Ahmet KIZILKAYA

Elazığspor şaşırtıyor

Ahmet KIZILKAYA

Takıma yeni katılan dört oyuncusu ile maça başlayan Elazığspor, 4-1-4-1 dizilişiyle ilk yarı boyunca hayli iştahlı ve istekliydi. Beykan Şimşek gibi etkili bir oyuncunun olmaması maç öncesi kafamızda soru işaretleri oluştursa da maçın başlamasıyla birlikte bu endişelerimizin yersiz olduğunu gördük. Bunda rakip takımın ilk yarıda oyunu kendi sahasında kabul etmesinin ve gücünün sınırlı olmasının da rolü vardı tabiki.

Takıma birkaç gün önce dahil olan hücum oyuncusu Halil İbrahim Sönmez ve sol bek pozisyonunda Muhammet Ömer Çakı, sol taraftan yapılan ataklarda iyi iş çıkardılar. Geçen haftaki Karaman FK maçında tutuk gözüken Muhammet Ömer Çakı, top sürmede ve kanat ortalarında oldukça başarılıydı.  Yine sağ tarafta Berşan Yavuzay ve önünde Kerim Frei ciddi ataklar geliştirdiler. Kerim Frei belki de bugüne kadarki en etkili oyununu oynadı.

Haftalar sonra oyuna bu kadar baskılı başlayan Elazığspor, daha maçın başında Kerim’in ustaca ceza alanına taşıdığı topu Yusuf Mert Tunç’a al da at dercesine vermesi ve golün gelmesi rahat izleyeceğimiz bir maç ve farka gidecek bir oyun gibi bir izlenim yarattı.
Ancak ilk yarı boyunca sağdan ve soldan yapılan ataklar ne yazık ki başka gol getirmedi ve Elazığspor başarılı bir hücum oyunu sergilese de gol sayısını artıramadı. Ta sezon başından beri bir pivot santrafor eksikliği net olarak tekrar gündeme geldi diyebiliriz.
Takımın yeni oyuncusu Muhammed Gönülaçar, tek ön libero gibi hem hücuma hem savunmaya katkı verirken Yağızcan Erdem de ona eşlik etti. Burada en etkisiz kalan oyuncu bana göre Maksut Taşkıran’dı. İlerleyen haftalarda Maksut’tan da daha önceden olduğu gibi yararlanacaktır bu takım.

Berşan, Ercan, Ali ve Ömer’den oluşan savunma hattı sadece ilk yarıda değil maçın neredeyse tamamında hatasız oynadı.
Hücum hattında kanat forvet gibi oynayan Halil İbrahim belki ilk maçının olması, belki de maç öncesi aldığı hüzünlü haberin etkisiyle tam olarak beklediğimiz oyununu oynayamasa da oldukça hareketli ve pas yüzdesi yüksek bir oyuncu olduğunu gösterdi. Biraz kaleye uzak kalması bana göre bir kesiklikti Beykan’ın oyuna dahil olduğu durumlarda onun daha verimli olacağına inanıyorum. 

İlk yarı bu kadar etkili olan ve rakibine neredeyse oynama izni vermeyen Elazığspor ikinci yarıda yine bildiğimiz o klasik pas oyununa döndü. 1-0’ı korumak güdüsü mü yoksa daha garanti bir oyun anlayışı ile mi bunu yaptı bilmiyorum ama yine üretkenlikten uzak, kanatlardan yeterli bindirmeleri yapamayan, ceza alanına taşıdığı toplarda ise bir türlü ikinci golü bulamayan bir takım görüntüsüne döndü iş. Şaşkınlığımız ve hayal kırıklığımız da buradan kaynaklanıyor. 

İlk yarıda ilk ciddi atağını ancak 40. dakikada yapabilen Belediye Derincespor, Elazığspor’un yavaşlayan ve pasa dayalı oyununda hem dinlendi hem saha içi yerleşmelerde daha az hata yaptı. 

Elazığspor ikinci, üçüncü golü bulamadığı ve ileriye gitmekte yavaş hareket ettiği her maçta her rakibini cesaretlendirir ve üzerine cesurca gelmesine ortam hazırlar. Nitekim ligin görece en zayıf takımlarından birine karşı bile ikinci yarıda yüzde yüz iki gol pozisyonu vermesi hoş olmadı. Oysa ilk yarıdaki oyun aynı taktikle ikinci yarıda da devam etse hem göze hoş gelen bir oyun olacak hem de rakibi kolay çıkartmayan bir Elazığspor’u seyretmeye devam edecektik.

Rakiplerin içeride dışarıda kazandığı bir süreçte Elazığspor’un oyunu öne doğru hızlı oynayan bir takım karakteri kazanması lazım. Eldeki oyuncular ve belki alınacak bir pivot santrafor ile bu pekala başarılabilir.  Yoksa her maçta gol kısırlığı yaşanacaksa sıkıntı artar.
İşin en sevindirici tarafı yeni transferlerin takıma hazır gelmeleri ve uyum sağlamada zorluk çekmemeleri gibi görünüyor. 

Şampiyonlukta en ciddi rakiplerimiz olan Aksaray, Serik ve Menemen takımlarının yanına Van takımı da eklendi. Bunlardan üçüyle içeride oynayacağız. Bu bir avantaj gibi görünüyor ama Elazığspor da oyununu geliştirmeli, B ve C planı olan bir takıma dönüşmeli. Bunu yapabilirsek avantaj bize geçer. Dünkü galibiyette emeği geçen herkese kalpten teşekkürler.

Beni okuyan, beni dinleyen, sözcüklerimin izini süren herkese teşekkür ediyorum. Bir sonraki yazımda buluşuncaya kadar sevgiyle ve huzurla kalın.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları