz ilelebet var olsun inşallah. Sağlıcakla kalın.