VALİ BEYE AÇIK MEKTUP...
Sayın çok kıymetli Vali bey Bugün size halkımızın çok ciddi manada muzdarip olduğu bir konuyu ve çözümü için mücadele ettikçe karşılaştı
Sayın çok kıymetli Vali bey; Bugün size halkımızın çok ciddi manada muzdarip olduğu bir konuyu ve çözümü için mücadele ettikçe karşılaştığım ilginçlikleri anlatmaya çalışacağım..
Yaklaşık iki yıldan bu yana değişik dönemlerde, bir çok defa 153 beyaz masayı dilenciler konusunda aradım. Yaptığım hemen her görüşmede " bey efendi konu ile alakalı zabıta birimiyle görüşüp gereğini yapacağız " söylemleri ile karşılaştım..
Lakin gelin görün aradığım esnadan itibaren saatlerce o bölgeyi takip etmeme rağmen ne gelen nede giden bir zabıtaya rastlamadım.. İlerleyen günlerde bu sorunun artarak devam etmesi üzerine yine defalarca aradım. Görüştüğüm kimselere bu sorunun neden çözülemediğini, kimler çözebilecek ise beni o birimlere yönlendirmelerini rica ettim.
Görüştüğüm kişilerin çaresizlik ve acziyet içeren söylemlerini duyunca belediyenin bu sorunu çözemeyeceğini onları bu konu ile alakalı meşgul etmemem gerektiğini anladım!..
Aldığım cevap şu; '' bey efendi bu konu ile yapabileceğimiz tek şey alıp üzerlerindeki paralara el koyup serbest bırakmak '' oldu.
Yani meali bizim çapımız bu sorunu çözmeye yetmiyor. Biz bu kadarız.. Kıymetli Vali bey; bunun üzerine 155 i arayıp, mahdigerelerde, trafik ışıkları altında dilenen çocukların bu alanları istila ettiğini, tiner gibi maddeleri koklayıp gruplar halinde gezdiklerini, çoluk, çocuk, yaşlı demeden insanlara yapışıp rahatsız ettiklerini, bu işin hızla çeteleşmeye doğru gittiğini ifade etmeye çalıştım.
Buradan edindiğim izlenimde, maalesef bu duruma alışmamız gerektiğini emniyetin yetki ve etki alanında olmadığını onlarında bu durum karşısında ellerinin kollarının bağlı olduğunu gördüm.
Kısacası sayın Valim emniyette bu durum karşısında çaresizlik içinde.. 153, 155 derken bu hatların bir numarası(!) olmadığını görünce 156, 157, 158 li hatları aramayıp başka bir şey yapayım istedim.
Değerli Valim; belki sesimi duyan olur düşüncesi ile konu ile alakalı iki köşe yazısı yazdım. Benim dışımda da değerli bir kaç kalem üstadı da bu konuya ilgi alaka gösterdi ve gidişatın hayra olmadığını yazdı. Ne yazık ki, ne benim ne de bu arkadaşlarımızın yazıları bir türlü karşılık bulmadı. Kimseler zerre-i miskal üzerine sorumluluk almadı.
Değerli Vali bey; belki yazıyı okurken, sorunu sıradan basit bir dilencilik vakıası olarak addedebilirsiniz. Ne var yani iki tane çocuğun ekmek parası kazanmasında diyebilirsiniz lakin durum bundan çok çok öte. Amacım orada dilenen insanların topladıkları paralar değil.
Amacım bu işin mafyalaşmaya, çeteleşmeye giden, toplumun isyan noktasına gelen durumunu aksettirmek. Kaldı ki oradaki amaç eve ekmek su götürebilmek için dilenmek değil. Bu çocukları oraya getirip bırakan insanlar var ve çok ciddi bir rant dönüyor. Her aileden 4-5 kişi dileniyor her biri 100 tl den aşağı toplamıyor. Aya, yıla vurulunca dönen meblağı siz düşünün. Derdim buda değil. Derdim; insanların o görüntü ve güvensiz tablo ile yüzgöz olması..
1 hafta önce Suriye uyruklu insanların karıştığı bir insanın yakılarak sonuçlandığı cinayeti biliyorsunuz. Cami avluları tinerci Suriye'li ve yerli dilencilerin istila alanı olmuş durumda. Caddelerde gruplar halinde tinerler çekerek dolaşan değişik tipte insanlar var. Şehir bu halde iken, belediye kendini tamamen kaldırım ve yol yapmaya adamış durumda.
