Alparslan Kılınç

Çanakkale Ruhu

Alparslan Kılınç


Övün, ey Çanakkale, cihan durdukça övün!
Ömründe göstermedin bin düşmana bir düğün.
Sen bir büyük milletin savaşa girdiği gün,
Başına yüz milletin üşüştüğü yersin!
18 Mart’ta Çanakkale Deniz Zaferinin 107. yıl dönümünü tüm Türkiye’de büyük bir coşku ile kutladık. İnanın Çanakkale Zaferimizi yılda bir gün değil her gün kutlasak yine de azdır. Çünkü Çanakkale Zaferinin anlamı, tarihimizdeki yeri ve önemi çok büyüktür. Çanakkale Cephesi’nin deniz harekatı kuşkusuz sıradan bir askeri harekat, ya da muharebe olayı değildir. Boğazlar, konumu ve tarihi önemi itibariyle, İstanbul Karadeniz’in kapısı, Çanakkale de Ege Denizi’nin kapısı olarak değerlendirilmiştir. Boğazlar stratejik önem ve değerini hiçbir zaman kaybetmemiştir.
Büyük devletlerin Boğazlar üzerindeki tarihi emelleri ve İngiltere’nin aktif rol almasıyla Çanakkale Cephesi açılmıştır. İngiltere, Türklerin askeri gücünü ciddiye almamış, olayı basit ve sadece “sınırlı bir cezalandırma hareketi” olarak görmüştü. En güçlü ve modern silahlarla donatılmış zırhlıların Boğaz’da görünmesiyle, Türklerin direnmekten vazgeçeceğini sanmıştı. Ancak İngilizler, Türk askerinin manevi gücünü görmezden gelerek, büyük bir hesap hatasına düştü. Önce denizde, sonra da karada hiç beklemedikleri cevabı aldılar. Zaferi Boğaz’da Türk top ve mayınlarına, karada ise Türk süngüsüne bırakıp çekip gittiler.
Çanakkale Savaşlarında bir dönemin okumuş ve eğitim almış neslini kaybettik. 250 binden fazla şehit verdiğimiz Çanakkale’de yaklaşık 10 bin üniversiteli ve 70 bin orta öğretim öğrencisi şehit düştü. 1915 yılında tüm hocaların ve öğrencilerin askeri birliklere dağıtılması nedeniyle Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahane (İstanbul Tıp Fakültesi) bir yıl kapalı kaldı ve burası Hilal-i Ahmer Hastanesi olarak hizmet verdi. 1. Dünya Savaşı boyunca toplam 765 tıp öğrencisinden 346'sı şehit düştü ve geri dönemedi. 1915 yılında Tıbbiye'ye kaydolan 1. sınıf öğrencilerinin tamamı Çanakkale'de şehit düştü ve bu nedenle de Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane 1921 yılında hiç mezun veremedi. Yurdun dört bir tarafındaki Liseler de öğrencilerinin Çanakkale’de şehit düşmesinden dolayı mezun veremediler. 
    Çanakkale, aziz milletimizde Milli Mücadele ruhunun oluştuğu bir savaşın adıdır. Çanakkale, Boğazları ve Doğu Anadolu’yu almak için I. Dünya Savaşına giren Çarlık Rusya’nın çökmesine sebep oldu. Rusya’nın savaş dışı kalması ve Rusya’da Bolşevizm’in kuruluşuyla, Milli Mücadele için önemli bir güç kazandık.
    Çanakkale, üzerinde güneşin batmadığı ülke olarak adlandırılan İngiltere’nin Çanakkale’de ve Kut’ül Amâre’de Türklere yenildiğini gören Hindistan ve Kuzey Afrika halkları için ise milli kurtuluşlarına umut oldu.
    Çanakkale, yokluklara ve zorluklara aldırış etmeden mücadele eden kahraman ecdadımızın destansı mucizesidir.
    Çanakkale, “Ana ben gidiyorum düşmana karşı …” diyerek okulunu bırakan cepheye koşan lise öğrencilerinin dillerindeki türküdür.
    Çanakkale, kınalı kuzuların çocuk yaşta şehadet şerbetini içtiği yerdir.
    Çanakkale, 276 kiloluk mermiyi kaldırıp topun ağzına veren Koca Seyit’in iman gücüdür.
    Çanakkale, ölüme gülerek koşan kahraman Mehmetçiğin destan yazdığı yerdir.
    Çanakkale, maneviyatın maddeden üstün geldiğinin temsilidir. Öyle ki İngiliz Kumandanı tarihçi Hamilton da, bu hakîkatı şöyle itiraf etmiştir: “Bizi Türkler’in maddi gücü değil, manevi gücü mağlup etmiştir. Çünkü onların atacak barutu bile kalmamıştı. Fakat biz, gökten inen güçleri müşâhede ettik!”
    Anafartalar Komutanı Mustafa Kemal Paşa ise Çanakkale’deki Türk askerinin manevi gücünü Ruşen Eşref’e şöyle anlatır: “Yalnız Bombasırtı vakasını anlatmadan geçemeyeceğim. Müteakip siperler sırasında mesafesiz sekiz metre, yani ölüm muhakkak … Birinci siperdekiler, hiç biri kurtulmamacasına düşüyor. Fakat ne kadar şâyan-ı gıpta bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir fütur bile göstermiyor. Sarsılmak yok! Okumak bilenler, ellerinde Kur’an-ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelime-i şehadet çekerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren şâyan-ı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur.”
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin’i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran…
Sen ki, İslâm’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın… Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.

    Çanakkale ruhu Akif’in “Çanakkale Şehitlerine” şiirinde ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Başta Anafartalar Komutanı Mustafa Kemal Paşa olmak üzere tüm Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Mekânları cennet olsun.
    Saygılarımla.

                                    
 

Yorumlar 3
Abdullah BÜYÜK 22 Mart 2022 14:07

ALPASLAN HOCAM, Ellerin dert görmesin,kalemin güçlü olsun.Zevkle okuyoruz yazılarınızı.Çanakkale yazınızla ruhlarımız bir kez daha yoğunlaştı,duygularımız sel oldu. Teşekkürler.

Yavuz 22 Mart 2022 13:48

Bu ruhun hic kaybolmamasi temennisiyle kalemine sağlık...

Bayram Sevim 22 Mart 2022 12:14

Kaleminize sağlık Alparslan Bey.

Yazarın Diğer Yazıları