Ahmet KIZILKAYA

ELAZIĞSPOR İÇİN ZAMAN DARALIYOR

Ahmet KIZILKAYA

 

Transfer döneminin son gününde yapılan çok sayıdaki oyuncu takviyesi kuşkusuz ki Elazığspor’un ligde kalması için düşünüldü.. Nasıl bir planlamayla yapıldı, oyuncular daha önceden izlenerek mi alındı, yoksa son gün, son dakika alalım da elimizde bulunsun mantığıyla mı yapıldı işin bu tarafı çok tartışılır.

Şu çok net olarak görülüyor ki sayısal anlamda eksikliği tamamlayan Elazığspor, kadro kalitesi anlamında istediği düzeye ulaşamadı.

İsimlerine aşina olduğumuz oyuncular alındı belki, ama birçoğu futboldan bir süre uzak kalmış bazıları da takımlarında kendisine yer bulamamış bu oyuncuların istenilen katkıyı sağlamaları da zaman alacak ve sancılı bir süreç yaşayacağız.  Bu anlamda yeni hocamızdan ve teknik heyetten beklenti yüksek.

Geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi Elazığspor bu ligde kalacaksa, transferin son gününde yaşanan coşkuyu hiç azaltmadan, kenetlenerek ligde kalabilir. Bu noktada hem şehrin tamamına hem taraftar gruplarına hem de kayyım heyeti ile ETSO’ya ve teknik heyete görevler düşüyor.

Alınan kongre kararı olumlu, ancak zamanlama olarak biraz gecikildi diye düşünüyorum. Kongrenin yapılıp takımın başına bir yönetim gelmesi muhtemelen 8 Mart tarihini bulacak. Bu da iki üç maçın daha kayyım yönetiminde devam etmesi demek. Bunun futbolcular üzerinde psikolojik bir etkisi mutlaka olur.

Bir başkan ve bir yönetim kurulunun göreve başlaması hem futbolcular, hem teknik heyet hem de taraftar nezdinde pozitif bir etki yaratır, en azından muhatap belli olur. Gerçi Doç. Dr. Sabahattin Devecioğlu yönetimindeki kayyım elinden geleni yaptı ve bu süreci iyi bir şekilde yönetmeye çalıştı, anacak bu ilanihaye sürdürülebilecek bir durum değil.

Tabi buradan, takımın başına bir başkan ve yönetim kurulu gelsin de kim gelirse gelsin mantığını gütmüyorum. Her zaman şuna inandım. Kulüpleri kişiler kurtaramaz, kulüpleri ilkeler, prensipler ve kurumsallaşma kurtarır. Bunu bugüne kadar yapamadığımız için uçurumun kenarındayız zaten.

Dolayısıyla kongrede göreve gelecek kişi ya da kişiler futbol camiasını bilen, ekonomik gücü olan ve ya böyle bir desteği bulunan kişiler olmalı. Yoksa günlük rahatlamalar, geçici çözümler bizi bir yere götüremeyeceği gibi kısa bir süre sonra daha büyük krizlerle baş başa bırakır. İdari anlamda önümüzdeki süreçte iyi bir yönetim kurulu oluşturmak en öncelikli mesele.

Taraftarın oynan futboldan ve futbolcuların form düzeyinden, takım içi uyumsuzluklarından derin üzüntü duyduğunu biliyorum, ancak şunu unutmayalım ki ligin sonuna kadar bu kadroyla mücadele edilecek. Sabırla ve inatla takımın arkasında durmak boynumuzun borcu. Zira bugün bu takıma destek olmazsak, yarın destek olacak bir Elazığspor bulamayabiliriz.

Yeni kadroyla üç maç oynadık. Oynadığımız iki takım ligin alt sıralarındaki vasat takımlardı. Son oynadığımız takım ise uzun süre ligde lider konumda bulunan ama son dört maçını kaybetmiş güçlü bir ekipti. Her üç maçta da maça ortak olma anlamında yeterli iradeyi ortaya koyamadık. Sıkıntı belli.

Yeni teknik direktör Erhan Altın bu kadroyla oynan maçların kasetlerini seyretmiştir diye düşünüyorum. Erhan hocaya akıl verecek değiliz, haddimiz değil, ama sürdürülen yanlışları eleştirme en doğal hakkımız.

Bir defa ayakta kalmak, maça ortak olmak ve üretkenliği ortaya koymak için takımın beyni sayılan defansın önündeki  bölge, oyunu  geriden kurup, şekillendirecek oyunculardan kurulmalı. Güçlü bir orta saha kurgusu bir takım için çok şeydir. Üç maçta da gördük ki Kadir Taşoğlu ve Kadir Bekmezci’den oluşan bölge çalışmıyor, üretemiyor. Burası geriden oyunu kuramayınca, ne bekler ileri çıkabiliyor, ne dikine oyun oynanabiliyor. Ortaya da koşan ama hiçbir şey üretmeyen, alan ve adam markajını sağlıklı yapamayan bir takım çıkıyor.

Bana göre bu takımın kadro tercihi yeniden şekillendirilmeli. Gerekirse iki bek de dahil olmak üzere orta saha ve kanat oyuncuları yeniden yapılandırılmalı.

Tutmayan tercihlerde ve oyun şablonunda ısrar edilmemeli. Elimizde yeterince oyuncu var, bunlardan yeni bir 11 denemek bize bir şey kaybettirmez, mevcut kadroyla zaten üretim yapamıyoruz.

Tandem ikilisi de İdrissa Diarra’nın ağır kalması ve deneyimsizliği yüzünden ciddi açıklar veriyor. Defans hattını sağlama alıp kolay gol yememe yeteneğini kazanmamız lazım. Önce kolay gol yememeyi sağlayacağız, gerisi gelir.

G.Birliği maçı rakip kaleye etkili şut atamadığımız, karambolden bulunan gol dışında gol pozisyonu üretmediğimiz bir maç oldu. Bu, üçüncü bölge oyuncularını da sorgulama hakkını veriyor. Lamine Diarra çok ağır ve yanındaki oyuncularla çok uyumsuz. Bu takım bu şekilde yürüyemez. Ciddi bir değişim gerekiyor. Koşan, mücadele eden bir takım için eldeki diğer oyuncuları düşünmeli sayın Erhan Altın.

Önümüzdeki Karabükspor maçı bu anlamda bir fırsat maç. Değişime bu maçla başlamalı ve yeni kadroyla ilk galibiyete uzanmalıyız. Zira yol kısalıyor, zaman daralıyor.

Bir sonraki yazımda buluşuncaya kadar sevgiyle ve huzurla kalın.

Yazarın Diğer Yazıları