Yapılan yol ve kaldırımlar güvenli, huzurlu olmadıktan sonra neye yarar siz söyleyin. İnsanlar caddeye çıkamıyor kaldırım güzel olsa ne yazar! Sayın Valim; Dün bu konuyu kendi kişisel facebook sayfamda ayrıca yazdım.
Bir kız kardeşimizin yazmış olduğu yorum olayın vehametini gözler önüne sermeye yetti. Şule Tan isimli bu kardeşimizin yazdıkları aynen noktasına virgülüne dokunmadan şöyledir: '' Yolda yürümeye korkar olduk abi. Para isteyip vermeyince kulağımızdaki küpeye saldıranlar var.
Daha çok şey var buradan paylaşamadığımız. Ama bir an önce çözüm bulunsa ne güzel olur. Korkudan dışarıya çıkamaz hala geldik. iş çıkışı eve giderken başımıza ne gelecek bilemiyoruz '' ( Şule TAN )... Bu yorumun üzerine emniyeti aramalarını yazıyorum kızın verdiği cevap şu; '' Bizde bir kaç kere söyledik.
AMA SUÇ İŞLEMEDİKLERİ İÇİN İŞLEM YAPILAMIYORMUŞ!!
Belediye İş Merkezinin girişinde 4-5 tane kız çocuğu mendil satmak için yapışıyorlar insanlara ve bundan 3-5 yıl sonra durumları ne olur çok merak ediyorum '' ( Şule TAN )
Sayın valim; merakımı mazur görün ama emniyetin yada belediyenin görevi suça giden yolu kapatmak mı, yoksa suç olup bittikten sonra müdahale etmek mi? Yani bir insan gasp edilip yada öldürüldükten sonra gelen adaletin, cezanın vicdanlarda bir hükmü olur mu? Başka bir deyiş ile '' Desti kırıldıktan sonra dizi dövmenin ne anlamı var '' ?
Bir başka değerli sayfa takipçim ise taziye evlerinin bu konu ile alakalı gelmiş olduğu noktayı işaret ediyor, İşte o yorum; '' Reis mazlum İnsanlara sahip çıkma konusunda en çok ben taraf oldum lakin bu iş çığırından çıktı. Bir misal vereyim konuyla alakalı; Bir arkadaşımızın babası öldü tanınmış bir aile İzzet paşa taziye evinde taziyeleri kabul ettiler ..10 dk bir biri geliyor para para adam ne yapsın utanma pazarı verdi verdi. Son gün daha dayanamadı kalktı bağırdı dışarı attı ..
Artık yemin ediyorum bunların gelme saatlerini bile ezberledim. Kim saat kaçta gelecek kadrolu işçi gibi hepsinin saati belli. Çok güzel bir konuya temas etmişsin. Önlem alınma ise iş başka yerlere gidecek Allah razı olsun senden '' ( Aydın DİRİBAŞ )
Tablo bu. Hala daha önemsiz geliyor mu bilemiyorum... İşin başka bir tarafı; aslında bu durumu benden önce size, REİSİN BİR İŞARETİ ile her yere yoka postane meydanı, öğretmen evi önünü mesken tutan! Portakal bıçaklama, Coca cola dökme eylemi için birbiri ile yarışan çok değerli STK ve dernek temsilcileri sunarak, proje ve çözüm talep etmelilerdi.
Lakin onlar şuan dünyayı kurtarmak, KATAR krizi ve benzeri sorunları çözmekle meşguller!! O nedenle iş bana düştü. Yoksa o çalışkan,sorumluluk sahibi dernek ve çok müstesna BAŞKANLARI varken bu iş bana düşmezdi! Evet çok kıymetli sayın Valim durum bu.
Siz devletsiniz, siz babasınız, siz büyüksünüz. Umarım sizde bu sorunun sizi aştığını söyleyip haklı(!) gerekçelerinizi sunup bizi kaderimize terk etmezsiniz..
Şayet sizi de aşarsa rotamı önce Sayın Binali Yıldırım'a, Sonra BÜYÜK REİSE, o da çözüm olamaz ise önce Şangay 5 li si ardından da NATO ya arz edeceğim.
Yani mesele belli ki o derece çözümsüz.
Ben meramımı arz etmeyeyim de kimler etsin siz söyleyin SAYIN VALİM..
SAYGILARIMLA...