VAZGEÇMİYORLAR! BİZ HİÇ VAZGEÇMEYECEĞİZ
Rus Büyükelçi suikastı bize bir kez daha gösterdi ki boş durmuyorlar
Rus Büyükelçi suikastı bize bir kez daha gösterdi ki boş durmuyorlar. Durmaya da niyetleri yok. Yüz yıldır saldırıyorlar. Ama bu sefer kazanan onlar değil, biz olacağız.
Cumhuriyet tarihi boyunca bu milletin ayağa kalkmasını engellediler. Aklını kullanmasına, kendi iradesiyle karar verebilmesine ve kendi kaderini kendisinin belirlemesine izin vermediler. Ne zaman ki millet ayağa kalkmaya çalıştı hemen müdahale ettiler. Kendilerini hep efendi bizi ise köle olarak gördüler. Sen otur oturduğun yerde, ne oluyor sana dediler.
İlk ayağa kalkışımız Menderes ile oldu. Millet biraz nefes aldı, feraha kavuştu derken hemen müdahale geldi ve darbe ile Menderes’i derdest edip ardından da idam sehpasında ölümsüzleştirdiler! Milletin adamını millete rağmen katlettiler. Ardından 1971 de muhtıra vererek millete yine ayar çektiler. Akıllı ol dediler. Bilinçlenme, üretme, büyüme dediler. Biz üretiriz size satarız dediler.
1980’de yine darbe ile millete müdahale ettiler. Bu defa gençleri birbirine kırdırarak denediler. Ülkeyi öyle bir hale getirdiler ki millet ordu darbe yapsın diye dua eder hale gelmişti. Olan yine bizim insanımıza, bizim ülkemize oldu. Millet 30 yıl sonra bu darbecilerin vatan haini olduklarını anlayabildi.
28 Şubat’ta bu defa farklı bir yöntem ile denediler. Refah Partisi’nin halkın umudu olduğu dönemde geldi müdahale. Millet yine uyanmaya, sahibi olduğu devleti kendi aklıyla yönetmeye karar verdiği için müdahale ettiler. Değerlerimizi ve dinimizi aşağılayarak, yasaklayarak ve dindarları devletten uzaklaştırarak darbe yaptılar. Yine ayar vermişlerdi. Haddinizi bilin demişlerdi. Bu ülkenin ayağa kalkmasına, kendi başına hareket etmesine ve bağımsız davranmasına müsaade etmeyiz demişlerdi. Hepsinde başarılı oldular. Her seferinde ülkemizi onlarca yıl geriye attılar. Bizi fakirleştirdiler, kendi öz kaynaklarımızı kullanmamıza izin vermediler. Tüm bunları içerideki vatan haini işbirlikçileri sayesinde gerçekleştirdiler.
Fakat halkın feraseti ve imanı bu ülkeyi onlara bırakmayacak kadar kuvvetliydi.
2002’de AK parti iktidarı ile yeni bir dönem başlamıştı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ama bu defa iktidar sabırlıydı. Tehlikelerin farkındaydı. AK Parti lideri Erdoğan, yaklaşık 80 yıldır ülke üzerinde oynanan oyunların farkındaydı. Ona göre gardını almıştı. İçerdeki ve dışarıdaki düşmanları çok iyi biliyordu. İşinin zor ve uzun olduğunu da biliyordu. Kendinden öncekilere yapılanların kendisine de yapılacağını da biliyordu. Hepsine karşı dirayetli bir şekilde duracaktı. Önce Allah’a, sonra milletine güveniyordu. Ki öyle de oldu. Allah bu millete yardım etti. Yaklaşık 15 yıllık iktidarı döneminde bürokratik vesayet ile mücadele etti, E-Muhtıra yaşadı, yargı ve polis darbesi yaşadı, 15 Temmuz’da askeri darbe yaşadı ama yine de yıkılmadı. Mücadelesine devam etti. Mücadele etmeye de devam ediyor. Çünkü millet onunla. Milletin desteği arkasında.
Şu anda da terör ve suikastlar ile bizi yıldırmaya çalışıyorlar. FETÖ, PKK, DAİŞ ve DHKP-C tüm gücü ile saldırıyor. Başarılı olamayacaklar. Sabredersek, dik durursak, oynanan oyunun farkına varırsak tuzakları başlarına yıkılacak.
Düşman dört bir yanımızı sarmış durumda. Evimizin dışındaki tehlikeleri atlatmadan evimizin içinde huzur bulamayız. Elbette Erdoğan da fanidir ve bir beşerdir. O da hata yapabilir. Fakat bu süreçte Erdoğan’a destek boynumuzun borcudur. Selamete çıktıktan sonra küçük meselelerimizi kendi içimizde hdigerederiz. Heldigereşiriz. Ama şu anda gün, birlik günüdür…