* Kötü gördüğünüz şeyler, gerçekte kötü ve çirkin olmayabilir. Tohum toprakta çürümeyince yeniden filiz veremez… Olaylar, hadiseler bir perdedir arkasında rahmet eli işliyor. O perdenin arkasında kim bilir hangi rahmet saklanmıştır bilemiyoruz, acele etmeyin…
-Bazı zararlar ve sıkıntılar, daha büyüğünün önüne geçmek ve engellemek içindir. Hemen şikayet etme, ümitsizliğe düşme! Önünü zor gören insana düşen görev; önü de sonu da gören ve bilen Allah’a teslim ve O’ndan gelene razı olmaktır. (Kehf Suresi/78-82)
* İnsanların davranış bakımından en çok zarara uğrayanı, kazandım zannederken kaybedendir... Dünya hayatında Allah’ı ve ahireti unutmuş, sadece dünya ve dünyalıklar için çabalamış ve boşa yorulmuştur.
“De ki: Size, (yaptıkları) işler bakımından en çok zarara uğrayanları bildirelim mi? (Bunlar;) iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir.” (Kehf Suresi, 103- 104. Ayet)
*Allah’a ve hesap gününe kavuşacağınıza inanıyorsanız, salih ameller-imanınıza uygun güzel davranışlar işleyin ve Allah’a kullukta hiçbir şeyi ortak koşmayın. (Kehf Suresi/110)
*Çocuklarımızı inancımıza-değerlerimize varis olacak şekilde yetiştirmemiz lazım. Anne ve babaların en büyük endişesi bu olmalıdır. Hazreti Zekeriyya Aleyhisselam dedi ki; “Doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum; karım da kısırdır. Tarafından bana yerimi alacak bir halef ver; o, Yakub hânedanına da vâris olsun; rabbim, onu rızana erdir!” (Meryem Suresi/5-6)
-Bu Ayetler bir anne-babanın çocuğu için en büyük endişesi ne olmalı sorusunun da cevabıdır. Çocuklarımızı diploma sahibi yapmak, onlara mal bırakmak tek derdimiz olmamalıdır. Asıl mesele bu değildir!
Zekeriyya Aleyhisselam gibi taşıdığımız iman ve inanç meşalesini devredeceğimiz, inancımızı-değerlerimizi miras bırakacağımız, Allah'ın rızasını kazanacak bir nesil yetiştirme endişesine sahip olmalıyız.
Yoksa; her doğan çocuk zaten islam fıtratı üzere doğar fakat anne-babası, çevresi, eksik ve yanlış verilen eğitim, medya... vs. onları bozar, çocuklarımızı bizim olmaktan çıkarır!
*Hasret ve pişmanlık günü gelmeden uyanalım ve birbirimizi uyaralım.(Meryem Suresi/39)
*Dünya ve üzerinde bulunan her şey geçicidir, hiçbir şeye muhtaç olmayan, kalıcı olan yalnız Allah’tır. Sûra üflendiğinde bütün canlılar ölecek; biz mallarımızı, mallarımız bizi terk edecek ve her şey asıl sahibine dönecektir. (Meryem Suresi/40)
*İnsanları uyarırken, özellikle de dine ve dini meselelere davet ederken; tehditle; hakaretle, nefret uyandıracak bir tarz ile değil, üslubunuz düzgün, temiz ve şefkat ile dolu olmasına dikkat ediniz. Bu konuda en güzel örnek Hazreti İbrahim Aleyhisselam’dır. Putperest babasını uyarırken; “baba” değil, “babacığım” diye hitap ediyordu. (Meryem Suresi/42-45)
*Namazı kılmamız yetmez, ailemize de namazı öğretmemiz ve tavsiye etmemiz gerekir. Hazreti İsmail Aleyhisselam da böyle yapardı. Hem namazını kılar hem de namazı ve zekatı-paylaşmayı ailesine öğütlerdi. (Meryem Suresi/55)
*Namazı zayi eden-terk eden, arzu ve tutkularının, şehevi duygularının esiri olur. Arzu ve tutkular ise insanı tutuklar, esir alır… Nefsinin esiri olan ise ebedi mutluluğu ve cennetini kaybeder. Gerçek manada kılınan bir namaz, insana çok şey kazandırır.
