Adnan Üstün

Kur'andan Hayata-11 (Dünya hayatına razı olmayın…) 

Adnan Üstün

* İnşa edilen eserler ve mekanlar değerlerini; sizlerin onlara verdiği isimlerden, taktığınız tabelalardan değil, kullanım amacından alırlar. Bu yapılar isterse cami ve mescid olsun fark etmez. Önemli olan, asıl amaca hizmet edip etmediğidir. 

"Bir de zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, mü'minler arasına ayrılık sokmak için ve öteden beri Allah ve Resûlüne karşı savaşanlara üs olsun diye bir mescit yapanlar vardır. Bunlar, "Bizim iyilikten başka hiçbir kasdımız yok" diye de mutlaka yemin ederler. Ama Allah şâhitlik eder ki bunlar mutlaka yalancıdırlar." (Tevbe Suresi, 107. Ayet) 

* Bedenlerinizin cennetten başka fiyatı yoktur. Ondan başkasına satmayınız. (Caferi Sadık r.a.). Allah'a satmak ise, Allah'a kul olmak ve Onun rızasına göre  hareket etmektir. 

“Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır...” (Tevbe Suresi, 111. Ayet) 

- Bugün bizlere düşen görev; bu dünyaya ahiretimizi kazanmak için geldiğimizi ve imtihanda olduğumuzu unutmadan yaşamaktır. Şimdi nefis ve malımızı Allah’a satmaya bakacağız. Yani O’nun uğrunda ve yolunda yaşamaya çalışacağız. Şu dünyanın ne küçük, ne de büyük menfaatleri önünde eğilmeyeceğiz.  

-Nefis ve hevesin, servet ve şehvetin, makam ve mevkiin kulu olmadan Rabbimize kavuşmanın özlemiyle yaşayacağız… Çünkü Allah’a kul olmak, öyle bir şereftir ki, hiçbir şeyle değişilmez. 

*Doğru olmak yetmez, doğrularla beraber olmak da gerekir. “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.” (Tevbe Suresi, 119. Ayet) 

* Dünya hayatına razı olup, onunla tatmin olmak-yetinmek en büyük zarardır. Kişinin değeri, ne ile tatmin olduğuna-huzur bulduğuna bağlıdır. Dünyalıklarla meşgul olun fakat dünyalıklarla tatmin olmayın, kendinizi ucuza satmayın… Halbuki ahiret yurdu ve cennet hayatı daha hayırlı ve kalıcıdır.  

Yûnus Suresi, 7-8. Ayetler: "Şüphesiz bize kavuşacağını ummayan ve dünya hayatına razı olup onunla yetinerek tatmin olan kimseler ile âyetlerimizden gafil olanlar var ya; işte onların, kazanmakta oldukları (günahlar) yüzünden varacakları yer, ateştir!" 

* Dün yalvaran, bugün yan çizen insan olmayın. Sıkıntı ve musibet anında Allah’a yalvarıp, sonra yüz çeviren ve nankörlük eden olmayın. Nimet ve refah anında Allah’ı unutmayın ki; musibet ve darlık anında rahmetten mahrum kalmayasınız. 

Yûnus Suresi, 12. Ayet: "İnsana bir sıkıntı dokundu mu, gerek yan üstü yatarken, gerek otururken, gerekse ayakta iken (her hâlinde bu sıkıntıdan kurtulmak için) bize dua eder.  

Ama biz onun bu sıkıntısını ondan kaldırdık mı, sanki kendisine dokunan bir sıkıntı için bize hiç yalvarmamış gibi (eski haline) devam eder…" 

*İnsanların çoğu delil ile inanmaz, ancak zanlarına, his ve heveslerine tabi olurlar. Zan ise hakikatten hiçbir şeyin yerini tutmaz. “Onların çoğu sadece zanna uyuyor. Oysa zan hiçbir şekilde gerçek ve kesin bilginin yerini tutamaz. Allah, onların yaptıklarını çok iyi bilmektedir!” (Yunus Suresi 36. Ayet) 

* Her bakan kimse göremez… Öncelikle görme, ayırdetme iradesinin olması gerekir. Kur’ana göre hakkı görmeyen kimse gözü olsa dahi kördür. (Yunus Suresi/43) 

