*Kur’an bize yeter… "Kur'an bize yeter" diyen bir kimse, Peygamberimizin örnekliğini bir kenara bırakamaz! Kur'an bize yeter deyip Allah'ın Peygamberinin örnekliğini reddetmek yanlış olduğu gibi, bid'at ve hurafeleri din olarak sunmak da yanlıştır.
"Kur'an bize yeter" diyerek Hz. Peygamberin örnekliğini inkar edenler ile, "Yaşayan bir Kur'an" olan Hz. Peygamberin hayatını hurafelerle karıştırıp, Allah'ın kitabına ters bir şekilde sunan ve anlatanların hakikatten uzaklık noktasında birbirinden farkı yoktur.
“Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? Şüphesiz bunda inanan bir kavim için bir rahmet ve bir öğüt vardır.” (Ankebût suresi, 51. Ayet)
* İnancınızı yaşamak ile yerinizde kalmak arasında tercih yapmak zorunda bırakılırsanız inancınızı tercih ediniz. Ya bulunduğunuz yeri İslam'ı yaşayabileceğiniz bir mekana dönüştürmek için gayret edeceksiniz veyahut da mevcut durumu kabul etmeyip oradan hicret edeceksiniz. Yeryüzü Allah’ındır ve geniştir: “Ey inanan kullarım! Şüphesiz ki benim arzım (yeryüzü) geniştir. O hâlde, ancak bana kulluk edin.” (Ankebût suresi/56. Ayet, Bkz. Nisa Suresi/97)
Peygamber Efendimiz de: "Bir yerde masiyetler (günah ve Allah'a isyanlar) ortaya çıkıp onu değiştirmeye gücün yetmezse, başka yere git orada Rabbine kulluk et.","Fitneden korktuğu yeri bırakıp, fitneden korkmadığı bir yere giden kimse için Allah yetmiş sıddık ecri yazar." buyurmuştur. (Buhari-İbn Mace)
*Yaratan ve rızık veren Allah’tır deyip de başkalarına kulluk etmeyin. (Ankebût suresi/61-63)
*Eşler arasındaki sevgi; suret (fiziki güzellik) üzerine değil, siret (güzel ahlak) üzerine kurulmalıdır. Eşlerin muhabbeti; ten ve cinsellik üzerinden değil, sevgi ve şefkat üzerinden kurulmalı ve birbirine ilahi bir hediye gözüyle bakılmalıdır. Ten ve fizik üzerine kurulan birlikteliklerde güzellik ve cinsellik bitince sevgi de biter.
“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (Allah’ın varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rûm Suresi, 21. Ayet)
*Diller ve renkler (ırklar) Allah'ın ayetidir. Bir ırkı, ve dili inkar etmekle Kur'andaki ayetleri inkar etmek arasında bir fark yoktur.Yaratan Allah'tır. Kimse kendi rengini, dilini, ırkını ve cinsiyetini seçmedi. Bunlardan dolayı kimsenin övünmeye hakkı olmadığı gibi, kimseyi kınamaya ve hor görmeye de hakkı yoktur. Üstünlük takvada, Allah'a kul olmaktadır. Onu da Allah bilir.
"Göklerin ve yerin yaratılması ile dillerinizin ve renklerinizin ayrı olması, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, bilenler için gerçekten ayetler vardır." (Rûm Suresi, 22. Ayet)
*Din, bütün bir halde kabul edilmelidir. Parçalanan hakikat, hakikat değildir. Dinlerini parçalayıp, kısım kısım olan ve her grubun kendi yanlarında olanla sevindiği kimseler gibi olmayın. (Rûm Suresi/32)
*"İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu..."(Rûm Suresi, 41. Ayet). Su kaynaklarının ve havanın kirlenmesi, ormanların yok olması-azalması, küresel ısınma, ozon tabakasının zayıflaması gibi ekolojik fesadın-bozulmanın yanında; inanç, ahlak, sosyal, siyasi ve ekonomik fesat-bozulma da hep insanın kendi işledikleri yüzündendir.
*Her baharda tabiatı dirilten Allah, mahşer baharı ve sabahında da bizleri diriltecektir. Buna gücü yeter.