“Sonra, bu peygamberlerle, salih kimselerin arkalarından (öyle) bir nesil geldi ki, namazı terk ettiler, şehvetlerine uydular; bunlar da Cehennemdeki “Gayya” vâdisini boylayacaklardır.” (Meryem Suresi, 59. Ayet)
*Allah’tan uzak, anlamından kopmuş bir hayatı amaçsızca yaşayanlar mahvolmaya mahkumdur. Süsün ve gösterişin zirvesinde yaşamak insanı kötü sondan kurtarmaz. (Meryem Suresi/74)
*Kur’an’ın getirdiği ilâhî mesajın amacı, insanın yaşama sevincini kırmak, eziyet ve sıkıntı vermek değil, yaratılış amacına uygun bir sorumluluk bilinci taşıyanlara yol göstermek, hatırlatma ve uyarılarda bulunmaktır.(Taha Suresi/2)
*Kıyamet günü mutlaka gelecektir. Vaktini Allah’tan başka kimse bilemez.
“Kıyamet günü mutlaka gelecektir. Herkes peşine koştuğu şeyin karşılığını bulsun diye neredeyse onu (kendimden) gizleyeceğim.” (Taha Suresi/15)
*Ümitsiz olmayın. Allah dilerse kendisine başkaldıran zalimlerin ve küfür sistemlerinin merkezinden, o düzeni yıkacak kişiyi onlar tarafından yetiştirir ve sebepleri var eder. Musa Aleyhisselam’ın Firavun’un sarayında yetişmesi gibi. (Taha Suresi/39)
*Kula kulluktan sıyrılıp sadece Allah’a kulluğa, zulme karşı hak ve adalete yapılan çağrıyı, Firavun kendisi için tehdit görmüş ve “sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor” diyerek bu sesi bastırmaya çalışmıştı. (Taha Suresi/57,63)
* Hükmü-kararı sadece dünya hayatına geçenin ve ahirette sözü geçmeyenin tehdidine itibar edilmez...
Hazreti Musa'ya inanan sihirbazlar, ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi ve asılmaları yönündeki Firavun tehdidine karşı şöyle dediler: “Bize gelen bu açık mucizelere ve bizi yaratana karşı, asla seni tercih etmeyiz. Ne hüküm-karar vereceksen ver. Sen, ancak bu dünya hayatına hükmedebilirsin.” (Tâ-Hâ Suresi, 72. Ayet)
* Allah'ın kitabından yüz çeviren ve onu unutan, ahirette unutulur.
“Kim de benim zikrimden (Kur'andan) yüz çevirirse mutlaka (manevi anlamda) sıkıntılı bir hayatı olacaktır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz-diriltiriz.
O der ki: “Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Halbuki ben daha önce gören biriydim.”
Allah buyurur ki: “İşte böyle! Sana âyetlerimiz geldiğinde onları unutmuştun, bu gün de aynı şekilde sen unutuluyorsun!” (Tâ-Hâ Suresi, 124-126. Ayetler)
Hayatta olanları uyarmak için gönderilen Kur’anın; toplumsal hayata yönelik ilke ve düzenlemelerinden bir kısmını, 16. cüzdeki-bölümdeki ayetleri esas alarak, ayetlerden anladıklarımızı ve ayetlerin işaret ettiği hakikatleri ifade etmeye çalıştık.
Allah-u Teala hepimize Kur’anı anlamayı, yaşamayı ve hesap gününde de Kur’an ahlakına sahip Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Aleyhisselam ile beraber olmayı nasib etsin. Vahyin bereketinden istifade etmek dileğiyle Allah’a emanet olunuz…
