Türkiyeli Tartışması
Her şey Oktay Kaynarca'nın yıllar önce katıldığı bir programda 'Ben Türkiyeliyim. Türkiye milliyetçisiyim' sözlerinin yeniden gündeme gelmesiyle başladı.
Kaynarca’nın 2021 yılında söylediği bu sözler, milliyetçi cenahtan eleştiri almakla kalmadı daha önce kendisine verilen “Altın Bozkurt” ödülünün iadesi istendi. Tepkilerin artmasının ardından açıklama yapan Kaynarca, sözlerinin arkasında olduğunu şu cümlelerle ortaya koydu:
"Eli sopalı, ağzı salyalı, değnekçi yargısız infazcılar. Biliyorum okumak sizin işiniz değil, siz size işaret edilene bilginiz olmadan fikriniz varmış gibi saldırmayı seçersiniz. Ama belki olur ya merak edersiniz tavsiye ederim okuyun. Milliyetçiliğin sadece kendi bildiği olduğunu savunanlara ithafen; bunu da anlamazsanız yapımcılığını yaptığım BEN BU CİHANA SIĞMAZAM dizisinin ilk bölümünü seyredin derim.."
Oktay Kaynarca’ya ülkücü camiadan gelen tepkilere bir destek de tarihçi ve Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu’dan geldi.
'Türkiyeli' diye bir kavramın olmadığını belirten Afyoncu şöyle konuştu:
"Ben açık ve net bir şekilde şunu söyleyeyim; Tarihte 'Türkiyeli' diye bir kavram yoktur ve kullanılmamıştır. Bizim hiçbir kitabımızda böyle bir şey geçmez. Almanyalı diye de bir kavram yoktur, Fransalı diye de bir kavram yoktur. Almanya'da ben Almanyalıyım deseniz size deli diye bakarlar. Yeni yeni şeyleri icad etmeye gerek yok. Biz 150 yıl önce bunu denedik. O zaman imparatorluk dağılıyordu. İmparatorluktaki azınlıkları tek bir bayrak altına toplamak için 'hepiniz Osmanlısınız' dedik. Tutmadı! Her ülkenin bir etnik ana damarı vardır. Farklı milletler, farklı ırklar vardır. Bu onları zorla o milletten yapacağınız anlamına gelmez. Ama 'Türkiyeli' diye bir kavram olmaz. 'Türkiye milliyetçisiyim' diye bir kavram hiç olmaz.”
Anlaşılan o ki bu konuyla ilgili tartışmalar farklı mecralarda devam edecek. Kaynarca kendisini daha milliyetçi olarak görüyor ama belli ki diğer etnik kökenleri de yabana atmıyor.
Erhan Afyoncu da haklı olarak Türkiyeli kelimesinin etimolojik kökenini sorguluyor ve Türkçemizde böyle bir kelime yok diyor.
Buradaki tartışma olayın özü ve künhü yerine kabuğu üzerinde yaşanıyor. Eskilerin deyimizle mazruf yerine zarf tartışılıyor. Zarfın içindeki metinde ne yazılı, neler söyleniyorlar ilgilenmek yerine gözle görünen zarfın şekli ve evsafı üzerinde tartışma yaşanıyor.
Herkesin mensup olduğu bir etnik köken elbette vardır lakin bu toprakların ana mayası ve omurgası Türklüktür. Bu coğrafyada yaşanan her bir insanımız dünyanın neresine giderse gitsin Türk olarak anılır ve böyle tanımlanır. Farklı etnik kökenlere mensup olsa da kimliğimiz Türk ve Türkiyedir.
Bu bakış, diğer etnik kökenleri inkâr ve ret edildiği anlamını getirmez. Bilakis bu farklılıkların Türkiye mozaiğindeki yeri daha da pekişir ve güçlenir. Kişi farklılıklarıyla birlikte bu milletin bir ferdi olduğunu bilir ve bundan gurur duyar.
Aslında en büyük sorun; bir kimsenin başka bir kimseyi, kendisinin mensup olduğunu ifade ettiği etnik kökeni reddetmesi ve bunu yok saymasıdır. Zira bir kişi Kürt, Arap, Laz, Çerkez olabilir ama Türkiye Devletinin asli unsurudur.