VASATİZM
Muhterem okurlar Merhaba,
Bundan böyle, köşe yazılarımla 'Elazığ Hâkimiyet' teyim
Muhterem okurlar Merhaba,
Bundan böyle, köşe yazılarımla “Elazığ Hâkimiyet” teyim.
Değerli okurlar,
Bir şehirde, binlerce insan yaşar. Şehirleri vasat ta olsa kimilerine sıradanlık, rahatsızlık verir. Bir katma değerinin olmasını ister, yaşadıklarının… Çevresini, canlandırmak renklendirmek arzusundadır hep… Ama bütün bunları paylaşımla hayata sevk etmeye çalışır.
Bizleri, “Hâkimiyet” le bir araya getirmek isteyen ve siz okurların katına çıkaran Ahmet Toprak da bunlardan biri…
Ahmet Toprak, yıllarca yurt dışında kalmış… Farklı kültür ve inançtaki insanlarla bir arada yaşamış… Yaşamı sentezlemiş… Döndüğünde de içinde depreşen arzu, onu mesleğiyle yetindirmemiş, bir gazete çıkarmaya karar verdirmiş… Bir yıl gibi kısa bir süre içerisinde haber, dağıtım, baskı kalitesi ve yönetim anlamında, gazeteyi zirveye oturtmuş… Ancak bununla da yetinmeyip, “Daha iyi ne yapabilirim? Gazeteyi daha ileri nasıl taşıyabilirim?” düşüncesine yönelmiş. Bu düşünceler doğrultusunda sıradan olmayan, olayları farklı yorumlayan samimi kalemleri bir araya getirmiş…
Evet,
Hâkimiyet gazetesi, bugün itibariyle, yeni yazar kadrosuyla, yeni bir yayın dönemine “merhaba” diyor… Yeni dönemde “Hâkimiyet” gündeme hâkim olmaya devam edecek, asla vasat bir görüntü sergilemeyecektir.
“Hâkimiyet” asla vasat olmayacaktır…
*****
Vasat, iki şeyin arası demektir. “Orta” demektir vasat.
Vasat, ne “iyi” ne de “kötü” demektir.
Sınırların içinde olmaktır, vasat olmak...
Günümüzde vasat, olağanın altı gibi anlam kaymasına uğramışsa da, bir şeyin vasat olması o şeyin, olağandan ne “eksik” ne de “fazla” olması demektir.
“Orta” dereceyle okuldan mezun olan bir öğrenci, vasat bir öğrencidir. Ligi “ortalarda” bitiren bir takım, vasat bir takımdır.
Vasat, bir şeyi kötülemek için kullanılmaz. Kötülük yoktur içinde… Esasen bir değerlendirme ölçütüdür, vasat…
Vasat toplumlarda, hayat normaldir. Hırs yapılmaz, çok çalışılmaz, 5’den şaşılmaz 6 aşılmaz…
Vasatizm, en rahatlatıcı ideolojidir; vasat olmayı kabul ettiğinizde, yeni olanı, farklı olanı yapma zorunluluğundan kurtulursunuz, orijinal hiçbir fikir oluşturmadan yaşayıp gidersiniz… İnsanlığa katkı sunmak için gözlerinizi kör edip araştırma yapmanıza bilim, teknoloji üretmenize gerek yoktur.
Dünya çapında kabul gören, okunan bir roman yazmanız, bir eser sunmanız gerekmez.
Olimpiyatlarda madalya almasanız da olur…
Havuza balıklama atlamanıza da gerek yoktur. Çivileme atlarsınız olur…
Ambulansa adam taşınırken hastayı kafa üstü yere çakan, hatta bir şey olmamış gibi kaldıran sağlık görevlisi “kötü” bir insan değildir. Sadece vasattır. Ertesi gün bir başka hastayı düşürmemek için önlem almayan yöneticinin de kötülüğünden bahsedilmez… Sadece ve sadece vasattır…
Merkezinde çimento fabrikası olan bir şehir vasattır. Doğal gazı olduğu halde girişinde odun ambarı olan bir şehir vasat bir şehirdir.
Kültür ve sanat adına üretmeyen bir şehir vasattır. Bilim üretmeyen bir üniversite vasat bir üniversitedir.
Trikotaj atölyesinden çıkarcasına birbirine tıpatıp benzeyen gazeteler de vasattır. O gazetelerde köşesinden birine ya övgü ya sövgü gönderen de vasattır. Bilgisi olmadan her telden çalan da vasattır…
Velhasıl vasatı okuyan da vasattır.
Vasat, bir şeyi kötülemek için kullanılmaz. Kötülük yoktur içinde…
Esasen bir değerlendirme ölçütüdür, vasat…
“Hakimiyet” asla vasat bir görüntü sergilemeyecek, asla vasat olmayacaktır.