Modern dünyada özellikle dijital medyanın ve sosyal ağların etkisi altıda kalmamızın elbette bir sonucu olacağı belliydi. İşte beynimizin maruz kaldığı, aslına bakılırsa sadece beynimizin değil tüm vücudumuzun maruz kaldığı, etki ile zihinsel süreçlerde gerileme gerçekleşti.
Oxford Sözlüğü, günümüzde bilgiye ulaşmanın kolaylaşmasına rağmen eleştirel düşüncenin azalması ve dijitalleşen dünyada ortaya çıkan bilgi kirliliğinin etkisine dikkat çekmek amacıyla 2024 yılının kelimesini “Brain Rot-Beyin Çürümesi” olarak duyurdu.
Eskiden bağımlılık denilince insanların aklına tütün mamülleri, alkollü içecekler ve kumar akıllara gelirdi. Şimdilerde buna bir de “teknoloji bağımlılığı” eklendi. O kadar ciddi bir noktaya geldi ki uzmanlar tarafından tedavi edilmesi gerektiği vurgulanıyor. İşin vahametini sizlere daha iyi anlatabilmek için şunu söyleyeyim. Düşünün tütün ve alkol bağımlılığı için çok alt yaşlara inmemiz söz konusu değil. Ama akıllı telefon kullanan veya akıllı telefonun olumsuz etkisine maruz kalan çocuklarımızın yaşını bunu düşünecek olursanız söylediklerim daha iyi anlaşılacaktır.
Beyin çürümesinin de zaten dayanak noktası kullanmış olduğumuz akıllı telefonlara olan bağımlılığımız. Dünyada akıllı telefon kullanan kişi sayısı 7 milyara ulaşmış. Bu da dünya nüfusunun yüzde 85’i demek. Yapılan araştırmalara göre günde 5 saat telefon ekranında geçiyor. Belki bu süre yaş aralığı düştükçe daha da artıyordur. Bu çok vahim bir tablo.
Artık yolda yürürken telefon ekranına gömülenler ile araç kullanırken bile ekrana gömülenlerin var olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Akıllı telefonlar artık elimize ve kulağımıza yapıştılar. Dolayısıyla, telefonlar bizim bir uzvumuz gibiler.
Akıllı telefonla bu kadar haşır neşir olmamızın sonucunda özellikle çocuklarda ve gençlerde sosyal izolasyon ve dikkat dağınıklığı gibi sorunlar ortaya çıktı. Bu durum da bizi bulunduğumuz yerden kopartarak mevcut zaman ve ortamda bulunmaktan alıkoyuyor. Bütün bunların üstüne birde sosyal medyada yer almak için hayatımızın her anını paylaşıyor, fazla takipçimizin olması ve bu paylaşımların çok beğenilmesi için çaba harcıyoruz. Bu süreç gün içerisinde bir kısır döngü gibi sürekli devam ediyor. Artık herkesin tek kişilik sanal bir dünyası var.
Peki bütün bu olumsuzluklardan korunmak mümkün mü? Elbette mümkün. Uzmanlar, bunun için “dijital denge” kavramını öneriyor. Teknolojinin bizi sürükleyip, yaşamımızı yönlendirmesine izin vermek yerine, zamanımızı ve dikkatimizi önceliklendirerek, gerçekten hayatımıza değer katan uygulama ve platformlarla etkileşimde bulunmanın gerekliliğini vurguluyor.
Bunun için de kurallar oluşturmamız gerekiyor. Örneğin yemek yerken telefonu masaya koymamalıyız. Çocuklarımızın akıllı telefonla daha fazla zaman geçirmesini engellemek için onlarla birlikte etkinlikler yapıp zaman geçirebiliriz. Her “bip” sesini duyduğumuzda telefona bakmayabiliriz. Bu basit kurallar sayesinde akıllı telefonların olumsuz etkisine maruz kalmayız.
Unutmayınız geleceğimiz için özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin “Beyin Çürümesinin” önüne geçmeli ve gereken tedbirleri almak zorundayız.
Sağlıcakla kalın.
İnşallah dijital dengeyi ailelerle birlikte kurup gençliği düşmüş oldukları bu bağımlılıktan beraber kurtarırız. Emeğine sağlık, çok güzel bir yazı kaleme almışsınız.
Geleceğimiz olumlu ya da olymsuz yönüyle teknolojinin eline bakar oldu...
Belli bir mesleğe ya da kendi yeteneklerine göre yönlendirilmeyen bu nesil huzuru telefonda buluyor.. Girişimci bir nesil yetiştirmek için gayret etmek dileğiyle..
Hepimiz esiri olmuşuz. Gelecek için endişe verici bir durum.
Kaleminize sağlık günümüzün en önemli problemlerinden birisi. Tedbir alınmazsa çığ gibi büyümeye devam edecek bir konu.
Maalesef akıllı telefonlar hayatımızı ele geçirdi. Sizin de belirttiğiniz gibi özellikle çocuklarımızı ve gençlerimizi akıllı telefonun olmsuz etkisinden korumamız gerekiyor.