Cengiz GÜLAÇ

ERDOĞAN VE AĞAR ŞEHİRDE SEÇİM HEYECANI BIRAKMADI!

Cengiz GÜLAÇ

            Bu hafta bir iki gün işlerimin yoğunluğu nedeniyle yazım gecikti. Aslında bu yazıyı pazartesi günü yayınlamayı düşünüyordum. Kısa da olsa gecikmeden ötürü özür dilerim…

            Mitingler siyasi partiler için eskiden beri önemlidir. İnsanlar liderlerini görme şansı yakalar. Vatandaşın demokratik hakkını meydanlarda coşkulu şekilde kullanması demokrasiler açısından da bir şölendir.

            Mitinglerin seçimler üzerindeki etkisinin fazla olduğu düşüncesinin artık çok da doğru olduğu kanısında değilim. Şöyle ki;

            Çok partili hayata geçtiğimiz yıllarda televizyon yoktu. Özellikle uzak iller haberleri ancak bir iki gün sonra gazetelerden öğrenebiliyordu. Birçok insan hayatı boyunca belki de desteklediği lideri bir sefer bile görme şansı yakalayamıyordu.

             Daha sonra TRT kurulunca insanlar liderleri televizyondan takip etme şansı yakaladı. TRT’de başbakanların haberleriyle cumhurbaşkanının haberlerine öncelik veriliyordu. Darbe zamanlarında da darbeciler ekranda arzı endam ediyordu! Muhalefet liderleri ekranda daha az yer buluyordu.

            İnternet, yüzlerce kanal, haber siteleri, sosyal medya vs yoktu. Bu açıdan mitingler çok önemliydi. Sadece miting yapan lideri destekleyenler değil, o liderin ne söyleyeceğini merak edenler de mitinglere giderdi…

            Ama artık insanlar günün 24 saati liderini takip edebiliyor. Merkez medyada az yer bulan bir lider bile sosyal medya ve internet kanalları aracılığıyla anında seçmene ulaşabiliyor. Meydanlarda söylenen hiçbir sözün kıymeti kalmadı gibi. İnsanlar meydanlara sadece safını göstermek için gidiyor. Partilerde seçmeni diri tutmak adına miting yapıyor…

            Tüm bu analizi cumartesi günü Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın mitingine getirmek için yaptım. Mitingle ilgili gözlemlerime gelince…

            İlk defa Sayın Erdoğan’ın mitinginde meydanın dolup dolmayacağını merak etmiştim. Zira kamuoyunda yaratılmak istenen hava bu seçimde Ak Parti’nin sıkıntılı olduğu yönündeydi.

            Mitingi evde takip etmeye karar vermiştim. Televizyonlar miting meydanlarını anlamada doğru veriler vermez. Televizyoncular iyi bilir. Kamera açılarıyla bir iki bin kişiyi bile izdiham varmış gibi gösterebilirsiniz.

            Kalabalık iyi görünüyordu. İstasyon meydanının arka tarafları ekrandan belli olmuyordu. Erdoğan’ın mitinglerinin ölüsü o meydanı doldururdu zaten. Kamera açılarına girmeyen kısımları merak ediyordum.

            Meydanda bulunan bir gazeteci arkadaşımı aradım. Arkadaşım kalabalığın iyi olduğunu, arka tarafları çok iyi göremediğini söyledi.

            Daha sonra bir başka partide siyaset yapan bir arkadaşım beni aradı, kalabalığı sordu. Ekrandan tam olarak anlamanın mümkün olmadığını söyleyince, meydana gideceğini söyledi.

            Aradan bir yarım saat geçmişti ki, beni aradı. Telefonda ilk söylediği söz şu oldu: “Abi bu seçim bitmiş. Buralar ana baba günü. Hulusi Sayın Lisesinin oralardayım. Kalabalık meydanı aşmış. Halen daha millet akın akın geliyor. O kadınlar, sakallı dedeler öylemi acele etmişler!”

            Anlayacağınız kalabalık bayağı iyiymiş. Ben bu mitingin sonuca çok etki edeceğini düşünmüyorum. Gerekçelerimi yukarıda yazdım. Ama sonucu, mevcut durumu göstermesi açısından ölçü olduğunu düşünüyorum.

            İlçelerden insanların geldiği de kaç gündür konuşuluyor. Bu her zaman böyle değil miydi zaten? Genel hava, katılımcı profili, şehir merkezinin katılımı asıl göstergedir.

            Erdoğan bu sefer boynuna Elazığspor atkısını takmadı! Takımın halini kimseye hatırlatmak istemediler galiba! Rahmete kavuşmuş evliyaların isimleri tek tek sayılmadı. Milliyetçilik dozu yüksek bir konuşma yapıldı.

            Ben mitingde herhangi bir müjdenin verildiğini hatırlamıyorum. Zira ekonomi müjde verecek düzeyde değil. Daha çok 17 yıl boyunca Ak Parti iktidarının Elazığ’a yaptığı yatırımlar sayıldı.

            Mitingin sonunda Cumhurbaşkanının meydana çay fırlatmasına da çok şaşırdım. Zira hiç yakışmadı. Bir paket çayı kapmak için birbirinin üstüne çıkan bir kalabalık görüntüsü ekonomide işlerin iyi gitmediğinin en iyi göstergesiydi. Hem biz Elazığ’da böyle görüntülere alışık değiliz. Bu aklı Cumhurbaşkanına kim vermişse, bence hata yapmışlar.

            Sonuç…

            Belediyeyi kim alır?

            Elbet kafamda bir fikir var. Ama bir köşe yazarı olarak bu türden yorumların açıkça köşede yazılmasının doğru olmayacağını düşünüyorum.

            Sonuç hakkında sesli düşünelim sadece…

            Bildiğim kadarıyla MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli Elazığ’da miting yapmayacak. Yine bildiğim kadarıyla CHP ve İyi Parti’nin ortak adayı Sayın Ali Şekerdağ’a destek olmak için miting yapmaya Elazığ’a gelecek lider de yok.

            Sekiz dokuz ay önce yapılan seçimde Ak Parti merkezde diğer bütün partilerin toplamından fazla oy almıştı. Fark bu kadar büyükken o partinin genel başkanı miting için geliyor, bir oyun bile altın değerinde olduğu diğer liderler seçmenden oy istemeye gelmiyor…

            Bir tarafta kendi imkânlarıyla 9 yıldır gece gündüz ev ev, mahalle mahalle gezen Sayın Bilal Çoban’ın çabaları ve yaşadığı “değerli yalnızlık” var, diğer tarafta ise 17 yıldır Türk siyasi tarihine damga vuran bir Cumhurbaşkanı ile Elazığ tarihinin gelmiş geçmiş en büyük siyasi lideri Sayın Mehmet Ağar var…

            Sıradan, kendi halinde seçmenin yerine koyun kendinizi. Herkesin siyasi tercihi elbette ki saygıyı hak eder. Ama yakın tarihe damgasını vurmuş, efsane olmuş iki isim hafta sonu yan yanaydı. Bu tablo karşısında diğer adayların yalnızlığının bir anlamı, bir sebebi olmalı!

            Tekraren sonuç ne mi olur?

            Seçmen ne derse, o olur!

            Ancak Erdoğan ve Ağar bende merak bırakmadı!

Yazarın Diğer Yazıları