*Hesap günü size faydası olmayacak hatta vazgeçeceğiniz, kendinizi kurtarmak için feda edeceğiniz şeylerin peşinde dünya hayatınızı heder etmeyin, ömrünüzü tüketmeyin. (Yunus Suresi/54) 

*Kur’an; bir nasihattir, gönüllere şifadır, inananlar için doğru yolun kaynağıdır ve bir rahmettir. (Yunus Suresi/57) 

*Tarih boyunca  burjuva sınıfı, hep atalar yolunu savunmuş ve iktidardan pay istemeyi büyük bir suç olarak görmüşlerdir. “(Musa ve Harun Aleyhisselam’a) Dediler ki: ‘Bizi atalarımızı üzerinde bulduğumuz yoldan döndüresin de yeryüzünde hâkimiyet (devlet) ikinizin eline geçsin diye mi bize geldin? Biz ikinize de inanmıyoruz.’ ” (Yunus Suresi/78) 

*Bir toplumu düzeltmeye nereden başlamalı sorusuna Kur’an cevap veriyor: Evlerinizden başlayın… Evler ve evdekiler düzelmedikçe toplum düzelmez. “Mûsâ’ya ve kardeşine şöyle vahyettik: ‘Kavminiz için Mısır’da evler hazırlayın, evlerinizi ibadet mahalli yapın ve namazı kılın. (Ey Mûsâ!) İnananları müjdele.’ ” (Yunus Suresi/87) 

*Hayatta iken inanmayanlara ve tevbe kapısını çalmayanlara, son anda bu kapı açılmayacaktır.  

-“İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun da, askerleriyle birlikte zulmetmek ve saldırmak üzere, derhal onları takibe koyuldu. Nihayet boğulmak üzere iken, (Firavun):  

“İsrailoğulları’nın inandığından başka hiçbir ilâh olmadığına inandım. Ben de müslümanlardanım” dedi. O'na: "Şimdi mi inandın? Halbuki daha önce isyan etmiş ve bozgunculuk etmiştin" dendi. (Yunus Suresi 90-91 inci ayetler) 

Bu ayetlerle Firavun’un son anda, sıkışınca ve sona geldiğini anlayınca yaptığı imanın geçerli olmadığı ifade ediliyordu. Bir ömür isyanla, ilahlık taslamakla geçecek, zulmün her türlüsünü işleyecek ve son anda inandığını söyleyerek kurtulacaktı. Böyle şey yoktu… 

Halbuki tevbe kapısı insanoğluna her zaman açıktı. Yaşarken bu kapıyı çalmayanlara, son anda bu kapı açılmayacaktı.  

Peygamber Efendimiz de; “Allah, kulunun tevbesini, can boğazına gelmediği müddetçe kabul eder”, “Güneş batıdan doğmadan önce kim tevbe ederse, Allah onun tevbesini kabul eder.” buyurarak tevbe kapısının, ölüm ve kıyamet anı gelinceye kadar açık olduğu müjdesini vermiştir. (Tirmizî, Da'avat,13, 98; İbn Mace, Zühd 13, 30 - Müslim, Zikir 43) 

*Allah’tan başkasına yaranmaya çalışmayın ve O’nun rızasını kaybetmekten başka birşeyden de korkmayın.  

"Eğer Allah, sana bir zarar dokunduracak olursa, onu O'ndan başka giderecek yoktur. Ve eğer sana bir hayır dilerse, o zaman da O'nun hayrını engelleyebilecek kimse yoktur. O, lütfunu dilediği kuluna nasip eder. Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir." (Yunus Suresi/107) 

Hayatta olanları uyarmak için gönderilen Kur’anın; toplumsal hayata yönelik ilke ve düzenlemelerinden bir kısmını, Kur’andaki 11. cüzdeki ayetleri esas alarak, ayetlerden anladıklarımızı ve ayetlerin işaret ettiği hakikatleri ifade etmeye çalıştık. Allah-u Teala hepimize Kur’anı anlamayı, yaşamayı ve hesap gününde de Kur’an ahlakına sahip Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Aleyhisselam ile bereber olmayı nasib etsin. Vahyin bereketinden istifade etmek dileğiyle Allah’a emanet olunuz…

Yazarın Diğer Yazıları