Adnan Üstün

Allah Sizin Kalıbınıza Değil, Kalbinize Bakar…

Adnan Üstün

"Allah sizin dış görünüşünüze-suretlerinize ve mallarınıza bakmaz. Fakat o sizin kalplerinize ve yaptıklarınıza bakar." (Müslim, Birr, 33; İbn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539) Bir hadisinde (salat ve selam O’na olsun) böyle buyuruyordu, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz…

Milletini, ait olduğu soyu ve toplumu sevmenin, onlara yardım etmenin ve sahip çıkmanın ırkçılık olmadığını, insanın fıtratının gereği olduğunu, bu konuda dinimizin herhangi bir yasaklamasının da bulunmadığını,  hatta bazen teşvik de ettiğini, bu konuda yasak ve haram olanın ise; ne olursa olsun kendinden, kendi ırkından ve akrabalarından olanı haksız da olsa savunmak, "bizden" olsun çamurdan olsun mantığıyla hareket etmek olduğunu bir önceki yazımızda ifade etmeye çalıştık. Önemli olan; kendi sülalesinin yalancısını, diğer sülalenin doğrusuna tercih etmemektir. Kişinin halkına, soy ve sülalesine olan sevgisini, inanç ve iman bağının önüne geçirmemek, din kardeşliğini, hak ve hukuku ikinci plana atmamaktır. …

Bir defasında Ebu Zer (r.a.) anlık bir öfkeyle arkadaşı Bilal-i Habeşi’ye: "Kara kadının oğlu" demişti. Hz. Peygamber bunu duyunca, "Ey Ebu Zer! Sen onu anasından dolayı mı ayıplıyorsun? Demek ki sende hâlâ cahiliye ahlakı var." diyerek ikazda bulunmuştur. Yaptıklarına son derece üzülen ve pişman olan Ebu Zer, yanağını yere koyarak, "Bilal ayağı ile basmadıkça yanağımı yerden kaldırmayacağım." demiş ve özür dilemiştir. (Buhari, İman, 22.)

Sahabeden Sa’d b. Ebi Vakkas ile Selman arasında bir sorun ortaya çıkar… Sa’d b. Ebi Vakkas, Selman-ı Farisi’nin de bulunduğu bir ortamda herkesten soylarını saymalarını ister. Orada bulunanlar, kimin soyundan geldiklerini uzunca anlattıktan sonra sıra Selman-ı Farisi’ye gelir ve o, kendisini soyu yönüyle zor durumda bırakmaya çalışanlara şu eşsiz cevabı verir: "Benim soyumu mu bilmek istiyorsunuz. Rabbim bana İslam nimetini nasip etti. O yüzden ben İslam’ın oğlu Selman’ım." Selman’a yapılanları duyunca üzülen ve öfkelenen Hz. Ömer çıkagelir ve tüm insanlığa şu mesajı verir: "Kureyş’in çok iyi bildiği üzere babam Hattab, cahiliye dönemi’nin en seçkin insanlarından biriydi. Ama artık beni, babamın adıyla anmayın. Çünkü ben de İslam’ın oğlu Selman’ın kardeşi, İslam’ın oğlu Ömer’im." (Beyhaki, Şuabu’l-İman, IV, 286-287.)

Onlarda insandı, hata da yapabilirlerdi. Fakat bazen dilleri sürçse, yanlış söz ağızlarından çıksa ve yanlış iş yapsalar; Allah’ın ayetleri ve Rasulullah Aeyhisselam’ın örnekliği kendilerine hatırlatılınca hemen yanlıştan dönmeyi, helallik almayı ve özür dilemeyi biliyorlardı… Çünkü onlar şu ayete iman etmişlerdi: “Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.” (Hucurat Suresi 13. Ayet).

