ÜÇ ZARF

Çok meşhur bir hikâyedir

ÜÇ ZARF
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Çok meşhur bir hikâyedir.

Hükümdarlıkla idare edilen bir ülkede işler iyice bozulmaya başlamış, hırsızlık, yoksulluk ve yolsuzluk almış başını gidiyor…

Vatandaşın can ve mal güvenliği yok.

Kimin eli kimin cebinde belli değil.

Padişah kendisine yüzlerce danışman buluyor bunlara ne yapacağını, ne yapması gerektiğini danışıyor her kafadan bir çözüm önerisi gelse de netice değişmiyor.

Derken benim gibi kafasında bir iki tahtası eksik birisi geliyor padişahın huzuruna…

“Padişahım ben senin derdine çare bulacağım” diyor.

Padişah merakla;

“De bakayım hele sen benim derdime nasıl çare bulacaksın?” diyor.

Adam hiç düşünmeden…

“Ben sana numaralanmış üç tane zarf vereceğim.

Başın sıkıştığında birinci zarfı,

Çok sıkıştığında ikinci zarfı,

Daha çok sıkıştığında üçüncü zarfı açacaksın” Der ve gözden kaybolur.  

                                               ***

Ülke her gün biraz daha geriye gitmekte ekonomi S.O.S vermekte, eğitim can çekişmekte, hukuk imdat diye feryat etmektedir.

Her gün üçer beşer şehit veriliyor, ekonomi dibe vuruyor.

Padişahın aklına tahtası eksik kişinin kendisine verdiği zarflar gelir ve bir numaralı zarfı açar.

                                                ***

Bir numaralı zarfta “Geçmişi kötüle” diye bir ifadeden başka bir şey yoktur. Padişah başlar geçmişi kötülemeye, kendisinden evvelki idarecileri kötülemeye…

“Onlar bu ülke için hiçbir şey yapmadılar, yol bile yapmadılar her şeyi biz yaptık” demeye başlar.

Fakat nafile kaos baş gösterir o ülkede.

Bakar ki ülke diken üstünde sudan sebeplerle cinayetler işleniyor. On üç lira için insanlar öldürülüyor, yurtlarda sabi sübyanlara tecavüzler çoğalıyor vatandaş burnundan soluyacak hale geliyor.

Bu kez ikinci zarfa başvurur.

                                                ***

İkinci zarfı açtığında da birinci zarftaki gibi iki cümlelik bir ifadeyle karşılaşıyor o zarfta çıkan kâğıtta “Çevreni suçla” sözleriyle karşılaşır.

Lahavle çeken padişah “Bunda da bir hayır vardır” diyerek başlıyor çevresini kötülemeye yetmiyor okyanuslar ötesine gidiyor. Önüne geleni kötülemeye başlıyor.

Güvendiği dağlara kar yağmaya başlıyor.

“Ne istediler de vermedik” diyerek kötülediklerinin kendisini kandırdığını, aldattığını söylüyor.

Netice aynı.

Aynı hamam, aynı tas, aynı yol, aynı yordam değişen bir şey olmuyor.

Bir zamanlar kardeşim dedikleri karşısına düşman olarak çıkıyor. “Yurtta barış cihanda barış” sözü “Yurtta kaos cihanda kaos’a” dönüşüyor.

Ülkenin sınırları yolgeçen hanına dönüyor.

Bazı bölgelere hendekler kazılıyor, düzenekler düzenleniyor, bombalar yerleştiriliyor.

Yetmiyor şehirlerimize sınırlar ötesinden füzeler gönderiliyor.

Ülke ha bire şehit veriyor.

Derken padişahın aklına üç numaralı zarf geliyor ve açıyor üç numaralı zarfı onun içerisinde de iki cümlelik bir notla karşılaşıyor.

“Sende üç zarf hazırla” önerisi geliyor.

Şu anda ülkemizdeki atmosfere baktığımızda üç adet zarf hazırlığı içerisinde olan bir kaç kişiyi görmemiz mümkün. Onlarda kendilerinden sonra geleceklere bırakılması için numaralanmış üç zarf hazırlığı içerisindeler.

Ne diyebiliriz ki hayırlara vesile olur inşdigerah.

                                          ***

 

Yazımızın başında söyledik ya bu hikaye meşhur ve anonim bir hikayedir. Muhatabı belli değildir.

Hikâyelerin, romanların, şiirlerin muhatabı olmasa da hayatımızda önemli yerleri vardır. Bunlar şair Eşref’in deyimi ile numarasız gözlük gibidir. İsteyen alır gözüne takar.

Ömer Hayyam bir rubaisinde der ki!..

**

Bir elde kadeh, bir elde kur’an,

Bir işimiz helaldir, bir işimiz haram.

Şu yarım yamalak dünyada,

Ne tam kâfiriz ne tam Müslüman.

**

Ömer Hayyam’a kulak verdik isterseniz birde bu fakire de kulak veriniz. Bu fakirde bir şiirinde şöyle der.

**

Fazileti hak getire, rezillik olmuş düstur,

Ar namusu soran yok, mefkûre olmuş kusur.

Kim kimi yakalarsa kör ebe gibi oyun,

Ben buna ahlak demem adı neyse siz koyun.

**

Ben bu dörtlüğümü yazdıktan sonra çok uzun zaman bu düzene bir ad bulamadım. Bu düzenin adı neyse siz koyun.