Uzman Psikolojik Danışman Türker: 'Okul En İyi İyileşme Ortamıdır'
Kahramanmaraş Merkezli depremler nedeniyle depremin yıkıcı etkisini gösterdiği 11 şehirde bu durumun en iç karartıcı boyutu ise çocuklar üzerinde oluşturduğu travma oldu.
Depremden etkilenen 11 şehirde çocukların yaşadığı travmaların atlatılması için de Türkiye adeta seferber oldu. Ülkenin değişik yerlerinden onlarca uzman bölgede ücretsiz psikososyal destek sağlamak amacıyla kolları sıvadı.
TÜRKER, DENEYİMLERİNİ SAHAYA AKTARIYOR
O uzmanlardan biri de Elazığlı hemşehrimiz Uzman Psikolojik Danışman Meltem Türker oldu. Türker, Van Depremi, Soma Faciası, Elazığ Depremi gibi birçok felaket durumunda görev yaptı. Uzman Psikolojik Danışman Meltem Türker, bu olaylarda edindiği tecrübeleriyle Kahramanmaraş Depremi nedeniyle de sürekli sahada oldu.
EĞİTİM İHMAL EDİLEMEZ BİR HUSUS
Hakimiyet Gazetesi olarak bu doğrultuda Hemşehrimiz Türker ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Her ne kadar sahada edindiği tecrübelerle ilgili konuşacak çok şey olsa da bu röportajı tamamen eğitim ve öğretim konusuna ayırdık çünkü şu andaki en önemli meselelerden biri eğitim.
ELAZIĞLI ÖĞRENCİLER DAHA ŞANSSIZ
24 Ocak 2020 Elazığ Depremi ve ardından pandemi süreciyle Elazığ’daki öğrenciler okullarından uzun bir süre uzak kaldılar. Bu doğrultuda 20 Şubat Pazartesi günü Elazığ’da eğitim ve öğretim faaliyetleri tekrar başlayacak. 1 Mart’a kadar da devam zorunluluğu aranmayacak.
OKUL İYİLEŞTİRİCİDİR
Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı bilgiye göre de Elazığ dahil 71 şehirde okulların açılış tarihi zaten 20 Şubat olarak belirlenmişti. Uzman Psikolojik Danışman Türker de okulların bu tarihte başlamasının önemli olduğunu belirtiyor ve çocukların en iyi iyileşme ortamının okul olduğunu da altını kalın bir çizgiyle çizerek vurguluyor.
İşte Uzman Psikolojik Danışman Meltem Türker’e ilettiğimiz sorular ve yanıtları:
1-) Elazığ’da okullar açılıyor. Aileler çocuklarını okula gönderme noktasında tedirgin. Bununla ilgili neler söylersiniz?
Son 3 yılda 3 büyük deprem yaşadık. Ailelerin çocukları adına endişelenmeleri çok normal. Fakat Elazığ depremi ve pandemiyi de göz önünde bulundurursak eğitimin fazlasıyla aksadığını görüyoruz. Vakit kaybetmeden rutinimize dönmek bu süreci sağlıklı bir şekilde atlatmamıza yardımcı olacaktır.
2-) Aileler çocuklarını okula nasıl hazırlamalıdır?
Güven verici ve olumlu cümleler bu süreçte çok önemli. Örneğin; okul binaları kontrol edildi, okulunuz sağlam. Olumsuz bir durum olursa biz okula gelip sana ulaşacağız, biz gelene kadar da öğretmenin zaten sana yardımcı olacak.’ Şeklinde açık kısa ve net ifadelerle çocuklara okula devam etme düşüncesi telkin edilmelidir.
3-) 1 Mart’a kadar Elazığ’da devam zorunluluğu aranmayacağı söylendi. İlk hafta devam önemli mi?
20 Şubat ve sonrası okula gelen çocuklarımızla deprem sürecine ilişkin psikososyal deprem çalışmaları yürütülecek. Okula devam etmeyen çocuklar ve velileriyle bu süreç haliyle yürütülemeyecek. Çalışmaların sağlıklı ilerlemesi adına ilk hafta büyük bir önem arz ediyor. Bundan dolayı isteğimiz çocuklarımızın ilk günden eğitime tekrar adapte olmalarıdır.
4-) Bu süreçte öğretmenlere de büyük roller düşüyor, değil mi?
Fazlasıyla. Özellikle okul genelinde psikolojik danışmanlarımıza, sınıf genelinde ise okul öncesi öğretmenlerimize ve sınıf öğretmenlerimize. Şuan pek çok öğretmenimizin veliler ve öğrencilerle whatsapp grupları mevcut. Ailelerin ve çocukların eğitime devamları noktasında öğretmenler kilit rol oynuyor. Öğretmenlerimizin iletişim güçlerini kullanarak öncelikle devam konusunu ardından da yürütülecek psikososyal destek çalışmalarını sağlıklı yürütmesi çok önemli.
5-) Okul idaresine ne gibi işler düşüyor?
Okul idaresinin de eğitime dair ve okul binasına dair doğru ve sağlıklı bilgiler vermesi; öğretmen ve öğrencilere olumlu bir eğitim öğretim atmosferi sunması gerekir. Tabi okula nakil yapan afetzede öğrencilerimiz mevcutsa onların oryantasyon süreçlerine katkıda bulunmaları faydalı olacaktır.
6-) Son olarak sınıflara yeni katılmış olan öğrencilerimize nasıl yaklaşılmalı?
Öğretmenlerimizin bu konuda öğrencilerimize rol model olacağını düşünüyorum. Hiçbir şey olmamış gibi davranmak yerine duygu ve düşünceleri dile getirerek derse başlamak i, öğrencilerin kendilerini tanıtmalarını sağlamak sınıf atmosferine iyi gelecektir. Burada grubun gücü dediğimiz kavram ortaya çıkıyor. Duyguları paylaşmak, yalnız olmadığını hissetmek çocuklara iyi gelecektir. Öğrenciler kendilerini ifade etmek isterlerse sözlerini kesmeden göz kontağı kurarak, çocukla aynı seviyede oturarak dinlemek doğru olacaktır. Duygu ve düşüncelerini dile getirmek istemeyen öğrencileri zorlamamak, travmalarını hatırlatıcı sorular yöneltmemek, görseller göstermemek fayda sağlayacaktır.