YANLIŞ MI AMA?
İlimizde yaşanan depremin ardından TOKİ tarafından pazarlık usulüyle yapılan birçok ihaleye özellikle Karadenizli firmaların davet edildiği çok söylenip yazıldı.
Bu şirketlere bazı bakanların yakınları ve bakanlıkta üst düzey görev yapan bürokratların ortak ya da sahipleri oldukları da konuşuldu ve iddia edildi.
İlimizde hızla yükselen TOKİ konutlarında çalışan hemen hepsi il dışından olan işçi ve teknik personelin ihtiyacı olan yemek ihalesinin bile ilimizde onlarca firmaya rağmen dışardan gelip yemek firması kuran bir isme verildiği de çok konuşuldu.
Karadeniz hayranlığı ve bağımlılığının son örneği Giresun Dereli’de yaşanan sel felaketi oldu.
Depremin onca mağduriyetine rağmen Elazığlılara reva görülmeyen hibeler Giresunlu mağdur kardeşlerimize anında ulaştırıldı. Bunların hepsi yaşandı ve haberlerden öğrenildi.
Elbette yapılan doğrudur ve selden mağdur olanlara devletin yaptığı destek alkışlanacak ve sosyal devlet ilkesinin bir gereğidir. Ancak aynı hassasiyet ve duyarlılık ne yazık ki şehrimize ve insanımıza gösterilmedi.
Dokuzuncu ayına girdiğimiz depremin hala yaraları sarılabilmiş, her şeyden önce vatandaşın evinin akıbetinin ne olduğu ya da olacağına dair en küçük bir bilgi kırıntısı bile mevcut değil.
Memleketin her tarafı bizim, bütün insanları azizdir ve değerlidir. Ama “Karadeniz daha değerlidir” anlayışı ve uygulamaları Anadolu insanını rencide etmekte ve devlete olan güvenini sarsmaktadır.
Devlet baba, her bir ferdin babasıdır. Ayrım yapması kendisinin de zararınadır. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturu sadece miting konuşmalarının bir malzemesi ve pelesengi değil, özümsenerek hayata geçirilmesi gereken önemli bir ilkedir. Güveni zedelememek lazım..