"Allah'ın rahmetinin eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor. Şüphe yok ki O, ölüleri de elbette diriltecektir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir."(Rûm Suresi, 50. Ayet)
*Hiçbir şeyin sizin ile Allah arasına girmesine izin vermeyin. Şer odaklarının her devirde kullandığı yöntem aynıdır. İnsan ile Allah arasına girmek... Allah'ın mesajından insanları uzaklaştırmak için eğlence araçları ve oyalayıcı yöntemlere başvurmak çok eski bir yöntem.
Bugün de kültür, sanat şemsiyesi altında eğlence, spor, sinema, diziler ve müzikle insanları oyalayıp amacından saptıranlar; onların ciddi meselelere eğilmesine, hayatı sorgulamasına, Kur'anı anlamasına, ahireti düşünmesine zaman ve fırsat vermiyor, istek bırakmıyorlar. Böylece insana; sürüklendikleri felaketi, ahiret hayatını kaybetme tehlikesini hissettirmiyor, insanları uyutuyor-uyuşturuyor, sömürü düzenlerini devam ettiriyorlar.
“İnsanlar arasında öyleleri vardır ki bilgisizlik yüzünden başkalarını Allah yolundan saptırmak ve o âyetleri alay konusu etmek için faydasız sözleri satın alır - eğlendirici sözler kullanırlar; işte bunları alçaltıcı bir azap bekliyor.” (Lokman Suresi, 6. Ayet)
Mekke'de müşriklerden Nadr b. Hâris, Hz. Peygamber’i âdeta takip altına almıştı. Peygamberimiz herhangi bir şey söyleyince ya da Kur’an’dan âyetler okuyunca hemen gidip bunların etkisini yok etmeye çalışıyordu.
Nitekim Hz. Peygamber, Kureyş’e tek Allah’ı anlatarak geçmiş ümmetlerin karşılaştığı felâketlerden kavmini sakındırmaya çalıştığında, “Muhammed size Âd ve Semûd’un hikâyelerini anlattı, ben de size kisrâların haberlerini anlatayım” diyerek Kureyşliler’in kafasını karıştırıyordu.
Ayrıca musikiyi de İslâm’a karşı kullanıyor, bazı şarkı sözlerini Kur’an’a alternatif olarak sunuyor, birinin islama yaklaştığını işitince şarkıcı kızları onlara gönderiyor, insanları meşgul edip Kur’ana ve Peygamberimize insanların ulaşmasına engel oluyordu.
-Kureyş'in şeytanlarının dün yaptıklarını bugün medya, Tv kanalları yapmaktadır. Uyuşturucu; sadece madde değildir, medya da uyuşturur...
-Yalanı ve günahı yayan, her türlü ahlaksızlığın ve gayrimeşru ilişkinin reklamını yapan ekranları bizler kapatmazsak, yetki ve görev sahipleri de üzerine düşeni yapmaz ve oluk oluk kir-necaset akıtanlara göz yumarlarsa; belki onların ekranları kararmayacak fakat seyredenlerin ve izin verenlerin ahiretleri kararacaktır...
-İçki ve uyuşturucunun verdiği zarar kadar, belki daha da fazlasıyla, kötüye kullanılan medya-televizyon kanalları da topluma zarar vermektedir...
*Allah’ın ayetleri okunduğu-hatırlatıldığı zaman, kibirli kimseler gibi yüz çevirmeyin, kulak ve gönül verin.(Lokman Suresi/7)
*İnsanın kendine yaptığı en büyük zulüm olan şirkten uzak durun. (Lokman Suresi/13)
*Her şeyi gören ve her şeyden haberdar olan Allah’ı unutmayın. Yaptığımız her şey bir gün karşımıza çıkarılacaktır. (Lokman Suresi/16)
*Namazı kılın, iyiliği tavsiye edin, kötülükten de vazgeçirin. (Lokman Suresi/17)
*Kibirlenmeyin, kendinizi beğenip övmeyin. Yürüyüşünüzde ve konuşmanızda kibirden uzak ve dengeli olun. (Lokman Suresi/18-19)
* Öyle bir günden korkun ki... hayatınızı ona göre yaşayın. O gün gelecektir.
“Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası adına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah'ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.” (Lokman Suresi, 33. Ayet)
* Fani, bitecek bir hayatı çok fazla dert (amaç) edinmeyin, değmez. “De ki: Size vekil kılınan (bu konuda görevlendirilen) ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” (Secde Suresi 11. Ayet)
* İnanan ve güzel iş yapanlara ahirette ne nimetler, ne sürprizler hazırlanmıştır kimse tahmin bile edemez... “Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez.”(Secde Suresi, 17. Ayet)
*Kimlerle aynı hayatı yaşıyorsanız, onlarla aynı sonu paylaşırsınız...
“Öyle ya, mümin olan, hiç fâsık gibi olur mu? Bunlar asla bir olamazlar.”(Secde Suresi, 18. Ayet)
- Mü'mince bir hayat yaşayanlar, fasıklarla-yoldan çıkmışlarla aynı sonu paylaşmayacaklardır.
- Nasıl ki bu dünyada inançta ve davranışta insanlar arasında fark var ise, ahirette de ödülde, cezada ve bunların derecelerinde farklılıkar olacaktır.
- Bu dünyada insanoğlu haksızlığa uğrayabilir, adil bir muameleye tabi tutulmayıp yanlış iş yapanlarla ve kötülerle aynı sonuca da katlanabilir. Ancak ahiret, "fasl-ayrım günü"dür.
- O gün Allah, iyi ve kötülerin arasını ayıracak, inanıp da inancına uygun yaşayanlar ödüllendirileceklerdir...
*“Peygamber, mü’minlere kendi canlarından daha öncelikli-daha yakın ve daha sevimli gelir...” (Ahzab Suresi/6)
*Hayatta en güzel örnek Hz. Muhammed Aleyhisselam’dır. O’nu örnek alın!
“Andolsun, Allah'ın Resûlünde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah'ı çok anan-hatırlayan kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb Suresi, 21. Ayet)
-O’nun örnek olarak gösterilmesi; örnekliğinin, yani sahih söz-hadis ve yaşantısının-sünnetinin kıyamete kadar korunacağı anlamına gelmektedir. Eğer korunacak olmasaydı, kıyamete kadar korunacak bir kitabın O’nu örnek olarak göstermesinin bir anlamı olmazdı.
İnsanlar haklı olarak soracaklardı: “Allah’ım, Peygamberini güzel örnek olarak sunuyorsun, fakat ondan-onun yaşantısından bize aktarılan bir şey yok, nasıl örnek alalım?” İşte bu itiraz olmasın ve ayetin anlamı gerçekleşsin diye, Allah sahih hadisleri ve sahih sünneti kıyamete kadar koruyacaktır, ayet bunun delilidir.
*Boşansanız dahi güzelce ayrılın, düşmanca değil (Ahzâb Suresi/28). Peygamber Efendimiz de hayatında, eşleriyle ayrılma-boşama noktasına gelmiştir. Ancak asla hiçbirine karşı zulüm ve haksızlık yapmamış, sözle dahi şiddete başvurmamıştır.
-Hiçkimse evli iken eşine zulmetme hakkına sahip olmadığı gibi, ayrıldıktan sonra da onu kendi mülküne ait bir meta gibi sayıp üzerinde hükmetme, dilerse canına da kastetmeyi meşru görme hakkına sahip değildir.
-Ayrıldıktan sonra çocukları göstermeme, kaçırma veya çocuğun nafakasını vermeme gibi fiillerle intikam almaya kalkan nice kimseler var...Oysa inandığımız Allah, bizden güzel davranmayı istiyor. Peygamberimiz de hayatıyla bize örneklik ediyor.
Mutlu ve huzurlu yuvalar kurmak- devam ettirmek, hayırlı nesiller yetiştirmek ümidiyle, eşlerimizi bize saliha, bizi de onlara salih kılmasını Rabbimizden niyaz ediyoruz...
Hayatta olanları uyarmak için gönderilen Kur’andan, hayatımıza yönelik ilke ve düzenlemelerinden bir kısmını 21. cüz’ü-bölümü esas alarak, Ankebut, Rum, Lokman, Secde ve Ahzab Surelerinden anladıklarımızı ve bazı ayetlerin işaret ettiği hakikatleri ifade etmeye çalıştık.
Allah-u Teala hepimize Kur’anı anlamayı, yaşamayı ve hesap gününde de Kur’an ahlakına sahip Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Aleyhisselam ile beraber olmayı nasib etsin. Vahyin bereketinden istifade etmek dileğiyle Allah’a emanet olunuz…