Dün yediden yetmişe tüm Elazığlılar için tatsız bir hafta sonu oldu. Menemen FK maçı için Atatürk Stadı’nı tamamen dolduran şehir halkı beklenmedik mağlubiyetle hüzünlü olarak evlerine döndüler.
Üzüntünün sebebi hem Elazığspor’un 31 maçlık yenilmezlik serisinin sona ermesi hem de şampiyonluk yolunda en önemli rakiplerden birine iç sahada kaybetmekti.
Son yıllarda küllerinden doğmaya doğru yol alan, bir yönetim istikrarı sağlayan, teknik heyet ve oyuncu kadrosu anlamında iyi bir uyum yakalayan Elazığspor, hiç kimsenin beklemediği bir sonuçla maçı tamamladı. Elbette bu mağlubiyet Elazığspor’u hedefinden uzaklaştırmayacaktır ama maçın böyle bitmesinin analizini iyi yapmak, eksikleri görmek ve ona göre önlem almak şart.
Son iki deplasmandan galibiyetle dönen Elazığspor’un Menemen FK karşısındaki temel eksikliği bana göre takımın maça odaklanma eksikliği. Buna konsantrasyon eksikliği de diyebilirsiniz. Çünkü maçın ilk 20-25 dakikası hariç maç genelinde üstün olan, oyun planını daha iyi uygulayan taraf Menemen takımıydı. Bir deplasman takımının nasıl oyanaması gerektiğini dün herkese gösterdiler. Bunda fizik gücü yüksek, atletik yapılı ve uzun topları en verimli şekilde kullanabilen oyunculara sahip olmalarının kuşkusuz büyük rolü var.
Haftalardır takip ediyoruz Elazığspor’u. Güçlü bir pas oyunu oynayarak rakibi yoran, bulduğu fırsatları değerlendiren, çoğu zaman da bireysel beceri ve duran top organizasyonlarından goller bulan bir takım. Bu plan dün işlemedi, zira rakip dirençli oyunuyla Elazığspor’un hem pas bağlantılarını engelledi hem de orta alanda kaptığı toplarla çok hızlı çıkarak goller buldu.
Yediğimiz gollerde bireysel hatalar kadar oyuncuların birçoğunun gerek saha içi markaj gerekse adam markajında eksik kalmalarının da rolü büyük. Defans oyuncularımızın neredeyse tamamı adam paylaşımı ve yer tutmada eksik kaldılar, hatalar yaptılar. Kaleci İsmet’in de gününde olmaması ve hatalar yapması İzmir takımının işine yarayan bir futbol ortamını doğurdu.
Orta sahada takım kaptanı Mikail Koçak’ın yalnız kalması, Kerim Frei ve Beykan Şimşek’in oyuna ağırlık koyamamaları, Berşan Yavuzay ve Hasan Ekici’nin hücümda ve savunmada eksik kalmaları bizim adımıza beklenmeyen negatif görüntülerdi.
Elbette Bülent Yenihayat hoca da en az bizim kadar görmüştür hata ve eksikleri. Ama şu bir gerçek ki Elazığspor bu grupta 68 Aksaray, Menemen FK, Bucaspor 1928, Serik Belediyespor ve Vanspor FK ile son haftalara kadar bu yarışı sürdürecek ve başka zorlu maçlar da yapacak. Bu anlamda Elazığspor’un mevcut kadrosuna en uygun yeni oyun formatları geliştirmesi gerek.
Mikail, Yağızcan ve Maksut’tan oluşan orta sahanın daha aktif hale gelmesi şart. Kerim Frei’nin daha fazla inisiyatif alması kaçınılmaz. Sadece Beykan Şimşek’in çizgiden getireceği toplarla istediği sonucu alamaz Elazığspor. Dikine hızlı oyunu da en az set oyunu, pas oyunu kadar becerebilmeli Elazığspor.
Ara transfer dönemine kadar zirvede kalacak kadar puan toplamak lazım. Bunun için galiba daha çok çalışmak ve kafa yormak gerekiyor. Ara transfer döneminde kaleye, kanatlara ve forvet hattına takviye olmalı. Şampiyonluk havasına girmiş bu şehir ve Kulüp elbette gereğini yapacaktır.
Hiç kimsenin karamsarlığa kapılmasına gerek yok. Elazığspor bu grubun en güçlü ve büyük camiası. Şampiyonluğa da herkesten daha fazla inandık ve o havaya girdik. Mayıs ayında şampiyonluk kupasının Elazığ’a geleceğinden kuşkum yok.
Dünkü maç da bana göre bir yol kazasıydı ve sezonun başında böyle bir sonuçla karşılaşmak bir anlamda bizim için bir ‘erken uyarı sistemi’ydi.
Önümüzde bir 68 Aksaray maçı var. O maç da bu maç kadar zor olacak. Oradan alınacak 1 ya da 3 puan Elazığspor için gelecek güzel günlerin habercisi olacaktır diye düşünüyorum.
Dünkü maçta beni mağlubiyet kadar üzen bir konu da taraftarlardan bir kesimin maç sonucu ile ilgili olarak ortaya koydukları anlamsız ve gereksiz tavır. Bu devam etmemeli, zira Elazığspor’a faturası ağır olur bu tutumun. Lütfen herkes kendine gelsin!
Beni okuyan, beni dinleyen, sözcüklerimin izini süren herkese teşekkür ediyorum. Bir sonraki yazımda buluşuncaya kadar sevgiyle ve huzurla kalın.