Futbol şehri motivasyonuyla, arkasına aldığı taraftar gücüyle, etkileyici stad atmosferiyle ve en önemlisi mazisiyle grubun tartışmasız en güçlü camiası olan Elazığspor’dan biz ligi sürükleyip götürmesini beklerken yaşanan anlamsız puan kayıplarını, kaybedilen maçları gördükçe olup biteni anlamlandırmak gerçekten zor oluyor.
Gittiği birçok deplasmanda ev sahibi takımlardan daha fazla taraftar desteğini arkasına alan Çimentaş Elazığspor’da anlaşılıyor ki taraftarın motivasyonu takımın teknik direktöründen ve futbolcularından katbekat fazla. Bunu görebilmek için sadece bir maça, dünkü Ankara Demirspor maçına bakmak yeterli.
Rakiplerin sürpriz puan kayıpları yaşayıp Elazığspor’a altın tepsi içinde sundukları fırsatların hemen hiçbirini değerlendiremedi bu takım. Hedef maçların neredeyse hiçbirini kazanamadığı gibi bu maçları kazandıracak motivasyonu da, konsantrasyonu da, kazanma hırsını da göremedik.
Ankara Demirspor maçının ligin en kritik deplasman maçı olduğunu, kazanıldığında psikolojik üstünlüğün Elazığspor’da olacağını geçen haftaki yazımda belirttim. Bu gerçeği takımın hocasının da futbolcularının da bilmemesine imkan yok.
Hal böyle iken dünkü maça arzulu, istekli, yüksek konsantrasyonlu başlamasını beklediğimiz Elazığsporlu futbolcular, koca bir ilk yarı boyunca adeta yürüyerek, maça değil de pikniğe gelmiş gibi saha içinde dolaşarak ekran başında maçı seyreden yüzbinlerce Elazığsporlu’yu hayal kırıklığına uğrattılar.
İlk yarı için sağ kanattan ceza alanı içine giren Berşan Yavuzay’ın sol ayağıyla attığı şut dışında futbol adına söylenecek, yazılacak hiçbir şey yok. Bu pozisyonda Berşay Yavuzay’ın topu müsait durumdaki arkadaşına vermek yerine zayıf sol ayağıyla şut denemesi aslında takım içi disiplinsizliğin ve konsantrasyon eksikliğinin bir sonucu.
Şayet Ankara Demirspor ilk yarıda Güney Tutcuoğlu ve maçın tek golünü atan Mert Aktaş ile bulduğu fırsatları değerlendirebilse maç daha ilk yarıda bitebilirdi.
İkinci devrede kolay geçilen orta sahayı güçlendirmek ve defanstaki hataları aza indirmek için hamleler yapıp Ercan Coşkun ve Yağızcan Erdem’i Ali Keten ile Maksut Taşkıran’ın yerine oyuna alan Bülent Yenihayat’ın bu hamlesi de pek işe yaramadı. Hele Yağızcan’ın rakip ceza alanı civarında kaptırdığı topun dönüp kalemizde gol olması ve oyuncunun kaptırdığı top için geriye bile koşmaması takımın maçı kazanma konusunda ne kadar konsantrasyon eksikliği yaşadığını gösteren en somut örnek.
Oyuna 61. dakikada Kerim Frei’nin yerine dahil olan Yusuf Mert Tunç, dünkü kötü takımın en etkili oyuncusu oldu diyebiliriz. Oyuna girdikten sonra ileriye taşıdığı toplar ve hücuma katkısı Elazığspor’un silik oyunu içinde göze çarpan bir ayrıntı olarak kaldı. Girdiği pozisyonlarda yaşadığı şanssızlıklar, kedisine yapılan bir penaltının maçın çapsız hakemi tarafından es geçilmesi onun adına da, bizler adına da bir talihsizlikti. Takımda bir sürü etkisiz futbolcu oyun içindeyken Yusuf Mert Tunç’un neden kenarda olduğunun bir açıklamasını da yapmalı Bülent Yenihayat.
Haftalardır yazıp çiziyoruz Elazığspor rakibe göre bir oyun planı kurgulayamıyor. Alışılmış ve rakipler tarafından ezberlenmiş bir standart oyun modeli var, bu bazen işe yarıyor bazen de hiçbir işe yaramıyor.
Dünkü oyunda saha içi stratejiyi doğru kuramayıp koca ilk yarı boyunca hiçbir şey üretemeyen Elazığspor, hem rakibin direncini artırdı hem de yediği gole güçlü bir reaksiyon gösterip yanıt veremedi. Ayakta kalan iki oyuncu Kaleci Muammer Zülfikar Yıldırım ve Yusuf Mert Tunç oldu.
Kenardan yapılan ortalar, ceza alanına yapılan doldurt boşalt toplar ileri uç oyuncuları tarafından değerlendirilemediği için bizim adımıza futbol aklından uzak doğaçlama bir oyun ortaya çıktı ve doğal olarak sonuç alınamadı.
Elazığspor şampiyonluğa ortak olmak istiyorsa yürüyerek futbol oynanmayacağını, gereğinden fazla pas yapmanın takım oyununa bir katkı sağlamayacağını, set oyununu da, geçiş oyununu da en az kusurla oynama becerisini uygulamanın şart olduğunu anlamalı.
Antrenmanlar bunun için var, teknik heyet bunun için var. Taraftarın itici gücüyle içeride maç kazanmak önemli elbette ama kırılma maçlarını kazanmadan hedefe varmak çok zor.
Dilerim Elazığspor teknik heyeti ve futbolcular dünkü maçı defalarca yeniden seyredip hatalarını görüp bakış açılarını değiştirir ve yarışa yeniden ortak olma iradesini ortaya koyarlar.
Dünkü maç büyük kayıp ama hala umut var. Sosyal medya ortamında sürekli tekrarlanan ‘Yolun Sonu Şampiyonluk’ mottosunun içi boş bir slogandan ibaret olmadığını bu kente göstersin oyuncular ve teknik heyet.
Beni okuyan, beni dinleyen, sözcüklerimin izini süren herkese teşekkür ediyorum. Bir sonraki yazımda buluşuncaya kadar sevgiyle ve huzurla kalın.