Adnan Üstün

'Kurban' Bayramı

Adnan Üstün

Ramazan Bayramı nasıl ki şeker bayramı değilse, Kurban Bayramı da et bayramı değildir...

Bayramın gölgesinin üzerimizde hissedildiği günlerde,  tatlı bir telaş sarıp sarmalar bizleri...

Adı üstünde kurban bayramı...

Haftalar öncesinden, imkânı olanların kurbanlık arayışına girdiği bir dönemde, imkân bulamayanların ise "ya nasip" diyerek, "belki önümüzdeki yıl Allah lutfeder de imkan bulup kurban ederiz" düşüncesiyle   umudunu bir sonraki seneye ertelediği günler...

Kurbanda asıl mesele "hayvan" kesmek değil, kurban etmektir. "Kurban" etmek de; "et" yemek değil, ikram etmek, paylaşmak  ve gönül almaktır...

Bu sebepledir ki Kur'anda şöyle buyurulmuştur: "Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız (Allah’a olan kulluk bilinciniz, O'na karşı gelmekten sakınma duygunuz) ulaşır.  (Hacc Suresi 37. Ayetten)

Allah'a ulaşan, kulun takvası-sorumluluk bilinci, samimiyet ve teslimiyettir, Allah'ın emrine
itaat bilincidir. Et değildir, kan değildir...

Bu durum, kurban kesilmesin, eti yenilmesin demek değildir! Kurban et'e indirgenmesin demektir...

Çünkü  kurban ibadetinin arka planında büyük bir sadakat ve teslimiyet vardır. Hazreti İbrahim'in sadakati ve oğlu İsmail'in teslimiyeti vardır (onlara selam olsun)...

* İbrahim Aleyhisselam'ın yıllarca çocuğu olmamış, evlat hasretiyle yanan yüreği İsmail Aleyhisselam ile serinlemişti...

Fakat gün gelmiş; "neyi seviyorsanız sınavınız-imtihanınız odur" gerçeği, onun üzerinde de tecelli etmişti...

Biricik yavrusu, yıllarca hasretle beklediği İsmail'i ile imtihan edilmişti...

Kur'an bu konuyu şöylece anlatır:

"(İsmail) kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, "Yavrucuğum, ben rüyamda seni boğazladığımı-kurban ettiğimi görüyorum. Düşün bakalım, ne dersin?" dedi.

O da, "Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi.

Nihayet her ikisi de (Allah'ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik:

Ey İbrahim! Rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz ki, biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır. Biz, oğluna "bedel" ona büyük bir kurban verdik."
(Sâffat Suresi 102-107. Ayetler)

* Oğluna bedel büyük bir kurban...

Kurbanın bir bedel, bir fidye olduğunu anlatıyor ayetler. İsmail'e karşılık, evlada karşılık, candan öte canâna karşılık, nefisten-benlikten sevdiğinden vazgeçmeye karşılık...

Allah'a ve emrine sadakat göstermenin, hükmüne teslim olmanın mükafatıdır, bedelidir kurban...

Bu sebeple "et" bayramı değil, kurban bayramıdır...

Bir bedeldir kurban... Allah ile arana ne giriyorsa, onun sevgisini ne gölgeliyorsa, gönlünden çıkarmanın, söküp atmanın bedeli ve bunun temsilidir kurban...

Yoksa Rabbimiz; kestiğiniz hayvanların en güzel yerlerini ayırıp tüketerek, nefislerinizi şımartın diye değil, derin dondurucularda bir sonraki bayrama kadar etlerinizi stok edin diye değil, fakiri ve yoksulu mahrum ederek kavurma yapıp da sofralarınızı şenlendirin ve yedikten sonra da " mübarek ne lezzetliymiş"  deyin diye değil,

İbrahim Aleyhisselam gibi sadakat, İsmail Aleyhisselam gibi teslimiyet gösterin, infak edin, paylaşın diye bu peygamberlerden bize bahsetmiş ve "sonradan gelenler içinde iyi bir nâm*" bırakarak,  güzel bir şekilde anılmayı nasib etmiştir...
*Sâffât, 108. Ayetten)

Bu ifadelerimizden hiç kimse, kurban eti yemeyin veya evinize de bırakmayın anlamını çıkarmasın.

Maksadımız; kurbanın bir ibadet, bir bilinç ve şuur olduğunu ifade etmektir.

* Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bir defasında, kestiği koyundan geriye ne kadar et kaldığını sormuştu. Hz. Âişe kendilerine sadece bir kürek kemiği (bir but) kaldığını söyleyince, Allah'ın Rasulü, o güzel örnek şöyle diyecektir:

“Ey Âişe! Desene bir but hariç hepsi bize kaldı..."

* Her kurban bayramı öncesinde marketlerde et saklamaya yarayan buzdolabı poşetlerinin ve beyaz eşya satıcılarında ise derin dondurucuların satışının ve reklamının arttığını görünce bu ifadeler bir defa daha dilimizden döküldü:

" Yediğin değil, yedirdiğin senindir..."

Bu duygu ve düşüncelerle "kurban" bayramınızı tebrik ediyor, Rabbimizden hepimize ve çocuklarımıza, İbrahim Aleyhisselam gibi bir sadakat ve İsmail Aleyhisselam gibi bir teslimiyet sahibi olmayı nasib etmesini lütfundan ve kereminden  diliyorum...

Hayatımız; Allah'a ve rızasına kurban, ahiretimiz cennet olsun...

"De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir." (En'âm Suresi, 162. Ayet)

Yazarın Diğer Yazıları