Ahmet KIZILKAYA

ANKARA'DA GÜÇLÜYDÜK

Ahmet KIZILKAYA

Ligin devre arasındaki kamp dönemine malum nedenlerle transfer yapamayarak giren Elazığspor, ara transfer döneminin bitimine saatler kala arka arkaya gerçekleştirdiği hamlelerle ligin kalan maçlarına yüksek moralle girmenin keyfini yaşıyor.

Elbette işin mali boyutu ve yaşanan sıkıntılar kulüp yönetimin üzerinde ağır bir yük olarak durmaya devam ediyor. Ancak en azından taraftar cephesinde moraller tavan yapmış durumda. Öyle ki yeni transfer ettiği oyuncularıyla Ankaragücü deplasmanına giden takımın başta taraftar kitlesi olmak üzere yöneticilerinde, futbolcularında ve medya mensuplarında bu moralin etkisi hayli belirgindi.

Haftalardır tatsız saha sonuçlarıyla camiayı mutsuz eden Elazığspor’da zorlu başkent deplasmanı öncesi yaşanan bu özgüvende kuşkusuz yönetim kurulunun binbir özveriyle gerçekleştirdiği transfer hamlesinin önemli payı vardı.

Maç öncesi rakip açısından baktığımızda son üç maçından iki mağlubiyet ve bir beraberlikle ayrılan Ankaragücü her ne kadar bir düşüş trendine girmiş gibi gözükse de, kendi evinde büyük taraftar kitlesini arkasına alan başkent ekibi yine de önemli ve güçlü bir rakip olarak karşımıza çıkacaktı.

BİREYSEL BECERİ Mİ, SİSTEM VE DİSİPLİN Mİ ?

Maç öncesi değerlendirmelerimde Ankaragücü’nün makine düzeninde işleyen bir sistem takımı olduğunu, Elazığspor’un ise şimdiye kadar net bir oyun karakteri ortaya koyamayan ama bireysel becerilerle gol bulan bir takım olduğunu söylemiştim. Asıl merak konusu yeni transferlerle güçlenen Elazığspor’un bundan sonrası için nasıl bir oyun mantalitesi taşıyacağı ve Hüseyin Kalpar hocanın stratejisini nasıl kuracağı yönündeydi.

Transfer ettiği altı oyuncudan ikisini maça çıkan kadroda değerlendiren Hüseyin Kalpar, bir türlü çözüm bulamadığımız sol ön mevkiinde Ioan Hora, stoperde de Murat Akça’yı tercih etti. Sağbek pozisyonunda da Serkan Kurtuluş rotasyonu bana göre doğruydu, çünkü maçı kazanmak için sahaya çıkan bir takımda çizgi oyuncularının hücum etkinliğinden yararlanmak gerekir. Bu anlamda Serkan Kurtuluş’un Adem Alkaşi’ye göre daha etkin bir futbolcu olduğunu düşünüyorum. Diğer kanatta Emre Öztürk ve Ioan Hora, Andreas Tatos’un oyun kurucu olduğu takımda hücum gücünü oluşturan oyunculardı. Kalede Soner Şahin’in, santrafor olarak da Lamine Diarra’nın seçilmesi ise kimseyi şaşırtan bir tercih değildi.

İLK YARIDAKİ  ELAZIĞSPOR

Maça istekli ve hırslı başlayan Elazığspor,  sahaya iyi yayılarak hem adam markajında hem de alan markajında doğru eşleşmeler yapınca Ankaragücü’nün alıştığımız oyununu ilk yarının neredeyse tamamında göremedik. Sistem takımı olan rakip, belli ki iyi analiz edilmiş ve etkinliğinin an aza indirgeneceği önlemler alınmıştı.

Maçın ilk dakikalarından itibaren oyunu rakip sahaya yıkma gayretinde olan Elazığspor, bu isteğinin semeresini neredeyse daha oyunun 4. dakikasında alacaktı. Gördüğü pres sonucu kendi alanından çıkmakta zorlanan Ankaragücü, Erdem Özgenç’in kendi ceza alanı içinde yaptığı hatayla golü bulma şansını yakaladıysak da Lamine Diarra’nın bu pozisyonda etkisiz kalması, daha maçın başında 1-0 öne geçme şansımızı da yok etmiş oldu.

Yine 13. ve 37. dakikalardaki etkili hücum organizasyonlarımız golle sonuçlanmasa da ilk yarı boyunca oyunu kontrol eden, iyi pas yapan ve rakip kalede daha çok görünen takım konuk Elazığspor’du.

Başkent ekibi ise iki kafa vuruşuyla gol denemesi yaptıysa da bu vuruşların biri autla sonuçlanırken, diğeri ise kaleci Soner Şahin’in ellerinde eridi.

İKİNCİ YARIDAKİ ELAZIĞSPOR

Evsahibi Ankaragücü ilk yarı boyunca pasif kaldığı oyunda ikinci yarı biraz daha hızlı başlayan taraftı. Maçın 15 ila 60. dakikaları arasında daha atak gözüken ve biraz daha oyunu rakip alana yıkan takım görünümündeydi başkent temsilcisi. Ancak bu yarıda da gol pozisyonlarında daha etkin olan takım yine Elazığspor oldu. 62. dakikada  Lamine Diarra, sonraki dakikalarda da önce Andreas Tatos sonra da Halil İbrahim Pekşen’le bulduğumuz elverişli pozisyonları değerlendiremedik. Rakip ise bu yarıda iki önemi gol pozisyonu buldu. Elazığspor açısından en pozitfi görüntü saha içinde ne yaptığını bilen oyuncuların gerçekleştirdiği bilinçli ataklardı. Burada Elmar Bjarnason’un orta alandaki etkinliğini de göz ardı etmemek lazım.

OLUMLU DEĞİŞİM

Yeni transferle güçlenen Elazığspor oyunun iki kanadını verimli kullanmada ve dikine oynama becerisinde haftalar sonra olumlu sinyaller verdi. Yeni transferlerin takıma katkı sağlayacakları anlaşılıyor, zaten yapılan transferlerin tamamının takıma direkt katkı sağlayacak oyuncular olduklarını daha önceki görüşlerimde ortaya koymuştum. Ioan Hora ve Murat Akça oyun boyunca hiç sırıtmazken, sonradan oyuna giren Orhan Şam ve Halil İbrahim Pekşen de takıma katkı sunacaklarını gösterdiler. Canberk Dilaver ve Muhammed İldiz de süre aldıklarında kuşkusuz faydalı olacaklardır. Üstelik bu oyuncuların takıma katkı sağlaması, eldeki diğer oyuncuların performansını da yükseltecektir. Bu arada Hüseyin Kalpar’ın oyuncu değişikliklerindeki tercihleri doğruydu, ama bana göre yorulan ve oyunda etkinliği düşen Andraeas  Tatos daha önce oyundan alınabilir,  Halil İbrahim Pekşen daha önceden oyuna dahil olabilirdi.

Bu maç gösterdi ki Elazığspor için sezon adeta yeniden başlıyor. Haftalar ilerledikçe bu takım yukarıya oynamak için daha çok iyi işler çıkaracaktır. Tüm zorluklara rağmen takımın transfer tahtasını açan Sedat Karataş başkanlığındaki yönetime ve Sayın Vali Çetin Oktay Kaldırım ile Sayın Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz’a da bir teşekkür borcumuz olduğunu belirtmem gerekir.

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere sevgiyle ve huzurla kalın..

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları