UMUDA TUTUNMAK...
Hayat bu… Ne zaman, hangi durumda ve hangi yaşta olursa olsun bizi nerelere savurabileceğini hesap edemiyoruz. Son günlerde yaşadığımız korona sebebiyle hiç aklımıza gelmeyen ve kendisine konduramadığımız genç yaşta ne kadar insanımızı kaybettik. Her birinin yaşayacakları ve insanlığa verecekleri daha çok hizmetleri olacaktı belki ama artık aramızda yoklar.
Bizlerin ne kadar ömrü olduğunu ve bu misafirhanede ne kadar kalacağımızı Allah bilir. Ama hakikat şu ki hayat doğum tarihi ile ölüm tarihi arasına konulan bir tire (-) işareti kadar. O işaretin bozu ve uzunluğu kadar yaşıyor, kırıp-döküyor ve ayrılıyoruz dünyadan. Ve yine tüm mücadele, tüm hırs, onca kırılan kalpler ve yıkılan gönüller, tüm mala ve dünyaya yöneliş bir tire işaretinin mesafesi kadar.
Bu kadar olumsuzluklar ve kalbi daralmalara rağmen bizi umutlandıran hayatlar da yok değil.
İzmir'deki depremin ardından Doğanlar Apartmanı'ndaki enkazdan yaralı çıkarılan 3 yaşındaki Elif bebeğin hayatı mesela…
65 saatin ardından mucize bir şekilde kurtarılan Elif'in, enkazdan çıkarılma anlarına ait görüntüleri görmeyenimiz yoktur.
Kurtarıldığı sırada bilinci açık olan ve korku dolu gözler ile etrafı izleyen minik Elif’in kendisini ambulansa taşıyan görevlinin ancak eline sığdırabildiği parmağına tutunması var ya…
O görüntü için neler yazılmaz ki… Hayata tutunmanın, umudu bırakmamanın ve her şeye rağmen yaşayabilmenin ne güzel karesiydi bu fotoğraf.
Elif Bebek bize her şeye rağmen, umudu tüketmemek gerektiğini bir tutunmayla gösterdi. Acılar içinden, yokluğa ve tükenmişliğe ramak kalmışlıklar içinden hayata, tutunmayı başaran Elif Bebek insanlığa da en önemli dayanma ve direnme dersi verdi. Rabbim iyi günlere ulaştırsın.