Umut olamayan partiler
Son günlerde özellikle muhalefete mensup partilerden istifa eden milletvekillerinin istifa gerekçelerinde sıklıkla 'umut olamadık, halkın beklentilerine karşılık gelebilecek politikalar üretemedik' gibi ifadeleri sıklıkla okuyoruz.
İYİ Parti Ankara Milletvekili ve eski parti sözcüsü Kürşad Zorlu da partiden istifa ettiğini şu cümlelerle ortaya koymuştu:
“Kurultayla partimiz, rotasının aydınlık olmasını umduğumuz bir değişim yolculuğuna çıkmıştır. Ancak gelinen noktada, bu umudu geleceğe taşıyacak ortak bir hedef doğrultusunda ilerleme imkanının kaybedildiğini üzülerek görmüş bulunmaktayım.”
Bugün de DEVA Partisi Balıkesir Milletvekili Burak Dalgın, partisinden istifa ettiğini “Partide milletimizin talep ettiği köklü değişim maalesef gerçekleşmedi. Halbuki aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar bekleyemeyiz" cümleleri ile açıkladı.
DEVA Partisi’nin son süreçteki siyaset anlayışına dair eleştirilerini de dile getiren Dalgın, "Karmaşık mekanizmaların siyaset mühendisliği olarak algılanma, kimlik erozyonunu hızlandırma ve geniş kitlelere erişimi zorlaştırma gibi riskleri vurguladım." dedi.
Demek ki bir parti kurup onunla seçime girip, ittifakların bir ürünü olarak meclise girmek marifet değilmiş. Asıl maharet ve siyaset, halkın ortak meselelerine somut çözümler sunmak, Türkiye’yi yönetme iddiasını ortaya koymak ve bunları yeni bir siyaset üslubuyla yapmakmış.
Görünen o ki bunu muhalefetten yapan hiçbir parti yok. İlk kez iktidar olmaya yaklaşan CHP bile Özgür Özel ile bu şansını göz göre göre kaybediyor. CHP bırakın halka kendi kendine bile umut olamıyor ve bunu yansıtamıyor.
Türk siyasetindeki bu çaresizlik ve umut olamama durumu Ak Parti’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın farkını ve alternatifsizliğini ortaya koyuyor. Hani sıklıkla dile getirdiğimiz o yaman cümleyi bir kez daha tekrarlayalım ve şehrin sokaklarını temaşaya başlayalım.
“Türkiye’de iktidar sorunu yok, tam tersi muhalefet sorunu var”
