Ahmet KIZILKAYA

ELAZIĞSPOR'U BEKLEYEN TEHLİKE

Ahmet KIZILKAYA

 

Türkiye Futbol Federasyonu bu yıl süper lige Cemil Usta adını verdi. Süleyman Seba, Lefter Küçükandonyadis ve Turgay Şeren gibi bir futbol efsanesidir Cemil Usta.

Trabzonspor’un Liverpool ile yaptığı Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası maçında attığı penaltı golü ile hem Trabzonspor’un galip gelmesini sağlamış hem de Trabzonspor’un efsane futbolcuları arasına adını yazdırmıştı. Dozer Cemil lakabıyla Trabzonsporlular’ın gönlünde taht kuran Cemil Usta’nın hikâyesini Trabzon’da çok kişiden dinledim.

O Trabzonspor ki 1967 yılında kurulmuş bir kulüp. Defalarca Türkiye şampiyonu olmuş. Sadece Trabzon’da değil Anadolu’nun diğer şehirlerinde de yüzbinlerce taraftarı var.

Bu hafta başında okulların açıldığı gün Trabzon’daki bir ilkokulda bütün öğrencilerin Trabzonspor formasıyla okula gittiklerini ve sınıfları doldurduklarını Trabzonlu bir dostumun gönderdiği fotoğraftan görünce hem gıpta ettim hem de uzun uzun düşündüm.

Zira Elazığspor da tıpkı Trabzonspor gibi 1967 yılında kurulan bir kulüp. 52. yılını tamamladı. Yani yarım yüzyıl geçti kuruluşundan bu yana. İki kez süper lige yükselme başarısı gösterdik, ama kalıcı olamadık. Kalıcı olamadığımız gibi yüksek borçlanma, yanlış transferler, planlama eksikliği ve beceriksizlik gibi türlü sebeplerle kulüp içinden çıkılmaz bir noktaya getirildi.

En son iki yıl önce Elazığ Belediyesi destekli yönetimle kurtuluş ümidi belirdi diye düşünürken, toplanan ve harcanan paralara rağmen gördük ki dağ gibi sorunlar olduğu gibi duruyormuş.

Geçen sezon yaşanan sıra dışı olayları, ekranlarda demeç veren insanları, son dakikada yapılan 23 transferin yarattığı yankıyı unutmadık. Ne yazık ki o gün toplumda beliren umut,  bugün hayli azalmış durumda.

Şimdilerde 2.ligde var olmaya çalışan bir kulüp konumundayız. Transfer yasağı olan bir kulüp ve alternatifsiz-yetersiz kadrosuyla sezonu nerde tamamlayacağı belli olmayan bir takım var. Puan silme ve küme düşürülme tehlikesi de işin cabası.

Elazığspor’u çıkarsızca seven gerçek taraftarlar koca kulübün mücadele etmek zorunda kaldığı takımları düşündüklerinde iç geçirip duruyorlar. Hele bir stad hikayemiz var ki Türkiye’de neredeyse alay konusu olduk. Takımın maç yapmak zorunda kaldığı sahayı söylememe gerek bile yok. Aslında taraftarlarımız rakipleri ve ismini yeni duydukları kulüpleri küçümsemiyorlar. Üzüntüleri ve isyanları Elazığspor’un düşürüldüğü futbol klasmanı yüzünden.

Kimse bana bizimle aynı yıllarda kurulup amatör lige kadar düşen takımları örnek göstermesin. Aynı beceriksizlik ve kötü yönetim anlayışlarının onlarda da olması bizi haklı çıkarmaz. Bu, kendi başarısızlığımıza bir kılıf olamaz.

İKİ MAÇTA ÜÇ PUAN

Yeni sezona Bayburt deplasmanında aldığımız 3-1’lik mağlubiyetle başladık. Evimizde oynadığımız ikinci maçta Sakaryaspor’u 1-0’la geçmek belki geçen hafta alınan mağlubiyeti bir nebze unutturdu ama maç sonu yönetim cephesinde yapılan açıklamalar, maçta alınan galibiyetin sevincini gölgeledi.

Parasal destek, kurumsal destek talebi belli ki sezon sonuna kadar dillendirilmeye devam edilecek. Mevcut yönetim sezon sonuna kadar kalır mı, gider mi bilmem. Ama bildiğim bir şey var ki  Elazığspor tarihinin en zor günlerinden geçiyor. Bu zorluk sadece parasal anlamda değil. Moral motivasyon anlamında da sıkıntılar büyük.

Bıktırılan taraftar, küstürülen camia büyükleri ve halktan kopuş en az puan silme ve küme düşürülme cezası kadar büyük bir tehlike arz ediyor Elazığspor için.

Eğer takımın geleceği hakkında sağlıklı kararlar alınmaz, bir uzun vade planlaması yapılmazsa bugünleri de arayacak noktaya geleceğimiz muhtemeldir.

O zaman ne takımı tribünlerde destekleyecek seyirci, ne formasını giyip caddelerde dolaşacak kulüp sevdalıları ne de başarısı için dua edecek kent sakinleri kalır.

Bugünden tezi yok Elazığspor ile ilgili bir karar verilmeli. Bu belirsizlik, bu kötü gidiş hiç hayra alamet değil.  Bu kulübü yeniden şaha kaldıracak irade istenirse ortaya konulabilir. Eğer bu yapılmayacaksa, 52 yıllık camiaya da bu şehre de yazık olur.

Maçlar kazanılır, kaybedilir. Elazığspor bu kadrosuna rağmen bu ligde kalabilir ve hatta ligi iyi bir yerde de tamamlayabilir, ama bu korku tünelinden çıktığımız anlamına gelmiyor. Yarınlar belli değil. Maç sonuçları ve gündelik kazançlardan çok, kulübün geleceği ne olacak bu önemli. Asıl tehlike bu belirsizlikte.

Cemil Usta’nın TFF Süper Lige adının verilmesinden elbette mutlu oluruz ama insan kendi kahramanlarının isimlerinin gündeme gelememesinden üzüntü duyuyor. Aşağı yukarı aynı dönemde futbol oynamış Trabzonsporlu Dozer Cemil’i herkes tanıyor ama Elazığspor’lu Hıdır Bilek ancak kendi çağlındaki insanlarca biliniyor.

Trabzonlu ilkokul çocukları Trabzonspor forması giyerek okullarına gidiyor ve gündem oluyorlar ama Elazığspor’lu çocukların gururla anlatacakları bir başarı hikayeleri, hikayelerini dinleyecekleri Elazığsporlu futbol kahramanarı yok. Var , ama yok !.

Elazığ, zaman içinde çok şey kaybetti, değerlerini bir bir yitirdi. Bunun son halkası Elazığspor olmasın.

Bir sonraki yazımda buluşuncaya kadar sevgiyle ve huzurla kalın.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları