TÜGVA KADEM'E KARŞI
Ak Parti’nin ne kadar başarılı olduğu bilinmez ama, teknolojiyi iyi kullanan, bilimsel çalışmalara yönelerek ülkenin kalkınmasına katkı sunan inançlı ve imanlı nesiller yetiştirmek amacıyla kurulmasına öncülük ettiği birçok kurum ve yapı var.
Bunlardan en çok bilinen ve öne çıkan iki oluşum var:
Biri TÜGVA, bir diğeri KADEM. Her ikisinin de resmi olmasa da gayri resmi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın evlatlarının etkisi ve yetkisi büyük.
İlk yıllarda güzel çalışmalara imza atan bu oluşumlar zamanla bu heyecanlarını kaybettiler sanki. Gençliğe sahip çıkmak, onların duygu dünyasına hitap ederek boşlukta olan ve herhangi bir ideali olmayan gençlere yönelik önemli hizmetleri olduğuna şahit olduğumuz bu iki güzide kurum şimdilerde karşı karşıya gelmiş durumdalar.
TÜGVA ve KADEM’i karşı karşıya getiren konu ise meşhur İstanbul Sözleşmesi. KADEM’in talebi ve bayan olan Aile Bakanlarının iştiyaklı çalışmaları ile imzalanan İstanbul sözleşmesi,gelinen noktada kadına şiddeti ve cinayetleri önleyemediği gibi daha artırmaya hizmet etti.
Bu da yetmezmiş gibi sudan sebeplerle ve bir telefonla şikâyet edilen kocanın evden uzaklaştırılması, her türlü iftira ve istismara açık taciz iddiaları ile aileler dağılmaya, kocalar evden uzaklaştırılıp otel ya da arabada yatıp kalkmaya zorlandı.
Toplumu ve aileyi ihya ve inşa etmek amacıyla imzalanan İstanbul sözleşmesi son tahlilde ailelerin bölünmesine ve şiddetin artmasına sebep olunca, belirli kesimlerde yükselen seslere TÜGVA da destek oldu ve yayınladıkları açıklama ile sözleşmenin yürürlükten kaldırılmasını istediler.
TÜGVA’nın bu tavrına KADEM cephesinden şimdilik bir ses ve cevap yok. Anlaşılan o ki olmayacak zaten.
KADEM, varlığı ile kadına sürekli sahip çıktıklarını iddia eden sol ve feminist kesime karşı kurulmuş ve kısa süre içerisinde bu inisiyatifi o oluşumlardan alıp kamuoyunda da bunu takdir ve tekit etmiş bir oluşumdu.
Kadınların sesi olmak ve vicdani kanaatler ışığında öneriler sunmak şüphesiz manevi bir sorumluluktu ve bu başarıldı.
KADEM’in bu aşamadan sonra İstanbul Sözleşmesinin toplumdaki reel gerçekliklerini ve bilimsel olarak verilere dayalı yansımalarını görüp söz söylemesi lazım.
“Gerekli ve zorunlu olduğuna inandığımız ve kadınlara katkı sunacağını düşündüğümüz İstanbul Sözleşmesi, kendinden beklenen olumlu sonuçları ülkemizde veremedi” demeleri lazım ve yeni öneriler sunması lazım.