Ahmet KIZILKAYA

ELAZIĞ MÜZELER ŞEHRİ OLUR MU?

Ahmet KIZILKAYA

Bu şehirde doğdum, bu şehirde büyüdüm. Çocukluğum ve gençlik çağlarım Elazığ’ın kent kimliği üzerine yapılan tartışmaları dinlemekle geçti. Kimi zaman sanayi şehri, kimi zaman kültür-sanat şehri, kimi zaman da sağlık ve üniversite şehri olabileceğine dair tanımlamalar yapıldı Elazığ için.

Ancak kabul etmeliyiz ki, çoğu zaman bu tanımlamalara uygun hamleler yapılamadı, büyük adımlar atılamadı. İyi niyetli bazı çalışmaları bir yana bırakacak olursak bugüne kadar yapılan projelerin hiçbiri Elazığ’ı Türkiye ve Dünya vitrininde öne çıkaracak düzeyde olmadı, olamadı.

Oysa kentin kültürel varlığı, turizm potansiyeli, tarihi birikimi ve zenginliği Elazığ’ı bugünkü konumundan çok daha ileriye taşıyacak bir seviyeyi işaret ediyor. Bu kent, Türkiye’de kendisini ön plâna çıkaracak bu kadar çok potansiyeli bağrında taşıyorken neden bunlar ön plana çıkarılmak ve vizyona sunulmak yerine kuru tartışmalarla vakit kaybedilmiş, doğrusu düşündürücü.

Düşünün, Elazığ yerel basın anlamında Anadolu’nun en eski şehirlerinden biri, ama bu şehirde bir basın müzesi yok.

Elazığ, üç tarafı sularla çevrili bir yarımada şehir, bir barajlar şehri, Fırat  ve Dicle gibi büyük nehirlerin havzasında bir şehir ama burada bir su ürünleri müzesi yok.

Elazığ ipek böcekçiliği, bakır işlemeciliği gibi çok eskilerden beri bir üretim merkezi, ama bu şehirde bir el sanatları müzesi yok.

Elazığ Türkiye’nin en zengin ikinci mutfağına sahip, ama bu şehirde bir gastronomi müzesi yok.

Elazığ, Avrupalılar’ın  ‘mumlu dans’ diye tanımladıkları çayda çıra ile uluslararası arenada şampiyonluklar kazanmış bir şehir ama bu şehirde bir folklor müzesi yok.

Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi yerleşkesi içinde 1982 yılında kurulan Elazığ Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi’ni saymazsak şehirde müze kültürünü yerleştirecek bir yapı yok maalesef.  Arkeolojik ve etnografik eser sayısı bakımından ülkemizin en önemli müzelerinden biri olan Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi de halkın ne kadarınca biliniyor, ne kadarınca ziyaret edilmiş o da ayrı bir soru işareti. Yakın zamanda müzenin önüne kondurulan kafe işletmesi, adı itibariyle eminim müzeden daha çok ziyaret edilmiştir.

Oysa kültür ve turizm sektöründe müzelerin yeri ve önemi o kadar fazla ki. Özellikle Avrupa’da gezip gördüğümüz birçok şehirde sırf müzeleri için ziyaret edilen şehirler var. Viyana, Prag, Atina, Budapeşte, Gdansk, Floransa, Berlin, Sofya, Zagreb bunlardan birkaçı. Tur operatörler ve seyahat şirketleri, bazı şehirleri sırf müzeleri için gidilecek yerlere, yani turizm destinasyonlarına dahil ediyorlar.

Eğer Elazığ bu anlamda belli iddialar taşıyor ve özellikle kültür-turizm sektöründe adından söz ettiren bir kent olmak istiyorsa çalışmalara bir an önce başlamak durumundadır diye düşünüyorum.

Özellikle Sayın Valimiz Çetin Oktay Kaldırım’ın bir süreden beri başlattığı çalışmalar, yeni turizm merkezlerini gün ışığına çıkartma gayretleri doğrusu takdire şayan.  Buna tüm kent ahalisi olarak yediden yetmişe destek vermek zorundayız.

Geçtiğimiz günlerde yeni keşfedilen Kara Leylek Kanyonu’nun ulusal düzeydeki yansımalarını görünce şehir adına heyecanlanıp, umutlanıyoruz. Bugüne kadara ilgili kurumlarda yönetici konumunda görev yapanlar acaba bu türden çalışmalar içinde niye olmadılar, kendilerini bir sorgulasınlar lütfen.

Sözün özü müze ve müzecilik, dünyada karşılığı bulunan kavramlar. Müzelerin kent kültürüne ve sosyal gelişmişlik düzeyine yaptığı katkılar herkesçe biliniyor. Bu gerçekler ortadayken Elazığ gibi kültürel ve turizm varlıkları zengin olan bir şehir, bunun dışında kalmamalıdır.

Turist sayısı artırmak, özellikle nitelikli turist kitlelerini şehre çekmek için müzeler bir fırsat. Elazığ’a kısa vadede kazandırılacak birkaç müze emimin şehre çok şey katacaktır. Eskişehir ilimiz bu anlamda önümüzde bir örnek olarak duruyor.

Ve biliyorum ki bütün bu çalışmaların içinde görev almak isteyecek gönüllü insanlarımız var. Şehrin sosyal motivasyonunu artıracak, sosyal gelişmişlik düzeyini ileriye taşıyacak bu çalışmaların bir an önce başlamasını diliyor, bu çalışmaların bir gönüllüsü olacağımı buradan ilan ediyorum.

Bir sonraki yazımda buluşuncaya kadar sevgiyle ve huzurla kalın..

 

Yazarın Diğer Yazıları