Ahmet KIZILKAYA

BİR MAĞLUBİYETTEN DAHA FAZLASI

Ahmet KIZILKAYA

 

Elazığspor, rahatlıkla puan yada puanlar alacağı bir maçta Gazişehir Gaziantep Futbol Kulübüne de mağlup olarak son haftalardaki keskin düşüşünü önleyemedi. Lige iyi transferler yaparak başlayan ve ligin kulüp olanakları açısından en iyi ekiplerinden biri olan, ama henüz takım olmayı becerememiş Gaziantep takımı karşısında bir anlamda kendi yanlışlarına kurban oldu ve bizim maça kadar sadece bir galibiyeti bulunan rakibine boyun eğdi.

Elazığspor’daki bu keskin düşüşün mutlaka sebepleri var. Sadece bu maça özgü olarak değerlendirme yapmak yanıltıcı olur. Düşünün ki bu takım ilk beş maçta, hatta Altınordu maçını bir tarafa bırakacak olursak dört maçta 10 puan toplamış ve 9 gol atarak filelerinde 7 gol görmüş bir takım. Ancak aynı takım, diğer beş maçta ise ancak 5 puan toplamış ve 6 gol atıp, 6 gol yemiş. Yani tam tamına yüzde 50’lik bir düşüş. Bunun için diyorum ki takımda beş haftadır süregelen dramatik düşüşün sebeb-sonuç ilişkisini anlamadan sadece Gazişehir Gaziantep maçına odaklı bir mağlubiyet analizi yapmak gayet kısır kalacaktır. Dolayısıyla alınan bu son mağlubiyet doğrusu benim için hiç de sürpriz olmadı. Zira önceki haftalarda yazdığım yazılarda gerçeğimizi görelim ve tehlikenin geldiğini hissedelim babında yorumlar yapmış, yazılar yazmıştım. Tabiki bu maça dair yanlışları konuşmak, irdelemek lâzım, lâkin olaya büyük boyutuyla bakmazsak, gündelik ve anlık değişmelerin etkisinde dönüp dururuz.

                                                                                        ***

Sezona Altınordu mağlubiyetiyle başlamış olsa da o maçta oynanan oyun, futbolcuların kazanma iştahı ve kenar yönetiminin heyecanıyla herkesi umutlandırmış ve gelecek adına iyi sinyaller vermişti Elazığspor. Takımın sezon başında iyi koşullarda bir kamp dönemi geçirdiğini de hesaba katarsak o hızla dört maçta 10 puan alınmış, ikisi deplasmanda olmak üzere üst üste üç galibiyete imza atılmıştı. Sonrasında iyi oynamadığımız ama öne geçtiğimiz bir maçta son saniye golüyle Balıkesirspor’a puan verince bunu yorgunluğa ve konsantrasyon kaybına bağlamıştık. Kuşkusuz Balıkesirspor maçındaki etkisiz oyun ve yediğimiz son dakika golü, yorgunluğa ve belli ölçüde konsantrasyon kaybına da bağlanabilir, ama bana göre asıl faktör, kazandığı maçlarda oyuncuların kişisel becerilerine dayalı galibiyetler elde eden Elazığspor’a rakiplerin aldığı kısıtlayıcı önlemler ve deşifre olan oyun anlayışıydı.

Nitekim hemen sonrasında gittiğimiz A.Ç. Giresunspor deplasmanında da kendi oyunumuzu oynamaktan çok rakibin oyununu bozan bir anlayışla sahada var olduk ve beraberlikle döndük. Yine içerideki Ç. Rizespor maçında alınan 3-1’lik galibiyet, Elazığspor’un duran toplardan bulduğu gollerle kazandığı bir maçtı. Yani oyunsal anlamda rakibe baskı kuran bir anlayışta değildik. Üstelik kendi içinde birtakım özel problemleri olan rakibin, bize gelmeden önce kendi evinde Ankaragücü’ne 4-1 mağlup olmuş demoralize bir ekip olduğunu unutmayalım. Buraya kadarki Elazığspor’u ligin genel görünümü içerisinde başarılı sayabilir ve alınan sonuçları makul karşılayabiliriz. Ancak özellikle Ümraniye deplasmanında ortaya konan etkisiz oyun ve yenilen son dakika golü, hemen ardından içerideki Samsunspor maçı ve yine ikiz kez öze geçilmesine rağmen rakipten arka arkaya yenilen goller, takım için endişe edecek veriler olduğunu gösteren somut gelişmelerdi. Son Gazişehir Gaziantep maçı ise bu keskin düşüşün psikolojisi yanında, maça dair özel gelişmeler yüzünden kaybedilen bir maç oldu.

                                                                                         ***

Gazişehir Gaziantep deplasmanı her şeye rağmen puan alabileceğimiz ve son haftaların moralsizliğini üzerimizden atmaya vesile olacak bir karşılaşma olabilirdi. Ancak daha maçın 2. dakikasında orta alan oyuncumuz Kadir Bekmezci’nin gördüğü son derece anlamsız kırmızı kart, bizim moralimizi iyice bozarken evinde bile iyi oynamayan Gaziantep ekibine ise önemli bir avantaj ve motivasyon sağladı. Bu nedenle, daha maçın 2. dakikasındaki bu gelişme yüzünden maça çıkan 11’in ve saha içi dizilişin sağlıklı yorumu yapılamaz bana göre. Çünkü Mehmet Altıparmak hocanın oyun stratejisini bu zorunlu gelişme yüzünden tam bir gerçekçilikle değerlendiremeyiz. Yine de golü yediğimiz 30. dakikaya kadar topu ayağımızda tutmak ve rakibin pas bağlantılarını kesmek adına elimizden geleni yaptık.

Son haftaların en belirgin hastalığı olan rakibi ön bölgede karşılamayıp, şut atma mesafesine kadar marke etmemek, önünü açıp şut atmasına olanak tanımak ve alan-adam markajlarını iyi uygulayamamak, çok ucuz bir gol yememize sebep oldu diyebiliriz.  Golü yedikten sonra yapılan oyuncu değişikliklerinin bana göre yanlış olması, saha içi dizilişin değiştirilmemesi, çekingen bir futbol anlayışıyla sahada bulunmak, Elazığspor’un mağlubiyetini bir anlamda kaçınılmaz kıldı. Oysa üzerimize gelmekte iyi organize olamayan rakibi orta sahada durdurmak için orta alan oyuncularının sayısı artırılabilir, defans biraz daha öne çıkarılabilir ve topun bizde kalması sağlanarak kanat organizasyonları denenebilirdi, ancak bunların hiçbiri yapılamadı. Yediğimiz golde kaleci Soner’in bariz hatası - ki Soner bunu son haftalarda sık sık yapıyor - ve yine ön libero oyuncularımızla defans hattı oyuncularımızın markaj ve pozisyon hataları affedilecek cinsten olmayıp, Elazığspor’da kurgusal, mental ve psikolojik anlamda birtakım sorunların olduğunu ortaya çıkardı.

                                                                                     ***

Peki bu sorunlar giderilebilir sorunlar mıdır diye sorulacak olursa ben evet derim. Ama bu teknik heyetin ve futbolcularımızın istemeleri ve becerileriyle de ilgili. Bu süreç şüphesiz  akşamdan sabaha değişecek bir süreç değil, ama önü alınamayacak problemler de değil. Daha iyi çalışmak, set oyunu becerisini geliştirmek, alternatif hücum ve savunma planları hazırlamak o kadar da zor olmasa gerek.

Önümüzde bir Gaziantepspor maçı var, rakibi küçümsemeden oynanacak bir oyun, alınacak bir galibiyet ve arkasından verilecek lig arasıyla bazı sıkıntılarımızı daha aza indirgeyebiliriz.

Kabul edelim ki Gazişehir Gaziantep maçında alınan mağlubiyet, bir mağlubiyetten çok daha fazla anlamlar içeriyor. Ancak biraz ruh, biraz inanç, biraz özgüven ve çalışma, bizi tekrar arzu ettiğimiz yere taşıyacaktır. Kendimize inanalım, kenetlenelim ve isteyelim. Bu kadar düşüşü kendimize yakıştırmayıp silkinelim. Gerisi gelecektir.

Bir sonraki yazımda buluşuncaya kadar sevgiyle ve huzurla kalın..

 

Yazarın Diğer Yazıları