Bu ayette; ırkların yaratılmasının sebebinin, düşmanlık değil, tanışma ve yardımlaşma olduğu ifade edilerek, üstünlüğün soy sopta değil, takvada-Allah’ın emirlerine bağlılıkta olduğu belirtilmiştir. Rum Suresinin  22 inci ayeti de, ırk ve soyların Allah’ın birer ayeti gibi görülmesi ve inkar edilmemesi gerektiğini bizlere öğretmiştir: “Göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu da O'nun âyetlerindendir. Şüphesiz ki bunda bilenler için nice ibretler vardır.”
İslam aleminin ve bütün bir insanlığın huzuru; yaratılanı yani her toplumu Allah’ın birer ayeti olarak görmek, varlığını inkar etmeyip, yardımlaşmakla mümkündür. Yani yaratılanı, yaratan da ötürü sevmekle, hatırını bilmek ve hor görmemekle…

İstiklal şairimiz merhum Mehmet Akif: “Ey cemaati Müslimin aklınızı başınıza alınız;  kavmiyet - ırkçılık  düşüncesini bir kenara bırakınız. Din bağını biraz daha ihmal edecek olursanız, iyi biliniz ki darmadağın olur gidersiniz.

Hem o perişanlıktan sonra bir daha dünyada rahatlık yüzü görmeyeceğiniz gibi, kıyamet gününde de Alemlerin Rabb'inin huzuruna çıkacak yüzünüz kalmayacaktır. Çünkü bakınız; Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz Hazretleri ne buyuruyorlar: "Asabiyet -ırkçılık davasına kalkışan, onu teşvik eden bizden değildir.

Asabiyet-ırkçılık davası üzere ölen de bizden değildir."” (27 Eylül 1912 SebilürReşad -Sadeleştirilmiş metin)
İşin ilginç bir yanı da şudur ki: Irkçılık-Asabiyet-Kavmiyet davasının fikir babalarının hiçbiri o ırka ait değildir:
Türkçülüğün babalığını yapan  Moiz Kohen (Tekin Alp) bir Yahudi,
Türkçülüğün ideologu Ziya Gökalp bir Kürt (Önceleri Kürtçülüğün Esasları ve Kürt Lügatını yazmışken Moiz Kohen ile Selanikte tanıştıktan sonra Türkçülüğün Esaslarını yazar),

Arapçılığın en ünlü ismi Kevakibi baba tarafından bir Türk,

Kürtçülüğün ideolojik çerçevesini çizen  Prof. Montill E. Hasretyan bir Ermeni,

Ermeni Ulusçuluğunu ateşleyen kişinin  özbeöz Cermen olan Lepsius adlı hem rahip hem halı tüccarı olan bir Alman olması, bu iddianın ispatıdır:

-Bir Türkçülük düşününüz ki babası bir Yahudi (İsrailoğullarından),

-Bir Arapçılık düşününüz ki babası Türk, 

-Bir Kürtçülük düşününüz ki babası Ermeni,

-Bir Ermenicilik düşününüz ki babası Alman'dır.

İslam topraklarında batılıların aşıladığı  bu asabiyetlerin-ırkçılığın hiçbiri de babalarına çekmemiştir.

Özetle soyculuğa rağmen, bir ırkın üstünlüğünü savunmalarına rağmen, düşüncelerinin kendisi soysuzdur.

Oysa bizim inancımıza göre; aynı soydan da olsak değerlerimize düşman olan, öz oğlumuz da olsa bizden değildir. Hazreti Nuh Aleyhisselamın inanmayan ve gemiye binmeyen oğlu gibi...Unutulmamalıdır ki Allah katında İnsana değer kazandıracak ve kaybettirecek olan, kendisinin seçmediği ve elde etmek için hiçbir etkisinin olmadığı soyu-ırkı değil; inancı, tavır ve davranışlarıdır. İşin özü; Allah'ın Peygamberinin buyurduğu gibi: "Ameli- davranışı kendisini geride bırakan kimseyi, nesebi-soyu ileri götürmez ! " 

Bu sebeple duamız odur ki: Rabbimiz bizden önce iman edip, imana vatan olacak bir yurdu bırakmak için, İslam'a ve Kur'ana hizmet ederek gitmiş; ana-babaları, renkleri, belki de dilleri farklı  ecdadımıza rahmet eylesin,

Bizleri, inancı ve ameli kendisini öne geçiren kullarından eylesin... Amin
 

Yazarın Diğer Yazıları