Umutluyuz…
Seçimler yaklaştıkça siyasilerin çalışmalarında da bir artış gözüküyor. Milletvekilleri daha sık ilimize geliyor, ihalesi yapılan hizmetleri duyuruyor, yapılmış ya da yapılacak olan kamu binalarının tanıtımını yapıyor bununla da hızlarını alamayıp beş yıl önce hizmete alınmış bir projeyi yeniden kamuoyuna hatırlatıyorlar.
Ebette her bir siyasetçi, şehre gelmesinde emeği, alın teri ve katkısı olduğu hizmetleri ve bunu hayata geçiren siyasi partisini öne çıkartacak paylaşım ve haberler yapacak.
“Hafıza-yı beşer, nisyan ile maluldür” gerçeği hepimizi kuşattığına göre bu hizmetlerin zaman zaman hatırlatılmasında fayda var.
İlimiz 20 yıl içerisinde beklediği ve özlemini duyduğu birçok hizmete kavuştu. Bugün Elazığ’ın sorunları çetelesinde ne havaalanını, ne güney çevre yolunu ne stadyumu ne şehir hastanesini ne doğalgazı ne eğitimi ne duble yolları konuşuyoruz.
Bugün şehrin en önemli iki sorunu kaldı. Biri ovaların sulanması diğeri de Pertek köprüsü.
İşsizlik konusu da teşvikte 6. Bölge olmanın avantajıyla bir nebze çözüldü ve birkaç yıl öncesine göre OSB’de iki kat daha eleman istihdam ediliyor.
24 Ocak depreminden sonra yapılan 25 bin konut ile de birçok hemşerimiz sıcak ve konforlu yuvalarına kavuştular. Şehir merkezinde yıkılan evlerini yapmak için de yapı sektörünün normale dönmesini bekliyorlar.
Elazığ’ın aldığı tüm bu hizmetlere rağmen, halkımızda iktidar partisine karşı bir memnuniyetsizliği de görmemek, şehirden bigâne olmak demek olur ki, bu da şehrin nabzını tutan biz gazetecilere yakışmaz.
Evet, hizmet var mı? Var...
Peki, buna karşın bir memnuniyetsizlik var mı? O da var.
Birinin olmadığı yerde diğerinin olmaması gerekirken garip bir vaka ve fizikteki birleşik kaplar teorisine ters olarak ne yazık ki var.
O zaman demek ki bir sorun var.
Sorun hizmetlerde mi hizmetlerin kalitesinde mi lazım-elzem dengesinin kurulamamasından mı hizmetlerin yeterince anlatılamamasından mı yoksa hizmetlerle birlikte halkın bazı siyasi figürlere olan tepkisinden dolayı hizmetlerin de güme gitmesinden mi bilinmez ama böylesi bir sosyolojik vaka var bu şehirde.
Seçimlere daha 3.5 ay var. Yetkili, ilgili ve bu konuyu dert edenler, sözüne de değerlendirmesine de güvenilen isimlerle oturulup bu meselenin enine boyuna görüşülmesi ve bunlara sebep olan en önemli üç maddesi belirlenip bunun giderilmesi yönünde adım atılması gerekiyor.
Bunun için sağa sola bakmadan “ben varım” diyecek yürekli, samimi ve her şeyden önce de Erdoğan’a vefalı babayiğitleri bekliyor Elazığ. Çıkar mı? Umutluyuz…